World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler

Yazıcıya hazırla

Kitlesel protestolar öncesinde, ordu tüm Mısır’da konuşlanıyor

Johannes Stern
2 Temmuz 2013
İngilizce’den çeviri (28 Haziran 2013)

Mısır’ın ABD destekli cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, 27 Haziran Çarşamba gecesi yaptığı meydan okuyan konuşmanın ardından, 28 Haziran Perşembe günü, Mısır Silahlı Kuvvetleri’ne polis yetkisi verdi. Müslüman Kardeşler’in (MK) siyasi kolu olan iktidardaki Özgürlük ve Adalet Partisi’nin (ÖAP) başdanışmanlarından Gehad El-Haddad, Mursi’nin polise ve orduya, yasal düzeni güvence altına almak ve "önemli devlet binalarının güvenliğini sağlamak için yasal tutuklama yetkisi" verdiğini açıkladı.

Perşembe günü, tanklarını ve askerlerini aralarında Kahire’deki bakanlıkların, Mısır Merkez Bankası’nın ve başkanlık muhafızlarının sevk edildiği cumhurbaşkanlığı sarayının da yer aldığı stratejik yerlere gönderen ordu, tüm ülkede konuşlandı. Ordu, Kahire’nin kimi mahallelerinin girişlerindeki ve Süveyş Kanalı’ndaki önemli kentler olan Port Said, Süveyş ve İsmailiye’deki varlığını da güçlendirdi.

Sevkiyatlar, Mursi’ye ve MK’ye karşı, Mursi’nin görevdeki birinci yılını doldurduğu Pazar günü için planlanmış olan kitlesel gösteriler öncesinde gerçekleşiyor. Protestolara, "Tamarod" ya da "İsyan" adı verildi. Bu, liberalleri, sahte solu ve laik eğilimli muhalefet partilerini bir araya getiren Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC) tarafından destekleniyor. "Tamarod"un örgütleyicileri, geçtiğimiz haftalar içinde Mursi’ye karşı 13 milyon imza topladıklarını iddia ediyorlar.

Dün düzenlenen bir basın toplantısında, MK de, kendi üyelerinin ve taraftarlarının bugün [28 Haziran] Kahire’de bir karşı gösteri düzenleyeceğini açıkladı.

Aralarında Savunma Bakanı ve Mısır Ordusu’nun Başkomutanı General Fetih Halil El-Sisi’nin de bulunduğu üst düzey yetkililerin davet edildiği bir topluluğa konuşan Mursi, silahlı kuvvetlerin "gerektiğinde, kamu düzenini korumak ve ulusu savunmak için çeşitli bölgelere gönderileceğini" belirtti.

Mursi, konuşmasında, muhalifleri Mısır’ın altını oymaya çalışan "düşmanlar" ve "sabotörler" olarak tehdit etti. Mursi, "Siyasi kutuplaşma ve iç çatışma, yeni oluşan demokrasimizi tehlikeye sokacak bir noktaya ulaşmış bulunuyor ve bütün ülkeyi bir felç ve kaos ortamına sürüklenmeyle tehdit ediyor" dedi.

Bununla birlikte, Mursi, muhalefet gruplarına el de uzattı. Geçtiğimiz yıl içinde "bazı konularda hatalar yapmış" olduğunu belirterek, "ulusal uzlaşma" ve tartışmalı yeni anayasada değişiklikler konusunda görüşmeler önerdi.

Mursi’nin konuşmasının ardından, polis Nil Deltası’ndaki Mansura kentindeki göstericilere saldırdı; bir kişiyi öldürdü ve 225 kişiyi yaraladı. Kahire’deki Tahrir Meydanı’nı işgal etmek üzere onlarca çadırın kurulduğuna ilişkin haberler söz konusu.

El-Sisi, geçtiğimiz Pazar günkü konuşmasında, siyasi partilerin bir anlaşmaya varamaması ve durumun onların denetimi dışına çıkması durumunda Mısır ordusunun müdahale edeceği tehdidinde bulunmuştu. ABD Büyükelçisi Anne Patterson, zarar verici olabileceklerini söyleyerek, protestoları onaylamadığının işaretini verdi.

Mursi’nin ve El-Sisi’nin yorumları, eski diktatör Hüsnü Mübarek’in 2011 başında devrilmesinin ardından Mısır egemen seçkinleri içindeki bölünmeleri yansıtırken, onların asıl hedefi Mısır işçi sınıfıdır.

Mursi, "İlk günden beri, Mısır’ın demokratik şekilde seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak beni devirmeye yönelik komplolarla karşı karşıyayım" dedi ve ekledi: "Böylesi zehirli bir ortamda, en mükemmel önder bile büyük başarılar elde edebilir mi? Yalnızca bir yıl içinde sayısı 4.900’e varan grevler ve 22 tane bir milyon kişilik gösteri çağrısı yapıldı. Devrilmiş rejimin eski ortakları devletin çökmesi için komplo kuruyor."

Mursi’nin, Mısırlı işçilerin ve gençliğin kitlesel protestolarını ve grevlerini eski Mübarek rejimi ile özdeşleştirmesi saçmadır. Gerçekte, Mısır devriminin arkasındaki başlıca toplumsal güç işçi sınıfıydı. İşçi sınıfının Mursi’ye karşı grevler ve protestolar yapmasının nedeni, asıl olarak, Mursi’nin Mübarek rejimi ile özdeşleşmiş işçi sınıfı karşıtı ve emperyalizm yanlısı politikaları sürdürmesidir.

Mursi, Mısır’ın içinde, işçi sınıfının sosyal ve demokratik haklarına yönelik yoğun saldırılarla bağlantılıdır. Onun yönetimi, önemli fiyat sübvansiyonlarını azaltma ve Mısır ekonomisini daha fazla liberalleştirme planları üzerine kurulu 4,8 milyar dolarlık borcu güvenceye almak için Uluslararası Para Fonu (IMF) ile sürekli görüşüyor. Mursi, aynı Mübarek gibi, kendi yönetimine karşı muhalefeti acımasızca ezmeye çalışıyor. Onun görevde olduğu ilk yıl boyunca, ordu ve polis güçlerinin ardı ardına gelen saldırılarında, onlarca işçi ve genç öldürülmüş, binlercesi yaralanmıştır.

Dış politikada, Mursi, aynı önceli gibi, ABD emperyalizminin bölgedeki başlıca maşalarından biri işlevini görüyor. Mursi, İsrail’in geçtiğimiz sonbaharda Gazze’ye yönelik saldırısını desteklemesinin ardından, şimdi, Suriye’deki emperyalist müdahalede Washington’ın başlıca bölgesel vekillerinden biri olarak ortaya çıkıyor.

Sünni İslamcı din adamları tarafından iki hafta önce Kahire’de düzenlenen bir "Suriye’ye Destek" toplantısında konuşan Mursi, Suriye’ye karşı bir uçuşa yasak bölgeyi ve Batı destekli Suriye muhalefetine "maddi ve manevi" destek verilmesini destekleyeceğini açıkladı.

Mısır Kamuoyu Araştırma Merkezi (Baseera) tarafından geçenlerde yapılan kamuoyu yoklaması, Mursi’nin Mısırlı işçiler ve gençler arasında hiç sevilmediği gerçeğini doğruluyor. Onun iktidardaki ilk yüz gününün sonunda yüzde 78 olan kamuoyu desteği, keskin bir şekilde yüzde 32’ye düşmüş durumda.

Geçen haftalar içinde artan elektrik ve su kesintilerine, yakıt kıtlığına ve yükselen fiyatlara olan yaygın öfke, Mursi’nin kışkırtıcı konuşmasıyla daha da arttı.

Washington Post, Mursi’nin konuşmasını izleyen bir kahve sahibi, Rıfat Hosni’nin, "Halk yorgun ve bıkkın. İnsanlar şimdi daha da öfkeli" sözlerini aktardı.

Bir taksi şoförü olan ve dört saat boyunca gaz kuyruğunda bekleyen Halid Abdul Nasır, öfkeli bir şekilde şunları söylemiş: "Pazar günü İttihadiya’daki [başkanlık sarayı] protestoya katılacağım. Herkes İttihadiya’ya gidiyor."

Geçtiğimiz iki yıl, Mursi yönetiminin gerici politikalarına karşı mücadele etmek isteyen işçiler için önemli derslerle doludur. Demokratik ve sosyal haklar için mücadele Ortadoğu burjuvazisinin herhangi bir kesimine emanet edilemez. Bu mücadele, egemen sınıfa karşı sosyalizm uğruna devrimci mücadele içindeki işçi sınıfına düşmektedir.

Aralarında iktidar ve devlet makinesi içinde kimin etkili olacağına ilişkin keskin çatışmalara rağmen, ordu, İslamcılar ve laik eğilimli muhalefet partileri, aynı düşmana karşı aynı çıkarları savunuyorlar. Onlar, işçi sınıfına ve yoksullara karşı egemen seçkinlerin iktidarını ve servetini savunmaktadırlar. İşçi sınıfı açısından, "Tamarod"un ve UKC’nin önderlerinin politikalarının Mursi tarafından uygulananlardan özünde bir farkı bulunmuyor.

Ulusal Kurtuluş Cephesi önderi Amr Musa, yaptığı bir açıklamada, Mursi’yi, "yalın" bir ekonomik plan sunmadığı ve ulusun dertlerinden dolayı sokak protestolarını ve grevleri sorumlu tuttuğu için eleştirdi. Musa, bunun ardından Associated Press’e, Mursi’nin ve İslamcılar’ın "bir öfke olduğunun farkına varmak istemediklerini" söyledi: "Onlar bir noktayı, çok önemli bir noktayı gözden kaçırıyorlar. Onlar her şeyi yadsıyorlar."

Musa, muhalefetin, aynı ordu gibi, gerçek bir uzlaşma istediğini; cumhurbaşkanının konuşmasında onun söylediği bazı şeylerden söz edilmediğini söyledi.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır