Bugün Yeni Olanlar
Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları
Arşiv
DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım
DİĞER DİLLER
İngilizce
Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce
ANA BAŞLIKLAR
Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi
Bush, Türkiyeye Irakta PKKya saldırması için yeşil ışık yaktı Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar
Asyada tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı
Mehring Bookstan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri
Livio Maitan (1923-2004): eleştirel bir değerlendirme
|
|
DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler
Yazıcıya hazırla
Portekizde genel grev
Paul Mitchell
2 Temmuz 2013
İngilizceden çeviri (28 Haziran 2013)
Portekizdeki iki ana sendikal örgüt, Sosyalist Partinin (PS) çizgisindeki Genel İşçi Sendikaları (UGT) ve Komünist Parti (PCP) ile bağlantılı Portekiz Genel İşçi Konfederasyonu (CGTP), dün [27 Haziran] 24 saatlik bir genel grev düzenledi.
Portekizde iki yıl önceki 78 milyar avroluk bir kurtarma paketi talebinden bu yana gerçekleşen dördüncü genel grev, Sosyal Demokrat (PSD) Başbakan Pedro Passos Coelho başkanlığındaki sağcı hükümetin gelecek ay yeni bir kemer sıkma paketini uygulamaya hazırlanması üzerine düzenlendi. 10,5 milyon nüfusa sahip olan ülkede, şimdiden 1,5 milyon kişi işsiz durumda ve bunların yarısından azı işsizlik yardımı alıyor. Gençler arasındaki resmi işsizlik oranı yüzde 42,5.
Gün boyunca binlerce insan, başkent Lizbonu bir uçtan diğerine katederek, bir polis kordonu ile korunan parlamento binasına yürüdü. Göstericiler, "Yeter!", "Hükümet istifa!" yazılı pankartlar taşıdı. Aralarında, güneydeki Oporto ile Faronun da bulunduğu başka kentlerde ve kasabalarda da gösteriler düzenlendi.
Genel grev, özellikle ulaşım sektöründe, Çarşamba gecesi etkili olmaya başladı. Tren seferleri kesildi, başkentte metro ve gemi ulaşımı durdu. Çok az sayıda otobüs çalışırken, ulusal havayolu şirketi TAPın çok sayıda uçuşu iptal edildi. Birçok havaalanı da kapandı.
İdari merkezler, mahkemeler, postaneler, çöp toplama merkezleri ve sosyal tesisler dahil, çok sayıda merkezi ve yerel yönetim dairesi kapandı. Greve eğitim ve sağlık hizmetleri alanında çok büyük destek verilirken, Hemşireler Sendikasının greve desteğinin tüm ülkede yüzde 85 oranında olduğu bildirildi.
İlk kez, devlete bağlı Lusa haber ajansında çalışan gazeteciler, hizmeti durduracak şekilde iş bıraktılar. Ajansın gönderdiği "müşterilere not" adlı telekste, "Ajans Lusa, genel grev nedeniyle, bugün saat 8:45te hizmeti durdurmuştur. Koşullar uygun olduğunda, hizmete yeniden başlanacaktır" yazılıydı.
İşyeri konseyi sözcüsü Rui Nunes, greve "çok büyük destek" olduğunu ve yalnızca "bir avuç" gazetecinin çalıştığını söyledi. Nunes, ajansın yüzde 31 bütçe kesintisine maruz kaldığını ve bunun "24 kişinin işten çıkartılmasına ve ulusal ve uluslararası muhabirlerin durumunun kötüleşmesine yol açtığını" belirtti.
Grevden, aralarında Volkswagenın ülkenin en büyük ihracatçılarından biri olan Autoeuropa otomobil fabrikasının da bulunduğu özel sektördeki şirketler de etkilendi.
Portekizde ve tüm Avrupada kemer sıkma önlemlerine karşı yaygın bir işçi sınıfı muhalefeti varken, sendikalar, iktidarları devirmek istemediklerini açığa vurdular. UGT Genel Sekreteri Carlos Silva, "bu grev, hükümete, halkın onun kemer sıkma politikalarından bıktığını göstermeyi amaçlamaktadır" dedi ve ekledi: "Eğer hükümet bu çapta bir genel greve arka çıkmazsa, konumumuzu yeniden gözden geçirmek durumunda kalacağız."
Silva, UGTnin "toplumsal diyaloğu ve müzakereyi" sürdürmek istediğini vurguladı. Sosyalist Parti ile bağlantılı olan UGT, önceki üç büyük genel grevden ikisinde yer almamış ve ücretleri geriletip çalışma ve yaşam koşullarını kötüleştiren reformlar konusunda hükümetle anlaşmıştı.
Başkanlık ve Parlamenter İşler Bakanı Luis Marques Guedes, öğleyin, ümitsizlik içinde, "Hükümet, ülkenin ihtiyacı olan şeyin çalışmak olduğunu düşünüyor. Grev hakkını kullananlara saygılıyız ama çalışanlara da saygı duyuyoruz. Hükümetin, ülkedeki koşulları iyileştirmek için yaptığı şey budur." dedi.
Passos Coelhonun 2011de iktidara geldikten sonra ifade ettiği iki yıllık "berbat" kemer sıkmanın ekonomik büyümeye yol açacağı iddiası çarpıcı bir biçimde boşa çıktı. Portekiz, 1970lerden bu yana en uzun durgunluğuna saplanmış ve 2013te daralmanın üçüncü yılına girmiş durumda: Portekiz, Batı Avrupanın en yoksul ülkesi.
Ülkenin, 2012 yılında ilk kez 200 milyar avroyu geçen kamu borçları, gayrısafi yurtiçi hâsılanın yüzde 123,6sı idi. Portekizin -devlet, hanehalkı, finansal ve finansal olmayan borçlarından oluşan- genel borçları, 2012de, gayrısafi yurtiçi hâsılanın yüzde 438,6sına ulaşmıştı ki bu dünyadaki en yüksek oranlardan biridir. Ülkenin ekonomisi, 2012 yılında, yüzde 5lik hedefi aşarak, yüzde 6,4 oranında daraldı; onun, bu yıl yüzde 2,3 daralması öngörülüyor.
Sert kesintilere ve daha önce tanık olunmadık vergi artışlarına rağmen, Passos Coelho, ülkesinin bütçe açığı hedefinin, ekonominin toparlanmaması durumunda, gelecek yıl üçüncü kez gevşek tutulmak zorunda olabileceğini söyledi. Hedefler, geçen yılki yüzde 6,4ten, bu yıl gayrısafi yurtiçi hâsılanın yüzde 5,5ine, 2014 için ise yüzde 4üne indirildi.
Passos Coelho, "Hükümet, makro ekonomik duruma uygun olarak, gerektiğinde bu hedeflerde bir değişiklik yapmakta tereddüt etmeyecektir" dedi. Portekizdeki patron örgütleri de aynı sonuca varan benzeri açıklamalar yayımladı.
Portekize ilişkin güçsüz bütçe ve büyüme öngörüleri, onun ve İrlandanın mevcut kurtarma borçları bittikten sonra daha fazla paraya ihtiyacı olacağına ilişkin spekülasyonlara da yol açtı. Ülkenin 10 yıllık tahvil getirisi (faiz oranları) geçtiğimiz ay içinde yüzde 1den fazla arttı.
Societe Generale SAnın başuzmanı Ciaran OHagan, "Düşük bir borçlanma faizi, yalnızca yeni borç düzenlemeleri dolayımıyla sağlanabilecek gibi görünüyor" dedi ve ekledi: "Bugünkü piyasa getirileri, geçtiğimiz yıl boyunca keskin bir şekilde azalmasına rağmen, İrlandanın ve Portekizin borç yüklerinin -herhangi bir büyümenin olmadığı koşullarda- sürmekte olan hızlı artışını önlemek için fazlasıyla yüksek."
Uluslararası Para Fonunun Portekiz heyetinin başkanı Abebe Aemro Selassie, bu ayın başlarında, beklenenden daha derin bir durgunluğun ve daha yüksek bir işsizliğin "toplumsal ve siyasi gerilimleri şiddetlendirdiğini; dolayısıyla, hükümetlerin uyum politikalarını ve reformlarını sürdürme kararlılığını sınadığını" belirtti. Selassie, Portekizdeki piyasa "parçalanması ve yüksek kredi faiz oranları" sorununun acilen çözülmesini talep etti.
Aemro Selassie, ülkenin, Doğrudan Parasal İşlemler (OMT) mekanizmasından yararlanacak ilk ülke olabileceğini söyledi. OMT, Avrupa Merkez Bankasının, küçük ve orta işletmelerin kredilere ulaşma koşullarını iyileştirmek için, devlet borçlarının yanı sıra ikinci el piyasa borçlarının (tahviller ve hisse senetleri) tamamını satın almasını sağlamak üzere geçen yıl oluşturuldu.
Maliye Bakanı Manuel Rodrigues, kısa süre önce, "Biz, bu programa uygun olduğumuzu göstermek için çalışıyoruz" demişti. Rodrigues, aynı zamanda, "Bizim neyle uğraştığımızı anlatmak önemli. Biz, yapısal reformlar anlamında sessiz bir devrim sürdürüyorduk ve şimdi sonuçlarını gösteriyoruz." dedi.
Bu "sessiz devrim", işçi sınıfı için toplumsal bir felaket oldu. Avrupa Komisyonunun, IMFnin ve Avrupa Merkez Bankasının oluşturduğu "troyka" nın emriyle, temel anayasal koruyucu önlemler ve demokratik süreçler -yaşam standartlarını 1930lardaki koşullara geri götürmek amacıyla- paramparça edilmiştir. İşsizlik oranı, geçtiğimiz yılın sonundaki 15,7den, 2013 yılında yüzde 18,2ye, 2014te ise 18,5e yükselecek.
Ücretler düşürülürken, gıda, sağlık ve ulaşım masrafları artmakta; aynı zamanda, kamu sektöründeki harcamalar ve sosyal yardım ödemeleri kesilmektedir. İktidar, şirketlerin işçi çıkartmasını kolaylaştırmış, toplu sözleşme görüşmelerinin kapsamını daraltmış, yaşlılık aylıklarını azaltmış, işsizlik yardımlarını düşürmüş ve dört ulusal bayramı kaldırmıştır. Hükümet, bu yıl, kamu sektöründeki ücretleri daha da düşürmek ve haftalık çalışma saatlerini 35ten 40a çıkarmak istiyor.
Sosyal Demokratlara karşı sosyalist bir muhalefet geliştirme uğruna siyasi mücadele, sendikalar ve -eski Stalinistlerden, Maoculardan ve Pabloculardan oluşan- Sol Blok (BE) gibi sahte sol gruplar tarafından engelleniyor. BE, 2009 seçimlerinde, 230 sandalyeli Cumhuriyet Meclisinde 16 milletvekilliği kazanmıştı. BE, 2011de, kemer sıkma programını uygulamaya koyduğu sırada "Sosyalist" hükümeti desteklemesinin ardından, bu sandalyelerin yarısını kaybetti.
Ne sendikalar ne de parlamentodaki sahte sol partiler PCP ve BE herhangi bir alternatif sunmaktadırlar. Onlar, gerçekte, seçimlerde bir "Sol Hükümet"in (BE) ya da Stalinist PCP ile birlikte "Sol ve Yurtsever Sol" yönetimin seçilmesi sayesinde sosyal kesintileri "troyka" ile yeniden görüşmeyi amaçlayan aynı politikaları öneriyorlar.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|