DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler
Yazıcıya hazırla
Suriye insanlık felaketiyle karşı karşıya
Bill Van Auken
14 Ocak 2013
İngilizceden çeviri (29 Aralık 2012)
Suriye halkı, kızışan iç savaşın ikinci yılında, nüfusun tahminen yüzde 20sini oluşturan dört milyon kadar insanın yeterince beslenme ve barınma olanağından yoksun olduğu bir insanlık felaketiyle karşı karşıya. Yüzbinlerce insan komşu ülkelerdeki sığınma kamplarına kaçmış ve bizzat Suriye içinde üç milyon kadar insan yerinden yurdundan olmuş durumda.
Birleşmiş Milletler (BM), 25 Aralık Salı günü, azalan kaynaklardan ve artan talepten dolayı, yardım operasyonlarında 1,5 milyon insana sağlanan gıda karnelerini kesmek zorunda kaldığını bildirdi.
BM yardım yetkilisi John Ging, "Suriyedeki insani yardım grubu mücadele ediyor"dedi ve ekledi: "İnsanlar, ufukta daha fazla şiddet gördükleri, yalnızca kötüleşme gördükleri için umutlarını yitiriyorlar."
BMnin İnsani Yardım Koordinasyon Ofisinin yöneticisi olan Ging, "İnsanların yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı olmak için gerekli en temel işleri yapmak bile giderek daha zor hale geliyor"dedi.
Suriyede kış geldiği ve çok sayıda aile uygun giysilere sahip olmaksızın çadırlarda ya da ısıtılmayan konutlarda yaşadıkları için durum giderek daha vahim bir hal alıyor.
BM Haber ajansı IRIN, "Suriyedeki çatışma beklenenden daha uzun sürdüğü için destek sistemleri çöküyor, birikimler tükeniyor ve şiddet artan sayıda topluluğu içine çekiyor. Sonuçta, şiddetten kaçan ve bazıları güvenli bir yer bulmak için ülke çapında oradan oraya giden yüzbinlerce insan için sığınak bulmak giderek zorlaşıyor"haberini verdi.
Suriyedeki sağlık sisteminin -ki önceden bölgenin en etkili sistemlerinden biriydi- krizi, son derece ağır. Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) göre, çatışmalar, ülkedeki 88 kamu hastanesinin yarısını ve 1.919 yerel sağlık merkezinin 186sını kısmen ya da bütünüyle imha etmiş durumda.
Önceden Suriyenin ilaç gereksiniminin yüzde 90ını karşılayan ilaç endüstrisine yönelik saldırılar, özellikle yıkıcı olmuştur. Fabrikaların çoğu durumda Batı destekli asilerin saldırılarına ve yağmasına hedef olmasıyla birlikte, ilaç üretimi, önceki düzeyin üçte birine düşmüştür. IRIN, "Diğer fabrikalar, Batılı ülkeler tarafından Suriyeye uygulanan yaptırımlardan dolayı hammadde ithal etmeye çabalıyor"diye bildirdi.
Britanyada yayımlanan Guardian gazetesi, 27 Aralık Perşembe günü Halepteki bir muhabirinden, sözde asiler için "bir yaşam tarzı haline gelmiş" olan yağmanın boyutunu ayrıntılı biçimde gösteren bir haber yayımladı: "Tabur komutanları kendi güçlerini arttırma peşinde olduklarından, yağmalar artık çok sayıda birlik için ana dürtü haline gelmiş durumda."
Haberde, penisilinin neden azaldığını anlatan bir eczacının ağzından, "asiler"in Halepteki bir ilaç şirketinin deposunu ele geçirmiş ve kent dışına taşınan ilaçları yeniden satmış oldukları aktarılıyor. Eczacı, "Onlara, ilaçları almaya hakları olmadığını ve bunların yeniden satılmayıp insanlara verilmesi gerektiğini anlatmak için depoya gittim. Beni alıkoydular ve çekip gitmemem durumunda iki bacağımı da kıracaklarını söylediler"diyor.
Temel ilaçlara ulaşılamıyor ve ilaç fiyatları halkın çoğunluğu tarafından karşılanamayacak düzeylere yükselmiş durumda. Sonuç, insanların iyileştirilebilecek durumdayken, çok kötü koşullardan dolayı ölmeleri.
DSÖnün Suriyedeki temsilcisi Elizabeth Hoff, birçok bölgede artık insülin kalmadığını, kamu sağlığı merkezlerinin önceden 40 bin diyabetik çocuğa sağladığı insülin kalemlerinin tükendiğini; bu durumun da kendilerini daha acı verici ve zor yöntemlere başvurmaya zorladığını belirtti.
Bu arada, çatışmalar sonucunda sağlık yardımına ulaşma hızla kesilmiş durumda. Kısa süre önce yayımlanan ve "tıp doktorlarının yarıdan fazlasının Humusu terk ettiğini" belirten bir DSÖ raporu, "çok sayıda doktorun ülkeden ayrılmış olduğunu"açıklıyor ve ekliyor: "Şamda, Halepte ve Humusta, sağlık sektörü çalışanlarının en az yüzde 70i kırsal alanda yaşamakta; düzensiz toplu taşımadan, giderek artan sayıda askeri kontrol noktasının, keskin nişancıların bulunduğu kapatılmış ya da güvensiz yollardan ve beklenmedik sokak çatışmalarının yaşanmasından dolayı işyerlerine ulaşamamaktadır."
BM, kısa süre önce, Suriyedeki yardım faaliyetleri için, 1,5 milyar doları hedefleyen, bugüne kadarki en büyük bağış toplama kampanyasını başlattığını açıkladı. Bununla birlikte, sorun şu ki, mevcut yardım başvuruları, hedeflenenin yarısından daha azına ulaşmış durumda.
ABD, Britanya, Fransa ve Suudi Arabistan ile Katardaki monarşiler, asilere olan yardımlarını arttırıyorlar.
Britanya Başbakanı David Cameron, önümüzdeki bir Avrupa Birliği toplantısında, Britanyanın Esad karşıtı milisleri doğrudan silahlandırmasını sağlamak için Suriyeye yönelik silah ambargosunun kaldırılmasına çalışacağını açıkladı. Washington, açık olarak silah sağlamadığını iddia ederken, gerici Körfez ülkelerinden gelen silahların akışını kontrol etmek için Türkiye-Suriye sınırında bir CIA istasyonu kurmuş durumda ki bu silahların büyük kesimi El Kaide bağlantılı olanları da içeren İslamcı güçlere gitmektedir.
Washington ile müttefikleri, kendi kışkırttıkları mezhep elksenli iç savaşı ve ABDnin jeo-stratejik çıkarlarına daha uygun bir yönetim kurmak amacıyla Suriye toplumunun yıkımını haklı göstermek için, her zaman sözde insani ve demokratik kaygılara başvurmaktadırlar. Şimdiye kadar, onların hiçbiri, bu yağmacı askeri müdahale sonucunda evlerini terk etmiş, aç, hasta ve yaralı olan milyonlarca insana yardım etmek için kaynak ayırma isteği sergilemiş değil.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|