World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler

Yazıcıya hazırla

Suriye insanlık felaketiyle karşı karşıya

Bill Van Auken
14 Ocak 2013
İngilizce’den çeviri (29 Aralık 2012)

Suriye halkı, kızışan iç savaşın ikinci yılında, nüfusun tahminen yüzde 20’sini oluşturan dört milyon kadar insanın yeterince beslenme ve barınma olanağından yoksun olduğu bir insanlık felaketiyle karşı karşıya. Yüzbinlerce insan komşu ülkelerdeki sığınma kamplarına kaçmış ve bizzat Suriye içinde üç milyon kadar insan yerinden yurdundan olmuş durumda.

Birleşmiş Milletler (BM), 25 Aralık Salı günü, azalan kaynaklardan ve artan talepten dolayı, yardım operasyonlarında 1,5 milyon insana sağlanan gıda karnelerini kesmek zorunda kaldığını bildirdi.

BM yardım yetkilisi John Ging, "Suriye’deki insani yardım grubu mücadele ediyor"dedi ve ekledi: "İnsanlar, ufukta daha fazla şiddet gördükleri, yalnızca kötüleşme gördükleri için umutlarını yitiriyorlar."

BM’nin İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’nin yöneticisi olan Ging, "İnsanların yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı olmak için gerekli en temel işleri yapmak bile giderek daha zor hale geliyor"dedi.

Suriye’de kış geldiği ve çok sayıda aile uygun giysilere sahip olmaksızın çadırlarda ya da ısıtılmayan konutlarda yaşadıkları için durum giderek daha vahim bir hal alıyor.

BM Haber ajansı IRIN, "Suriye’deki çatışma beklenenden daha uzun sürdüğü için destek sistemleri çöküyor, birikimler tükeniyor ve şiddet artan sayıda topluluğu içine çekiyor. Sonuçta, şiddetten kaçan ve bazıları güvenli bir yer bulmak için ülke çapında oradan oraya giden yüzbinlerce insan için sığınak bulmak giderek zorlaşıyor"haberini verdi.

Suriye’deki sağlık sisteminin -ki önceden bölgenin en etkili sistemlerinden biriydi- krizi, son derece ağır. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, çatışmalar, ülkedeki 88 kamu hastanesinin yarısını ve 1.919 yerel sağlık merkezinin 186’sını kısmen ya da bütünüyle imha etmiş durumda.

Önceden Suriye’nin ilaç gereksiniminin yüzde 90’ını karşılayan ilaç endüstrisine yönelik saldırılar, özellikle yıkıcı olmuştur. Fabrikaların çoğu durumda Batı destekli asilerin saldırılarına ve yağmasına hedef olmasıyla birlikte, ilaç üretimi, önceki düzeyin üçte birine düşmüştür. IRIN, "Diğer fabrikalar, Batılı ülkeler tarafından Suriye’ye uygulanan yaptırımlardan dolayı hammadde ithal etmeye çabalıyor"diye bildirdi.

Britanya’da yayımlanan Guardian gazetesi, 27 Aralık Perşembe günü Halep’teki bir muhabirinden, sözde asiler için "bir yaşam tarzı haline gelmiş" olan yağmanın boyutunu ayrıntılı biçimde gösteren bir haber yayımladı: "Tabur komutanları kendi güçlerini arttırma peşinde olduklarından, ‘yağmalar’ artık çok sayıda birlik için ana dürtü haline gelmiş durumda."

Haberde, penisilinin neden azaldığını anlatan bir eczacının ağzından, "asiler"in Halep’teki bir ilaç şirketinin deposunu ele geçirmiş ve kent dışına taşınan ilaçları yeniden satmış oldukları aktarılıyor. Eczacı, "Onlara, ilaçları almaya hakları olmadığını ve bunların yeniden satılmayıp insanlara verilmesi gerektiğini anlatmak için depoya gittim. Beni alıkoydular ve çekip gitmemem durumunda iki bacağımı da kıracaklarını söylediler"diyor.

Temel ilaçlara ulaşılamıyor ve ilaç fiyatları halkın çoğunluğu tarafından karşılanamayacak düzeylere yükselmiş durumda. Sonuç, insanların iyileştirilebilecek durumdayken, çok kötü koşullardan dolayı ölmeleri.

DSÖ’nün Suriye’deki temsilcisi Elizabeth Hoff, birçok bölgede artık insülin kalmadığını, kamu sağlığı merkezlerinin önceden 40 bin diyabetik çocuğa sağladığı insülin kalemlerinin tükendiğini; bu durumun da kendilerini daha acı verici ve zor yöntemlere başvurmaya zorladığını belirtti.

Bu arada, çatışmalar sonucunda sağlık yardımına ulaşma hızla kesilmiş durumda. Kısa süre önce yayımlanan ve "tıp doktorlarının yarıdan fazlasının Humus’u terk ettiğini" belirten bir DSÖ raporu, "çok sayıda doktorun ülkeden ayrılmış olduğunu"açıklıyor ve ekliyor: "Şam’da, Halep’te ve Humus’ta, sağlık sektörü çalışanlarının en az yüzde 70’i kırsal alanda yaşamakta; düzensiz toplu taşımadan, giderek artan sayıda askeri kontrol noktasının, keskin nişancıların bulunduğu kapatılmış ya da güvensiz yollardan ve beklenmedik sokak çatışmalarının yaşanmasından dolayı işyerlerine ulaşamamaktadır."

BM, kısa süre önce, Suriye’deki yardım faaliyetleri için, 1,5 milyar doları hedefleyen, bugüne kadarki en büyük bağış toplama kampanyasını başlattığını açıkladı. Bununla birlikte, sorun şu ki, mevcut yardım başvuruları, hedeflenenin yarısından daha azına ulaşmış durumda.

ABD, Britanya, Fransa ve Suudi Arabistan ile Katar’daki monarşiler, asilere olan yardımlarını arttırıyorlar.

Britanya Başbakanı David Cameron, önümüzdeki bir Avrupa Birliği toplantısında, Britanya’nın Esad karşıtı milisleri doğrudan silahlandırmasını sağlamak için Suriye’ye yönelik silah ambargosunun kaldırılmasına çalışacağını açıkladı. Washington, açık olarak silah sağlamadığını iddia ederken, gerici Körfez ülkelerinden gelen silahların akışını kontrol etmek için Türkiye-Suriye sınırında bir CIA istasyonu kurmuş durumda ki bu silahların büyük kesimi El Kaide bağlantılı olanları da içeren İslamcı güçlere gitmektedir.

Washington ile müttefikleri, kendi kışkırttıkları mezhep elksenli iç savaşı ve ABD’nin jeo-stratejik çıkarlarına daha uygun bir yönetim kurmak amacıyla Suriye toplumunun yıkımını haklı göstermek için, her zaman sözde insani ve demokratik kaygılara başvurmaktadırlar. Şimdiye kadar, onların hiçbiri, bu yağmacı askeri müdahale sonucunda evlerini terk etmiş, aç, hasta ve yaralı olan milyonlarca insana yardım etmek için kaynak ayırma isteği sergilemiş değil.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır