DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Türkiye
Yazıcıya hazırla
Türkiye, Suriyeye yönelik ABD destekli askeri kuşatmaya öncülük ediyor
Chris Marsden
10 Kasım 2012
İngilizceden çeviri (18 Ekim 2012)
Suriyede cihatçı grupların silahlandırılmasından dolayı misilleme kaygılarına ilişkin yaygın haberlere rağmen, Suriye sınırında askeri bir yığınak hızla sürüyor.
Suriyeden ateşlenen ve beş sivili öldüren hedefinden sapmış havan topu ateşi bahanesini kullanan Recep Tayyip Erdoğanın İslamcı hükümeti, 250 tankın, jetlerin, savaş helikopterlerinin, askeri birliklerin, ağır silah mevzilerinin ve hava savunma bataryalarının sınıra sevkedilmesini meşrulaştırmakta başı çekiyor.
Türk Parlamentosu kısa süre önce Erdoğana Suriyeye birlikler gönderme yetkisi verdi. Suriyenin tesislerinin günlük olarak hedef alınmasını, geçen hafta, Moskovadan Şama giden Suriye Havayollarına ait sivil bir Airbusun Rus silahları taşıdığı iddiasıyla F16 uçakları tarafından inmeye zorlanması izledi.
Erdoğan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini, Suriye karşıtı kararı veto ettikleri için Rusyaya ve Çine ("sürekli beş üyeden biri ya da ikisi") saldırmakta bir platform olarak kullandı ve Güvenlik Konseyinin gözden geçirilmesini talep etti.
Türkiye, aynı zamanda, açıkça Batılı güçlerin muhalefeti silahlandırma ve onu askeri olarak destekleme konusundaki kuşkularının üstesinden gelmek amacıyla, Katar önderliğindeki Körfez Devletleri ile birlikte, Suriyedeki bölünmüş muhalefet güçlerini birleştirme gayreti içinde. ABD başkanlık seçimlerinden yalnızca iki gün önce, 4 Kasımda Katarda toplanacak olan bir konferansta birleşik bir önderliği ilan etme konusunda bir anlaşma söz konusu.
Bir kaynak, yabancı destekleyicilerin onlara "kendinizi ayıklayın ve birleşin; bizim, kaliteli silahlar sağlamak için temiz ve güvenilir bir tarafa ihtiyacımız var" dediklerini söyledi.
Özgür Suriye Ordusunun (ÖSO) göstermelik disiplini ve Türkiye ile müttefiklerinin fiili denetimi altında etkili bir komuta yapısını garanti etmek, -hepsi Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad rejiminden karşı tarafa kaçmış olan- rakip askeri önderler Riad al-Asaad, Mustafa Şeikh ve Mohammad Haj Alinin yanı sıra Suriye içindeki yerel askeri konseylerin liderlerinin dahil edilmesini gerektirmektedir. Aynı zamanda, şimdiye kadar dünyanın dört bir yanındaki eski solcu gruplar tarafından emperyalist güçlerden bağımsızmış gibi desteklenmiş olan Yerel Koordinasyon Komitelerine para da akıtılıyor.
BMnin Arap Birliği arabulucusu Lakhdar Brahimi, Müslümanların Kurban Bayramını kutlamak için 25 Ekimde başlayan dört günlük bir ateşkes ayarlamak için abartılı bir şekilde İranı dürtüyor. Onun bir teklif hakkında konuşmaması, daha çok BMnin 3 bin kişilik askeri gücü Suriyeye gönderme rolünün göstergesi.
Daily Telegraph gazetesi, Brahiminin, "geçtiğimiz haftalarda sessizce", görünüşte ilerideki bir barış anlaşmasının ardından kullanılabilir duruma getirilecek böylesi bir güce "hangi ülkelerin asker göndermeye istekli olduğu konusunda ağız aramakla meşgul olduğunu" bildirdi.
ABD ve Britanya güçlerinin doğrudan dahil olması, onların Irak, Afganistan ve Libyadaki rollerinden dolayı "olası" olmayacak. Bu yüzden Brahiminin, "halen İsrailin Lübnan ile arasındaki sınırı denetlemek üzere oluşturulmuş 15 bin kişilik görev gücü Unifile katkıda bulunan daha fazla sayıda ülkeyi gözden geçirdiği düşünülüyor".
Bunlar, "içlerinden biri Suriye barış koruma gücünde başlıca rolü oynayacak olan" Almanyayı, Fransayı, İtalyayı ve İrlandayı kapsıyor.
Öneri, Brahiminin hafta sonu Türkiyede buluştuğu Suriye Ulusal Konseyi (SUK) tarafından sızdırıldı. [15 Ekim] Pazartesi günü, SUK, Katarın başkenti Dohada, iki günlük bir zirve için toplanıyordu. Katarın başbakanı Şeyh Hamad bin Jassem al-Thani, Suriyeye askeri müdahale talep etmek için bu fırsattan yararlandı. O, muhabirlere, "Çok iyi silahlanmamış hiçbir görev gücü amacına ulaşamaz. Bu yüzden, onun görevini yerine getirebilmesi için yeterli üyeye ve donanıma sahip olması gerekir"dedi.
Kaynaklara göre, SUKun 35 üyeli genel sekreterliği, Suriyede "kurtarılmış olan bölgeleri yönetmek için mekanizmaların oluşturulmasını" tartışmak için toplanıyordu.
Avrupalı [askeri] birliklerin Suriyeye doğrudan müdahil olması konusundaki tartışmalar, ABD ile Britanyanın sözde bu ülkenin sınırlarını korumak ve çatışmanın yayılmasını önlemek üzere Ürdüne birlikler gönderdiğine ilişkin doğrulanmış haberlerle uyumludur.
ABD Savunma Bakanı Leon Panetta, NATO savunma bakanlarının 10 Ekimde Brükselde yaptığı toplantıda bu hamleyi kabul etti. ABD, Türkiyede İncirlik hava üssündeki artan askeri varlığını sürekli olarak reddediyordu ama Panetta, Washingtonın "insani yardım ile kimyasal ve biyolojik silahlar konularında" Türkiye ile "birlikte çalıştığını" doğruladı.
Bir sonraki gün, Times of London ile New York Times, Britanyanın da Ürdünde 150den fazla askeri ve askeri gözlemcisi olduğunu bildirdi. Ürdün ordu kaynakları, [buradaki güce] Fransanın da dahil olabileceğini söylediler.
Adı açıklanmayan önde gelen bir ABD savunma bakanlığı görevlisi, Reuterse, Ürdüne gönderilenlerin çoğunun Özel Operasyon güçleri olduğunu, Amman yakınlarında bir askeri merkeze gönderildiklerini ve istihbarat toplamak ve "Ürdün-ABD ortak askeri manevraları planlamak" üzere "Suriye sınırına gidip geldiklerini" anlattı.
Reuters, "Esadın iç savaşta kimyasal silah depoları üzerindeki denetimini yitirmesi durumunda hızlı bir engelleyici saldırı için bir beklenmedik durum planıyla ilgili olarak konuşulduğunu" ekledi.
Türkiyenin savaşçı duruşu, medyada, ABD ile diğer NATO güçlerinin daha geniş bir bölgesel savaşa "sürüklenme" riskine ilişkin haberlere yol açtı. Bu, kısmen egemen emperyalist çevreler içindeki gerçek kaygıları ve bölünmeleri; kısmen de Batılı güçlerin askeri çatışmayı teşvik etmedeki etkili rolünü gizleme yönünde bir çabayı yansıtmaktadır.
Dikkatler, Türkiyenin NATO anlaşmasının bir üye ülkenin askeri savunusuna izin veren 5. maddesinin uygulanması yönündeki çağrılarına kulak vermeyi reddetmesine yöneldi. Ama NATO, buna rağmen, Türkiyenin eylemlerini alenen desteklemeye devam etti.
NATO Genel Sekreteri Fogh Rasmussen, Brükseldeki aynı zirvede, gazetecilere, "Açıkçası, Türkiye NATOnun dayanışmasına güvenebilir… Biz, güneydoğu sınırımızdaki durumu gözönünde bulundurarak, Türkiyeyi korumak ve savunmak için gerekli bütün planlara sahip olduğumuzdan emin olması için gerekli adımları atmış bulunuyoruz." [vurgu bize ait]
Bir önceki gün, önde gelen bir ABD savunma bakanlığı görevlisi, "biz, yardıma ihtiyacı olduğunda elimizden gelen herşeyi yapacağımızdan emin olması için Türkiye ile ilişki içindeyiz"demişti.
İktidar koridorlarında gerçekleşen tartışmaların bir göstergesi olarak, çok sayıda danışman, ABDnin sonradan açıkça destek verebileceği Türkiye tarafından gerçekleştirilecek bir taşeron askeri müdahale önerilerini ana hatlarıyla belirtmeye başladı.
Atlantic Councilın kıdemlilerinden Jorge Benitez, 15 Ekimde, Christian Science Monitorde şunu ileri sürdü: "NATO, Türkiyedeki ve bölgedeki güvenilirliğini korumak için radar uçak ve/ya da acil müdahale gücü teklif etmeli."
Benitez, dikkatler fazlasıyla NATOnun "karşılıklı savunma maddesi olan 5. maddeyle ilgili sorun üzerinde yoğunlaştı" diye ekledi. O, ABDnin Iraka 2003te saldırmasından önce Türkiyenin NATO sözleşmesinin 4. maddesi gereğince, "ittifakın Iraktan gelecek bir saldırıyı önlemek için Türkiyeye nasıl yardım edebileceğini tartışmak üzere" bir istişari toplantı talep etmiş olduğunu belirtti.
NATO, bu bahaneyi kullanarak, "Irak çatışması sırasında Türkiyeyi desteklemek için", dört AWACS radar uçağının, beş Patriot hava savunma bataryasının, kimyasal ve biyolojik savunma için donanımın ve "binden fazla teknik olarak ileri ve üst düzeyde yetenekli askerin" gönderilmesini içeren Caydırıcılık Sergileme Operasyonunu onayladı.
Washington Institute for Near East Policyden [Washington Yakındoğu Politikaları Enstitüsü] Soner Çağatay, 11 Ekim tarihli New York Timesta, "Türkiye için doğru yol Suriyeye müdahale etmektir" dediği üç maddelik bir strateji üzerine bir makale yayımladı.
O, Türkiyenin "Suriye güçlerini zayıflatmak" ve ÖSOnun "boşluğu doldurmasını" sağlamak; "bombalamayı Suriyedeki Kürt militanları hedefleyen sınır ötesi baskınlarla birleştirmek" ve "sınırdaki durumun kötüye gitmesi" durumunda "1970lerde Kıbrısta yaptığı gibi krizi kontrol altına almak için sınırlı bir müdahale" düzenlemek için, "Suriyenin Türkiyeyi hedef aldığı her durumda şimdiki sınır ötesi bombalama modelini sürdürmesini" istiyor.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|