DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği
Yazıcıya hazırla
ABD Suriyeli vekillerine askeri yardımı askıya aldı
Keith Jones
14 Aralık 2013
İngilizceden çeviri (13 Aralık 2013)
ABD ile Britanya, Özgür Suriye Ordusu Yüksek Askeri Konseyi’ne (ÖSO-YAK) yaptıkları askeri yardımı askıya aldılar. ABD ile Britanya, Suriye’deki Beşar Esad yönetimini devirmeye yönelik emperyalist destekli ayaklanmaya ÖSO-YAK üzerinden destek veriyordu.
Yardımı askıya alma, Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) Türkiye sınırı kenarındaki bir yerleşim bölgesinin denetimini, daha önce yakın müttefik olduğu Suudi destekli İslamcı asilere kaptırmasından sonra gerçekleşti.
Selefiler ile diğer Sünni köktenci milisler arasında yeni oluşturulmuş bir ittifak olan İslami Cephe’den savaşçılar, 6 Aralık günü, ÖSO’nun sınırdaki Atmeh kasabasında bulunan ve aralarında onun kuzey Suriye askeri karargahı ile çok sayıda askeri techizat deposunun da bulunduğu üslerini ele geçirip yağmaladılar. Bu askeri techizat içinde tankların, ABD-Britanya tarafından sağlanmış silahların, kamyonetlerin ve iletişim araçlarının olduğu söyleniyor.
İslami Cephe, Türkiye’ye geçilen sınır kapısı Bab el Hava’daki ÖSO kontrol noktasınının kontrolünü de ele geçirdi.
Basında yeralan haberlere inanılırsa, ÖSO savaşçıları İslami Cephe’nin üstün güçleri karşısında teslim oldukları ya da kaçtıkları için az sayıda can kaybı yaşanmış. ÖSO’nun başkomutanı General Salim İdris, sınırdan Türkiye’ye, oradan da Katar’a kaçmış.
ÖSO, söylentileri yayılan bir El Kaide bağlantılı Irak - Şam İslam Devleti (IŞİD) saldırısını püskürtmek için onun yardımına gelen İslami Cephe savaşçılarını memnuniyetle karşılamıştı. Buna karşılık, İslami Cephe onun üslerini ele geçirdi.
ÖSO’nun bir dizi askeri başarısızlığın ve kuzey Suriye’deki çok sayıda savaşçısının El Kaide bağlantılı milislere katılmasının ardından Atmeh’de uğradığı bu küçük düşürücü bozgun, onun Washington, Londra ve Paris’teki sponsorlarının onun varlığını sürdürme yeteneğine ilişkin güvenini açıkça sarsmış durumda. ÖSO, savaş alanında giderek azalan bir rol oynarken, ABD’nin örgütlediği ve onunla aynı eksendeki Suriye Ulusal Konseyi, ABD ile Avrupa Birliği’nin (AB) Şam’da rejim değişikliği yönelimine “ılımlı” bir görünüm kazandırma yönündeki sinik çabalarına eksen oluşturmaktadır. Washington ile onun Avrupalı müttefikleri, İslamcı milislere silah ve askeri donanım sağlanmasında aracı haline getirerek, ÖSO’yu desteklemeye çabaladılar.
ÖSO’nun bozgunu, Obama yönetiminin, ABD siyaset seçkinlerinin ve ordu-istihbarat çevresinin ABD emperyalizminin Suriye politikası konusunda keskin şekilde bölündüğü bir zamanda gerçekleşiyor.
Halkın desteğinden yoksun olan ABD ve Suudi kışkırtması ayaklanma batağa saplanmış ve her zamankinden fazla Sünni İslamcılar’a bağlı hale gelmiş durumda. Bu Sünni İslamcılar, saldırgan mezhep politikaları ve zulümleri ayaklanmayı daha da gözden düşürmekten başka bir işe yaramamış olan binlerce yabancı savaşçıyı kapsıyor.
Ayaklanma Esad’ı devirmede başarısız olurken, Suriye’nin büyük bölümünü yıkıma uğratmış, yüz binden fazla insanı öldürmüş, yedi milyon insanı evlerinden etmiş, Ortadoğu çapında Şii-Sünni gerilimlerini körüklemiş ve El Kaide ile müttefiklerinin Suriye’nin doğusunda ve kuzeyinde oldukça büyük bir yerleşim alanı oluşturmasını mümkün kılmış durumda.
ABD, geçmişte El Kaide ile ittifak kurmaya çok istekliydi. Gerçekten de o, El Kaide’nin Esad’ı devirme seferindeki rolünü, aynı Libya’daki NATO savaşında vekil olarak yararlandığı gibi memnuniyetle karşılamıştı. Ama Washington’da, El Kaide’ye çok fazla hoşgörü gösterildiğine ve onun etkisinin Suriye’den Irak’a yayılmasının ABD’nin 2007-2008 askeri saldırısının sonunda orada kurmuş olduğu kırılgan toplumsal-siyasi yapıyı tahrip edebileceğine ilişkin artan kaygılar söz konusu.
Son haftalarda, ABD ile müttefiklerinin, Esad yönetimi üzerindeki askeri baskıyı sürdürmek amacıyla Suriye’deki diğer İslamcı milislerin desteğini elde etmeye çalışırken, Suriye’de ve Irak’ta El Kaide’ye karşı eyleme geçmeyi düşündüğünü ileri süren çok sayıda haber söz konusuydu.
Obama yönetimi ve ABD seçkinleri içindeki bölünmeye daha fazla ışık tutan şey, Pulitzer Ödülü sahibi ve The New Yorker’da yazan araştırmacı gazeteci Seymour Hersh’in bu hafta yayımlanan makalesi oldu. Bu makalede, Hersh, Obama yönetiminin Suriye’ye kısa süre içinde gerçekleşecek bir askeri saldırı hazırlamak için Ağustos sonunda ve Eylül başlarında geliştirdiği bahaneyi bir sürü yalan olarak teşhir etti. Hersh, ulusal güvenlik aygıtı içinden sızdırılmış bilgilerden yola çıkarak, ABD’nin, Esad yönetiminin 21 Ağustos’ta sarin gazı saldırısında bulunduğuna ilişkin herhangi bir kanıta sahip olmamakla kalmayıp, en az bir El Kaide bağlantılı grubun (El Nusra Cephesi) yığın halinde sarin gazı temin ettiğini çok iyi bildiği gerçeğini de gizlediğini ortaya çıkardı.
Obama yönetimi, son anda Suriye’ye yönelik bir ABD savaşını başlatmaktan geri çekildi; Suriye’nin başlıca bölgesel müttefiki ve kendisi de Suriye’de başını İslamcıların çektiği ABD destekli savaşın başlıca hedeflerinden olan İran ile açık görüşmelere döndü.
Washington, felç edici ABD-AB ekonomik yaptırımları altında boyun eğen yönetimiyle İran’ı kendi stratejik çıkarlarına yedekleyebileceğini, dolayısıyla daha güçlü rakipleri Rusya ile Çin’in önünü kesmek için gerekli siyasi ve askeri kaynakları sağlamayı hesaplıyor.
ABD’li ve AB’li ulusötesi şirketlere İran’ın petrol ve doğalgaz kaynaklarına erişim ayrıcalığı tanımaya ve Afganistan’dan Lübnan’a kadar Ortadoğu’yu istikrara kavuşturmada ABD’ye yardımcı olmaya istekli olduğunu açığa vuran İran’daki burjuva yönetim, kendi adına, ona uyum sağlamaya hazır olduğunun işaretini vermiş durumda.
Washington, şimdi, iktidarı emperyalist destekli asilerin en az yarısını oluşturacağı bir “geçici hükümet”e teslim etmesi için Esad yönetimine baskı yaparken, Tahran’dan Suriye’deki savaşa “siyasi çözüm” bulma üzerine gelecek ay yapılacak ABD-Rusya destekli konferansta kendisine katılmasını istiyor. O, aynı zamanda, Şam üzerindeki askeri baskıyı sürdürmeye çabalıyor.
Atmeh’te geçen hafta yaşananlardan önce, Obama yönetimi yetkilileri, bileşenlerinden çoğu açıkça El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi ile birlikte çalışmış olan İslami Cephe’yi bu uluslararası konferansa temsilciler göndermeye ikna etmeye çalışmışlardı.
Obama yönetimi, İslami Cephe’nin onun ÖSO’daki vekillerine yönelik saldırısına, onunla kanalları açık tutmak istediği sinyali vererek tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jan Psaki, Washington’ın Atmeh’deki gelişmelerden “açıkça kaygılı” olduğunu söyledi ama “şu anda onun ne anlama geldiğine ve uzun vadeli etkisinin ne olacağına ilişkin kapsamlı bir açıklama yapmak istemiyoruz” diye ekledi.
ÖSO, kendi adına, İslami Cephe ile yakın işbirliğini yenilemeye istekli. ÖSO Yüksek Askeri Konseyi’nin sözcülerinden Luay el-Mokdad, ÖSO-İslami Cephe çatışmasını, “kardeşler arası bir yanlış anlama” olarak reddetti ve ekledi: “Biz herkese açığız. Şimdi Suriye yönetimine karşı birleşme zamanı.”
İslami Cephe’nin, Yüksek Askeri Konsey içinde denetimin önemli bir bölümüne sahip olma üzerinde uzlaşma kabul edilse bile, ÖSO ile işbirliğini yeniden başlatmaya ne ölçüde istekli olacağı çözülmemiş bir sorun olarak duruyor. İslami Cephe, 22 Kasım’daki kuruluşunda, Suriye Ulusal Konseyi’ni reddetmiş ve şeriat yasalarına tabi, Sünni egemenliğinde bir Suriye amacını açıklamıştı.
Dahası, onun oluşumu, Suudi Arabistan tarafından, eğer planlanmasıysa, açıkça desteklendi. Suudi monarşisi, İran karşısında stratejik etkisini yitireceği kaygısıyla, Washington’ın Tahran’a yaptığı görüşme önerisine açıkça karşı çıktı ve Obama yönetimini Şam’da yönetim değişikliği uğruna mücadeleden geri çekilmekle suçladı.
Dünyanın en önemli petrol ihracatçısı bölgesindeki dizginsiz ABD egemenliğinin önünde engel olarak görülen bir yönetimi devirmek amacıyla en gerici güçleri örgütleyip silahlandırmış olan Washington ile müttefikleri, Suriye’de büyük bir suç işlediler. ABD - Suudi kışkırtması Sünni İslamcı ayaklanmayı bir “devrim” gibi gösteren emperyalist propagandayı hararetli şekilde ezbere okumuş olan sahte sol; özellikle de Britanya’daki Sosyalist İşçi Partisi, Fransa’daki Yeni Anti-Kapitalist Parti ve ABD’deki Uluslararası Sosyalist Örgüt, bu konuda onların yardımına koşmuş ve suç ortaklığı yapmıştır.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|