DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler
Yazıcıya hazırla
Kitlesel protestolar öncesinde, ordu tüm Mısırda konuşlanıyor
Johannes Stern
2 Temmuz 2013
İngilizceden çeviri (28 Haziran 2013)
Mısırın ABD destekli cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, 27 Haziran Çarşamba gecesi yaptığı meydan okuyan konuşmanın ardından, 28 Haziran Perşembe günü, Mısır Silahlı Kuvvetlerine polis yetkisi verdi. Müslüman Kardeşlerin (MK) siyasi kolu olan iktidardaki Özgürlük ve Adalet Partisinin (ÖAP) başdanışmanlarından Gehad El-Haddad, Mursinin polise ve orduya, yasal düzeni güvence altına almak ve "önemli devlet binalarının güvenliğini sağlamak için yasal tutuklama yetkisi" verdiğini açıkladı.
Perşembe günü, tanklarını ve askerlerini aralarında Kahiredeki bakanlıkların, Mısır Merkez Bankasının ve başkanlık muhafızlarının sevk edildiği cumhurbaşkanlığı sarayının da yer aldığı stratejik yerlere gönderen ordu, tüm ülkede konuşlandı. Ordu, Kahirenin kimi mahallelerinin girişlerindeki ve Süveyş Kanalındaki önemli kentler olan Port Said, Süveyş ve İsmailiyedeki varlığını da güçlendirdi.
Sevkiyatlar, Mursiye ve MKye karşı, Mursinin görevdeki birinci yılını doldurduğu Pazar günü için planlanmış olan kitlesel gösteriler öncesinde gerçekleşiyor. Protestolara, "Tamarod" ya da "İsyan" adı verildi. Bu, liberalleri, sahte solu ve laik eğilimli muhalefet partilerini bir araya getiren Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC) tarafından destekleniyor. "Tamarod"un örgütleyicileri, geçtiğimiz haftalar içinde Mursiye karşı 13 milyon imza topladıklarını iddia ediyorlar.
Dün düzenlenen bir basın toplantısında, MK de, kendi üyelerinin ve taraftarlarının bugün [28 Haziran] Kahirede bir karşı gösteri düzenleyeceğini açıkladı.
Aralarında Savunma Bakanı ve Mısır Ordusunun Başkomutanı General Fetih Halil El-Sisinin de bulunduğu üst düzey yetkililerin davet edildiği bir topluluğa konuşan Mursi, silahlı kuvvetlerin "gerektiğinde, kamu düzenini korumak ve ulusu savunmak için çeşitli bölgelere gönderileceğini" belirtti.
Mursi, konuşmasında, muhalifleri Mısırın altını oymaya çalışan "düşmanlar" ve "sabotörler" olarak tehdit etti. Mursi, "Siyasi kutuplaşma ve iç çatışma, yeni oluşan demokrasimizi tehlikeye sokacak bir noktaya ulaşmış bulunuyor ve bütün ülkeyi bir felç ve kaos ortamına sürüklenmeyle tehdit ediyor" dedi.
Bununla birlikte, Mursi, muhalefet gruplarına el de uzattı. Geçtiğimiz yıl içinde "bazı konularda hatalar yapmış" olduğunu belirterek, "ulusal uzlaşma" ve tartışmalı yeni anayasada değişiklikler konusunda görüşmeler önerdi.
Mursinin konuşmasının ardından, polis Nil Deltasındaki Mansura kentindeki göstericilere saldırdı; bir kişiyi öldürdü ve 225 kişiyi yaraladı. Kahiredeki Tahrir Meydanını işgal etmek üzere onlarca çadırın kurulduğuna ilişkin haberler söz konusu.
El-Sisi, geçtiğimiz Pazar günkü konuşmasında, siyasi partilerin bir anlaşmaya varamaması ve durumun onların denetimi dışına çıkması durumunda Mısır ordusunun müdahale edeceği tehdidinde bulunmuştu. ABD Büyükelçisi Anne Patterson, zarar verici olabileceklerini söyleyerek, protestoları onaylamadığının işaretini verdi.
Mursinin ve El-Sisinin yorumları, eski diktatör Hüsnü Mübarekin 2011 başında devrilmesinin ardından Mısır egemen seçkinleri içindeki bölünmeleri yansıtırken, onların asıl hedefi Mısır işçi sınıfıdır.
Mursi, "İlk günden beri, Mısırın demokratik şekilde seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak beni devirmeye yönelik komplolarla karşı karşıyayım" dedi ve ekledi: "Böylesi zehirli bir ortamda, en mükemmel önder bile büyük başarılar elde edebilir mi? Yalnızca bir yıl içinde sayısı 4.900e varan grevler ve 22 tane bir milyon kişilik gösteri çağrısı yapıldı. Devrilmiş rejimin eski ortakları devletin çökmesi için komplo kuruyor."
Mursinin, Mısırlı işçilerin ve gençliğin kitlesel protestolarını ve grevlerini eski Mübarek rejimi ile özdeşleştirmesi saçmadır. Gerçekte, Mısır devriminin arkasındaki başlıca toplumsal güç işçi sınıfıydı. İşçi sınıfının Mursiye karşı grevler ve protestolar yapmasının nedeni, asıl olarak, Mursinin Mübarek rejimi ile özdeşleşmiş işçi sınıfı karşıtı ve emperyalizm yanlısı politikaları sürdürmesidir.
Mursi, Mısırın içinde, işçi sınıfının sosyal ve demokratik haklarına yönelik yoğun saldırılarla bağlantılıdır. Onun yönetimi, önemli fiyat sübvansiyonlarını azaltma ve Mısır ekonomisini daha fazla liberalleştirme planları üzerine kurulu 4,8 milyar dolarlık borcu güvenceye almak için Uluslararası Para Fonu (IMF) ile sürekli görüşüyor. Mursi, aynı Mübarek gibi, kendi yönetimine karşı muhalefeti acımasızca ezmeye çalışıyor. Onun görevde olduğu ilk yıl boyunca, ordu ve polis güçlerinin ardı ardına gelen saldırılarında, onlarca işçi ve genç öldürülmüş, binlercesi yaralanmıştır.
Dış politikada, Mursi, aynı önceli gibi, ABD emperyalizminin bölgedeki başlıca maşalarından biri işlevini görüyor. Mursi, İsrailin geçtiğimiz sonbaharda Gazzeye yönelik saldırısını desteklemesinin ardından, şimdi, Suriyedeki emperyalist müdahalede Washingtonın başlıca bölgesel vekillerinden biri olarak ortaya çıkıyor.
Sünni İslamcı din adamları tarafından iki hafta önce Kahirede düzenlenen bir "Suriyeye Destek" toplantısında konuşan Mursi, Suriyeye karşı bir uçuşa yasak bölgeyi ve Batı destekli Suriye muhalefetine "maddi ve manevi" destek verilmesini destekleyeceğini açıkladı.
Mısır Kamuoyu Araştırma Merkezi (Baseera) tarafından geçenlerde yapılan kamuoyu yoklaması, Mursinin Mısırlı işçiler ve gençler arasında hiç sevilmediği gerçeğini doğruluyor. Onun iktidardaki ilk yüz gününün sonunda yüzde 78 olan kamuoyu desteği, keskin bir şekilde yüzde 32ye düşmüş durumda.
Geçen haftalar içinde artan elektrik ve su kesintilerine, yakıt kıtlığına ve yükselen fiyatlara olan yaygın öfke, Mursinin kışkırtıcı konuşmasıyla daha da arttı.
Washington Post, Mursinin konuşmasını izleyen bir kahve sahibi, Rıfat Hosninin, "Halk yorgun ve bıkkın. İnsanlar şimdi daha da öfkeli" sözlerini aktardı.
Bir taksi şoförü olan ve dört saat boyunca gaz kuyruğunda bekleyen Halid Abdul Nasır, öfkeli bir şekilde şunları söylemiş: "Pazar günü İttihadiyadaki [başkanlık sarayı] protestoya katılacağım. Herkes İttihadiyaya gidiyor."
Geçtiğimiz iki yıl, Mursi yönetiminin gerici politikalarına karşı mücadele etmek isteyen işçiler için önemli derslerle doludur. Demokratik ve sosyal haklar için mücadele Ortadoğu burjuvazisinin herhangi bir kesimine emanet edilemez. Bu mücadele, egemen sınıfa karşı sosyalizm uğruna devrimci mücadele içindeki işçi sınıfına düşmektedir.
Aralarında iktidar ve devlet makinesi içinde kimin etkili olacağına ilişkin keskin çatışmalara rağmen, ordu, İslamcılar ve laik eğilimli muhalefet partileri, aynı düşmana karşı aynı çıkarları savunuyorlar. Onlar, işçi sınıfına ve yoksullara karşı egemen seçkinlerin iktidarını ve servetini savunmaktadırlar. İşçi sınıfı açısından, "Tamarod"un ve UKCnin önderlerinin politikalarının Mursi tarafından uygulananlardan özünde bir farkı bulunmuyor.
Ulusal Kurtuluş Cephesi önderi Amr Musa, yaptığı bir açıklamada, Mursiyi, "yalın" bir ekonomik plan sunmadığı ve ulusun dertlerinden dolayı sokak protestolarını ve grevleri sorumlu tuttuğu için eleştirdi. Musa, bunun ardından Associated Presse, Mursinin ve İslamcıların "bir öfke olduğunun farkına varmak istemediklerini" söyledi: "Onlar bir noktayı, çok önemli bir noktayı gözden kaçırıyorlar. Onlar her şeyi yadsıyorlar."
Musa, muhalefetin, aynı ordu gibi, gerçek bir uzlaşma istediğini; cumhurbaşkanının konuşmasında onun söylediği bazı şeylerden söz edilmediğini söyledi.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|