DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği
Yazıcıya hazırla
Almanya: Bütün partiler Suriye savaşını destekliyor
Peter Schwarz
31 Ağustos 2013
İngilizceden çeviri (29 Ağustos 2013)
Alman hükümeti ile muhalefetteki Sosyal Demokrat’lar ve Yeşiller Suriye’ye karşı savaş çabalarını destekliyorlar. Bununla birlikte, onlar, genel seçim kampanyasının ortasında açıkça savaş propagandası yapmanın 22 Eylül’deki seçimlerde kendilerine oy kaybettireceğinden korkuyorlar.
2002’deki Alman seçimlerinin sonucunu, yaklaşan Irak savaşı belirlemişti. Seçim kampanyası sırasında, dönemin muhalefet önderi Angela Merkel askeri müdahaleyi savunurken, görevdeki Başbakan Gerhard Schröder (Sosyal Demokrat Parti – SPD) savaşa karşı çıkmıştı. Başlangıçta kesin bir zafer kazanacağı düşünülen Merkel seçimleri kaybetti ve ancak üç yıl sonra başbakan olabildi.
Alman halkının ezici çoğunluğu, aynı Irak savaşında olduğu gibi, Suriye’ye yönelik savaşa karşı çıkıyor. Forsa Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen bir kamuoyu araştırmasına göre, halkın yüzde 69’u askeri saldırıya karşı; yalnızca yüzde 23’ü müdahaleden yana ve bunların üçte biri Almanya’nın savaşa herhangi bir şekilde katılmasını istemiyor.
SPD ve Yeşiller, bu yaygın savaş karşıtlığından korkuyorlar. Onlar, seçimleri kazanmaları durumunda, aynı şimdiki hükümet gibi, Suriye’de ve diğer savaş bölgelerinde ABD ile sıkı bir işbirliği içinde çalışmayı planlıyorlar. Onlar bunu daha önce Yugoslavya’da ve Afganistan’da yapmışlardı. SPD ile Yeşiller, bu nedenle, savaş konusunu seçim kampanyasından olabildiğince uzak tutma konusunda hükümetle anlaşmış durumda. Yeşiller Partisi’nin başkanı Claudia Roth, “Suriye’deki karmaşık durumu seçim kampanyası için istismar etmek dürüst olmayan” bir tavırdır dedi.
Başbakan Angela Merkel (Hristiyan Demokratik Birlik - CDU), 25 Ağustos Pazartesi günü, ABD’nin ve Britanya’nın savaş planlarını açıkça destekledi. Merkel’in sözcüsü Steffen Seibert, bir zehirli gaz saldırısının “çok büyük ihtimalle” gerçekleşmiş olduğunu söyledi ve ekledi: “Bunun cezasız kalmaması gerekiyor.”
Britanyalı haber ajansı PA, Merkel’in, Britanya Başbakanı David Cameron ile yaptığı bir telefon görüşmesinde “sert tepki” konusunda hemfikir olduğunu bildirdi.
Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, benzer biçimde konuştu. O, kimyasal silah kullanımını “uygarlığa karşı işlenmiş suç” olarak betimledi ve sözlerini şöyle tamamladı: “Eğer bu tür bir olay doğrulanırsa, uluslararası topluluğun harekete geçmesi gerekir. O zaman, Almanya, cezalandıranlar arasında olacaktır.”
Merkel ve Westerwelle, kendilerini iki yıl önce Libya’da yaptıkları gibi savaşa katılmaktan uzak tutabilecek her türlü yorumu bir yana bırakmış durumda. O zamanlar, Almanya, BM Güvenlik Konseyi’ndeki Libya üzerine oylamada Rusya ve Çin ile birlikte çekimser kalmıştı.
Bu, önde gelen siyasi çevrelerde, ciddi bir hata olarak değerlendiriliyor. Tüm siyasi tarafların temsilcileri, Almanya’nın -en azından şimdiki- emperyalist çıkarlarına en çok hizmet eden şeyin ABD ile yakın işbirliği içinde çalışmak olduğu sonucuna varmış durumdalar.
Merkel’in rakibi Steinbrück (SPD), hemen, Merkel ile bütünüyle hemfikir olduğunu açıkladı. O, Salı günü Stuttgarter Zeitung’a yaptığı açıklamada, “Hükümet, zehirli gaz saldırısı gibi insanlığa karşı işlenen bu tür suçların cezalandırılması gerektiğini söylüyor. Katılıyorum.” dedi ve ekledi: “Batı, kendi ahlaki değerlerini ve siyasi inançlarını ortaya koymalı. O, bu tür zehirli gaz saldırısı karşısında sessiz kalamaz.”
Steinbrück, BM izni olmaksızın gerçekleşecek bir askeri saldırıyı da savundu. O, Çin‘in ve Rusya‘nın BM’de veto haklarını kullanması durumunda, bir NATO müdahalesi tartışılması gerektiğini söyledi.
Yeşiller’in şefi Claudia Roth, Steinbrück ile benzer şekilde konuştu. O, Suriye’de iddia edilen zehirli gaz kullanımını, “sert bir eleştiriyi ve somut yaptırımı gerektiren” bir insanlık suçu olarak betimledi. Roth, “herşeyin şimdiden askeri güçlere devredilmesi”nin “tehlikeli” olduğunu söylemekle birlikte, askeri bir saldırıyı açıkça dışlamadı.
Yeşiller’in, Jürgen Trittin, savunma uzmanı Omid Nuri ve parlamenter Hans-Christian Ströbele gibi diğer önde gelen temsilcileri, benzeri düşünceleri ifade ettiler. Yeşiller, askeri harekatı kabul etmeyi BM’nin iznine bağlıyorlar ama onlar, gerçekte, böylesi bir iznin olmadığı 1999’daki Yugoslavya savaşında anlaşmışlardı.
Sol Parti, bu savaş yanlısı büyük koalisyonda özel bir rol oynuyor. Onun konumu, özünde, seçimlerden sonra işbirliği peşinde koştuğu SPD ile Yeşiller’inkinden farklı değil. Onlar aynı zamanda, emperyalizm yanlısı Suriye muhalefetinin inşasında da önemli bir rol oynadılar. Bununla birlikte, Sol Parti, seçim kampanyasında savaş karşıtı bir partiymiş gibi davranıyor.
Sol Parti, yaygın savaş karşıtı duyarlılığı zararsız kanallara akıtmaya ve egemen sınıfın çıkarlarını tehdit eden gerçek bir savaş karşıtı hareketin doğmasını engellemeye çalışıyor.
Dünya, on yıl önceki Irak savaşından bu yana köklü biçimde değişti. Dünya ekonomisi, 2008’den beri derin bir krizin pençesinde ve toplumsal çelişkiler son derece yoğunlaşmış durumda. İki yıl önce, Mısır’da, işçi sınıfı güçlü bir siyasi etmen olarak ortaya çıktı. Bu yüzden, bütün düzen partileri saflarını sıklaştırıyor ve Suriye savaşının arkasında hizaya geçiyorlar.
Onların iddia edilen zehirli gaz kullanımına ilişkin öfkesi, bütünüyle ikiyüzlülüktür. Onlar, askeri bir saldırının, milyonlarca olmasa da binlerce kurbanla sonuçlanacağını biliyorlar. Muhafazakar gazete Die Welt bile, Esad’ın ordusunun gereğinden fazla zayıflatılmasının, “asiler arasında üstünlük kurmuş” olan El Kaide bağlantılı İslamcıları cesaretlendireceği uyarısında bulunuyor.
Gazete, “Onlar, işkenceler, idamlar ve Suriye’deki Sünni olmayan bütün azınlıkları temizleme özlemleriyle kötü bir ün salmış durumdalar” diyor ve ekliyor: “Eğer bu gruplar Akdeniz sahilini ve Lazkiye ile Tartus’u ele ele geçirirse, bunun kaçınılmaz sonucu, binlerce insanın öldüğü bir kan banyosu olacaktır.”
Sağcısından “solcu”suna bütün burjuva partileri, geçen yüzyılda olduğu gibi, kapitalist sistemin krizine savaş ve karşı-devrimden başka yanıtları olmadığı için, Suriye’ye karşı canice savaşı destekliyorlar. Onlar, Almanya’da ve Avrupa’da işçi sınıfına yönelik saldırılarını, Suriye’de savaş başlatmaya hazırlanırken sergilediklerine benzer bir barbarlıkla gerçekleştireceklerdir.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|