Bugün Yeni Olanlar
Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları
Arşiv
DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım
DİĞER DİLLER
İngilizce
Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce
ANA BAŞLIKLAR
Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi
Bush, Türkiyeye Irakta PKKya saldırması için yeşil ışık yaktı Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar
Asyada tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı
Mehring Bookstan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri
Livio Maitan (1923-2004): eleştirel bir değerlendirme
|
|
DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği
Yazıcıya hazırla
Alman emperyalizminin dönüşü
Johannes Stern
27 Şubat 2013
İngilizceden çeviri (21 Şubat 2013)
Almanya, kaynakları garantiye almayı amaçlayan yeni savaşlar için yoğun hazırlıklar içinde. Almanyada yayımlanan iş dünyasının gazetesiHandelsblattın "Kaynaklara Sefer: Almanyanın Yeni Rotası"başlıklı bir başyazısının apaçık mesajı buydu.
Makale, Alman burjuvazisinin gerçek yüzünü göstermektedir. Almanya, insanlığı iki defa dünya savaşına sürüklemede merkezi rol oynadığı 20. yüzyılın ilk yarısında olduğu gibi, bir kez daha kendi çıkarlarını savaş yoluyla dayatmaya yöneliyor.Handelsblatt, "Hammadde kaynaklarını güvence altına almaya yönelik önceki siyasi önlemler sınırlarına dayanıyor" diye belirtiyor. Hammaddelere bağımlılığın, Alman ekonomisinin zayıf noktası olduğunu açıklayan gazete şöyle yazıyor: "Sanayi, Almanyadaki yüksek teknolojili sanayinin temel tedarik mallarından kopartılabileceği korkusu içinde."
Geçmişte Hitleri finanse etmiş olan aynı iş çevreleri, bir kez daha savaş tamtamları çalıyor. Makale, 2011de kurulmuş olan Resource Allianceın [Kaynak İttifakı] yöneticisi Dierk Paskert ile yapılmış bir röportajdan alıntı yapıyor. İttifak, kendisi ya da önceli Nazilerin savaş planlarını doğrudan ya da dolaylı olarak desteklemiş olan Volkswagen, ThyssenKrupp, Bayer ve BASF adlı şirketleri kapsıyor. Bu şirketler, şimdi, Berlinin yerkürenin her yerinde kritik hammaddelere -gerekirse savaş yoluyla- ulaşmayı nasıl güvence altına alacağını planlamak için Alman hükümetiyle çalışıyor.
Almanyanın ihracata bağımlı ekonomisinin hammaddelere ve pazarlara olan açlığı son derece büyük.Handelsblatta göre, Almanyanın hammadde ithalatı son on yıl içinde neredeyse üç kat arttı. "Kaynaklara sahip olma mücadelesi yalnızca petrol ve gaz ile değil ama aynı zamanda mineraller ile de ilgili."Handelsblatt, lityum, kobalt, krom, indium ve başka az bulunur pahalı elementlerin ayrıntılı bir dökümünü yapıyor ve büyük güçler arasında bu kaynaklar üzerindeki artan çatışmadan söz ediyor.
Paskert, Alman burjuvazisinin rakiplerine karşı bu kaynakları güvence altına almak için askeri güç kullanmaya istekli olduğunu açıklıyor. O,Handelsblattın, hammaddeler üzerinde bir savaşın yeniden söz konusu olup olmayacağı sorusuna şu yanıtı veriyor:"Tarih, çok sayıda çatışmanın altında kaynaklar uğruna mücadelenin yattığını gösteriyor. Hammadde ihtiyacını karşılamak, bir ülkenin itibarının ve servetinin temelidir ve bu yüzden jeopolitik öneme sahiptir. ABD ordusunun Basra Körfezindeki varlığı ya da Çin deniz kuvvetlerinin kapsamlı büyümesi de bu tür çıkarların korunmasını amaçlıyor." Handelsblatt, okurlarını, bu düşüncenin siyasi çevrelerde destek bulduğuna ve bu yüzden, "hammaddelerin kontrolünün"federal hükümet için "stratejik dış politika konusu" olduğuna ikna etmektedir. O, "varolan kaynak ittifakının"yetersiz olduğuna ve "güvenliğe ilişkin ve askeri ek önlemlerin gerektiği" bir durumu hazırlıyor.
Saldırgan Alman emperyalizminin dönüşü, emperyalistler arası çatışmada, bir üçüncü dünya savaşı tehlikesini arttıran yeni bir aşamayı başlatmaktadır.
Alman burjuvazisinin pasifist bir duruş sergilediği ve savaşlar ya da dünya emperyalizminin bel bağladığı diğer askeri operasyonlar için Washingtona yaslandığı II. Dünya Savaşı sonrası dönemin tarihsel bir ara olduğu giderek daha fazla ortaya çıkmaktadır.
Dünya ekonomik krizinin patlamasının ardından Avrupa Birliği tarafından izlenen kemer sıkma politikaları, son on yıllar içinde Alman ticaretinin ve üretiminin büyümesine zemin oluşturan Avrupa pazarının altını oymuştur. Sonuç, uzun süredir saklı kalmış görünen hayaletin, bütün emperyalist güçler savaşa hazırlanırken, geri dönmesidir.
19. yüzyılda, Almanya, dünyanın paylaşımı uğruna kapışmada yerini almak üzere, sahneye geç çıkmıştı. O, bunun üzerine, çıkarlarını rakiplerine dayatmak için son derece saldırgan bir tavır sergiledi ve dünyayı iki kez savaşa sürükledi. Alman emperyalizmi, dünya kapitalizminin mali ve ekonomik krizinin yoğunlaşmasıyla birlikte, kendisini bir kez daha mücadele alanına çıkmaya zorunlu hissetmektedir.
Sovyetler Birliğinin çökmesinin ardından, Amerikan egemen sınıfı, tüm dünyada, kimsenin karşı çıkmayacağı operasyonlar için bir fırsat görmüştü. O, on yıldan fazla süredir Ortadoğuda "önleyici savaşlar" sürdürmektedir. O şimdi, aynı zamanda Asyaya yöneliyor ve kendi stratejik ve ekonomik çıkarlarını savunmak için küresel bir insansız hava aracı savaşı örgütlüyor. ABD Başkanı Barack Obama, ABD yurttaşlarını bile insansız hava araçlarıyla öldürmek için yetki talebinde bulunmaktadır.
Fransız emperyalizmi, Afrikadaki ve Ortadoğudaki çıkarlarını savunmak için, giderek daha fazla askeri araçlara başvuruyor. Fransa, Libyadaki savaşı başlatmada ve eski sömürgeleri Fildişi Sahili ile Suriyede önemli rol oynadıktan sonra, şimdi dördüncü bir ülkeyi, Maliyi istila ediyor.
Almanyanın II. Dünya Savaşındaki stratejik müttefiki Japon burjuvazisi, aynı Alman burjuvazisi gibi, krize, içeride işçi sınıfına yönelik saldırılarla ve dışarıda artan militarizmle yanıt veriyor. Bu militarizm, 1930larda olduğu gibi, özellikle Çini hedeflemektedir ve şu sıralar, Doğu Çin Denizindeki Senkaku/ Diaoyu adaları üzerinde bir çatışmada alevleniyor.
Alman burjuvazisi, bu koşullar altında, yeniden silahlanmaktadır.Handelsblatt, Alman ordusunun "tüm dünyada kullanılmak amacıyla" yeniden inşa edileceğini açık açık söylüyor.
Alman halkının büyük çoğunluğu, militarizme şiddetle karşıdır.Handelsblattın Alman burjuvazisinin amaçlarını böylesine açık şekilde ifade edebilmesi, öncelikle, büyük ölçüde Yeşiller Partisinin, Sosyal Demokrat Partinin ve Sol Partinin yıkıcı bir suçudur. Kosova ile Afganistandaki savaşların demokratik kaygılara dayandığını iddia eden bu partiler, Alman dış politikasını ve askeri faaliyetlerini sürekli olarak haklı göstermişlerdir.
Giderek daha açık bir şekilde Alman büyük iş çevrelerinin ve Alman militarizminin çıkarlarıyla işbirliğine giren bu tür güçler, geçtiğimiz 15 yıl içinde keskin bir biçimde sağa kaymıştır. OnlarınHandelsblattın makalesi karşısındaki sessizlikleri çok şey anlatmaktadır. Onlar, savaş hazırlıklarına katılmaktadırlar.
Kapitalizm, egemen sınıfların yıkıcı güçlerinin geçtiğimiz yüzyılın iki dünya savaşındakinden çok daha büyük olduğu koşullar altında, insanlığı bir kez daha felakete sürüklüyor. Yeni bir dünya savaşı bir bütün olarak insan soyunun geleceği üzerinde soru işareti yaratsa da, egemen sınıflar ve onların iflas etmiş olan toplumsal ve ekonomik sistemi insanlığı oraya sürüklemektedir. İşçi sınıfı, emperyalist barbarlık ve ulusal çatışma politikalarına karşı -Almanyada, Avrupada ve tüm dünyada- uluslararası dayanışma ve sosyalist devrim programını yükseltmelidir.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|