DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler
Yazıcıya hazırla
Yunan hükümeti Atinanın merkezinde gösterileri yasakladı
Christoph Dreier
22 Temmuz 2013
İngilizceden çeviri (19 Temmuz 2013)
Yunan hükümeti, Atinanın merkezindeki gösterilere kapsamlı bir yasaklama getirmek için Alman Maliye Bakanı Wolfgang Schäublenin Perşembe günkü ziyaretinden yararlandı.
Yasağı uygulamak için, 4.000 polis Atinanın merkezini kapalı bir kaleye dönüştürmek üzere seferber edildi. Havaalanından kent merkezine kadar, yollar ve metro istasyonları kapatıldı. Gösteri yasağı, geçtiğimiz beş yıl boyunca sürekli protestolara ve gösterilere sahne olan, Yunan parlamentosunun önündeki Sintagma Meydanını da kapsayacak şekilde genişletildi.
Bu önlemlere rağmen, çok sayıda protesto düzenlendi. Schäublenin Maliye Bakanlığına girmesinin ardından, bazı genç kadınlar binanın önünde toplanıp, "çek git!" ve "Hitler buradan defol!" sloganları attılar.
Schäuble'nin ziyareti, Yunan parlamentosunun ülkenin üç yıl içindeki yedinci kemer sıkma paketini onaylamasından bir gün sonra gerçekleşti. Alman maliye bakanının gezisi, Başbakan Antonis Samaras (Yeni Demokrasi Partisi) başkanlığındaki hükümeti desteklemeyi ve Berlin ile Brükselin kesinti taleplerinin bütünüyle uygulanmasını garanti altına almayı amaçlıyor.
Schäuble, Alman-Yunan Ticaret Odasının bir toplantısında, Yunanistanın borçlarının ikinci kez yeniden yapılandırılması yönündeki önerileri reddetti. Bunun yerine, kemer sıkma politikalarının, "yapısal reformlar"ın uygulanması yoluyla kesintisiz ve yaygın şekilde devam etmesi gerektiğini vurguladı.
Schäuble'nin Atinaya varmasından bir gece önce, Yunan parlamentosu, 2,5 milyar avroluk kredinin bir sonraki diliminin ödenmesini sağlamak için, 2010dan bu yana yedinci kemer sıkma paketini kabul etti. Paket, 15.000 kamu çalışanının işten çıkartılmasını, 150.000 çalışanın da 2014 sonuna kadar işten atılmasını öngörüyor. Bu paket, Yunan hükümetine, Schäuble ile onun Avrupalı meslektaşları tarafından dikte edildi.
Kemer sıkma paketi, 300 milletvekilinden 153ünün oyuyla kabul edildi. Demokratik Solun (DIMAR) Haziran ayında hükümetten çekilmesinin ardından, Yunan hükümeti, parlamentoda yalnızca 5 sandalyelik bir çoğunluğa sahip. Bütün muhalefet partileri pakete karşı oy kullandı ama DIMARın başkanı Fotis Kouvelis partisinin ilke olarak kesintileri kabul ettiğini söyledi.
Yunan Maliye Bakanı Yannis Stournaras, çok daha önceden ve yalnızca yabancı alacaklıların baskılarının sonucu olmayacak şekilde gerçekleşmesi gerektiğini iddia ettiği toplu işten çıkarmaları savundu. Bakan, sert önlemlerin, Atinanın 2013 yılı için ilk bütçe fazlası hedefine ulaşması için gerekli olduğunu ekledi.
Ana muhalefet partisi sahte solcu Radikal Sol Koalisyon (SYRİZA), kesintilere ve Berlinin rolüne yönelik yaygın muhalefeti, açık bir şekilde şovenist kanallara akıtmaya çalıştı. SYRİZAnın başkanı Alexis Tsipras, partisinin geçtiğimiz hafta sonu toplanan bir kongresinde, "bütün partilerden yurtseverler"e SYRİZAya katılma çağrısı yaptı.
Schäublenin ziyaretine, Perşembe günü, Almanyanın Yunanistana tazminat ödemeleri konusunu ortaya atarak yanıt veren Tsipras, bir kez daha milliyetçiliği övdü. O, II. Dünya Savaşı sırasında Yunanistandaki Nazi işgali için -uzun süredir çözülmemiş olan- tazminat ödemeleri konusunu tartışmak üzere Cumhurbaşkanı Karolos Papoulias ile buluştu. Tsipras, konunun "hasır altı edilmemesi" gerektiğini vurguladı.
Tsiprasın milliyetçi duruşu, onun ABye ve bankalara olan bağımlılığını gizlemeye yönelik ikiyüzlü bir girişimdir. Tsipras, geçtiğimiz Ocak ayında, Schäuble ile kişisel olarak buluşmak ve Alman bakana gelecekteki bir SYRİZA hükümetinin Yunanistanın devlet borçlarını kabul edeceği ve ülkeyi Avrupa Birliği (AB) içinde tutacağı güvencesi vermek için Berline özel bir ziyaret gerçekleştirmişti.
Schäuble ve Alman hükümeti, Yunanistanda yıkıcı toplumsal sonuçları olan kesintilerden doğrudan doğruya sorumludur. Schäuble, Avrupa burjuvazisinin bütün ülkelerde işçilere karşı uyguladığı sert kemer sıkma politikasının simgesidir.
O, aralıksız olarak, bankalarla vurguncuların talep ettiği ücret kesintileri ile birlikte Yunanistanın sağlık ve eğitim sistemlerinin yıkılmasında ısrar etti. Schäuble, 2012de, Yunanistanda seçimler gündeme geldiğinde, onun ertelenmesi çağrısı yapan bir sömürge efendisi tavrı takındı. Seçimler planlandığı gibi gerçekleştiğinde, "bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek, Yunanlılar istediklerine oy verebilirler" diyerek, kemer sıkma önlemlerinin Yunanların kime oy verdiğine bakmaksızın uygulanacağını belirtti.
Schäuble, Samaras ve Stournaras ile görüşmelerin ardından, Yunanistanın kapsamlı özelleştirmeleri ve toplu işten çıkarmaları gerçekleştirmeye yönelik önceki anlaşmalara uyması koşuluyla, ABnin 2014 sonrasında ülkeye yardım kredileri sağlayacağını açıkladı.
Yunanistandaki çok kötü toplumsal durum göz önünde bulundurulduğunda, onun küçük ve orta ölçekli girişimlere 100 milyon dolar kredi sağlama önerisi okyanusta bir damladır. Bu miktar, Almanyanın Yunanistana vermiş olduğu önceki borçlardan aldığı faiz ödemelerinin çok küçük bir kesimidir.
Pazar günü yayımlanan bir araştırma, Yunanistandaki doğum oranının 2009tan 2011e kadar yüzde 10dan fazla azaldığını gösteriyor. Yunanistandaki ölü doğumların sayısı, 2008den bu yana yüzde 20nin üzerinde artmış durumda. Araştırma, bu durumu, halkın yüzde 40ını sağlık hizmetlerine ulaşmaktan alıkoyan derinleşen ekonomik krizle ve sosyal kesintilerle açıklıyor.
Yunanistan, Avrupadaki krizin en başından beri, kemer sıkma önlemlerinin tüm kıtada uygulanması için bir model olmuştur. Yunan siyasetindeki etkili çevrelerin ve sendika bürokrasisinin kitlelerin gözünde giderek itibarsızlaşmasıyla birlikte, Atina, politikalarına olan muhalefeti bastırmak için artan bir şekilde polis devleti önlemlerine başvurmaktadır.
Yunan hükümeti, bu yıl içinde, en az üç kez grevci işçilere olağanüstü hal hukuku uyguladı ve yalnızca birkaç hafta önce, çevik kuvvet polislerinin öğrencileri dağıtmak için Atina Üniversitesinin tesislerini basmasına izin verdi. Bu, 1974te askeri cuntanın devrilmesinden bu yana üniversiteye karşı gerçekleşen bu türde ilk polis operasyonuydu.
Gösterilere getirilen son yasak, Avrupada otoriter egemenlik biçimleri yönünde atılmış bir diğer adımdır.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|