DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Amerika Birleşik Devletleri
Yazıcıya hazırla
ABD destekli Suriyeli "asiler" Katarda kargaşa içinde
Bill Van Auken
15 Kasım 2012
İngilizceden çeviri (6 Kasım 2012)
Suriye yönetiminin devrilmesi için Batı tarafından desteklenen unsurların Katarın başkenti Dohada düzenlediği dört günlük toplantı, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clintonın geçen hafta dile getirdiği sözde asi önderliği yeniden düzenleme talebinin ardından, [4 Kasım] Pazar günü kargaşa içinde başladı.
Daha bir yıl önce örgütlenmiş ve Washington tarafından Suriye halkının "meşru temsilcisi" olarak kabul edilmiş olan Suriye Ulusal Konseyinin (SUK) ABD desteğini kaybettiğini açıklayan Clinton, Suriyeli muhalifleri devre dışı bıraktı. Clinton, ABDnin daha önce desteklemiş olduğu bu önderlikten onyıllardır Suriyeye ayak basmamış olan alakasız sürgünlere yol verdi ve Washingtonın, bu Ortadoğu ülkesinin içinde verilen iç savaşta "savaşan ve ölen"ler ile bağlantı kurmak istediğini vurguladı.
Aslında, ABDnin, hem Washingtonın kışkırttığı çatışmanın sert mezhepsel karakterini hem de El Kaide ile bağlantılı İslamcı cihatçılar tarafından oynanan giderek daha fazla belirginleşen rolü daha iyi gizlemek için, Suriye halkını oluşturan çeşitli dinsel ve etnik gruplardan temsilcilerin yer aldığı "saygın" bir önderlik biçimlendirme peşinde olduğu netlik kazanmaktadır.
Arap Birliğinin ve Katarın Sünni monarşisinin sponsorluğunu yaptığı Dohadaki konferanslar, SUKun, onu emperyalist destekli Suriye muhalefeti olarak ayrıcalıklarından mahrum bırakmaya yönelik ABD önerisini bertaraf etmek çabası içinde yeni üyeleri içine alması için tasarlanmış olan bir toplantıyla başladı. Büyük ölçüde Müslüman Kardeşlerin Suriye kolunun egemen olduğu SUK, başlangıçta, [durumu] basitçe red mi edeceği yoksa Washingtondan daha iyi bir teklif gelmesi için pazarlık mı yapacağını netleştirememekle birlikte, bu ABD hamlesiyle olan keskin uyuşmazlığını gösterdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Washington tarafından kabaca bir araya toplanan yeni cephenin 50 üyeli önderliğinde SUKa 15 sandalye önermeye hazırlandığının işaretini vermişti. Suriye Ulusal Girişimi adı verilen bu yeni cephenin [7-8 Kasım] Çarşamba ve Perşembe günleri Dohada toplanması bekleniyor.
Basında yer alan haberlere göre, SUK Başkanı Abdülesad Sieda, Suriye Ulusal Konseyinin yeni Suriye Ulusal Girişimindeki sandalyelerin en az yüzde 40ına sahip olması gerektiğini öne sürerken, ABD önerisini reddediyor.
Clinton, geçen hafta Hırvatistanda düzenlediği bir basın toplantısında ABD politikasında bir yön değişikliğini ilan ederken, Washingtonın, Suriyeli bir önderliği tek tek seçtiğini açıkça anlattı ki o, ABD kuklası olarak hizmet sunacak bir geçici hükümet kurmaya niyetlidir. Clinton, Dışişleri Bakanlığının "herhangi bir önderlik yapısında yer alması gerektiğine inandığı isimleri ve örgütleri önermiş" olduğunu açıkladı.
Görünen o ki, bu açıklama Washintonın müttefiklerini oldukça şaşırttı. McClatchy Newspapers, [5 Kasım] Pazartesi günü, "üç ülkenin diplomatları, ABD yönetiminin, önderlik eden kapsayıcı grup olarak konseyden vazgeçme niyetini önceden bildirmediğini söyledi" diye yazdı ve ekledi: "Onlar, [kendi] hükümetlerinin, bu girişimi haber gruplarından öğrendiğini söylediler."
McClatchynin görüştüğü Batılı diplomatlardan biri, Clintonın yeni bir önderliğe dahil edilecek bireylerin ve örgütlerin seçilmesi hakkındaki açıklamalarının ne kadar akıllıca olduğunu sorguladı. O, "Suriyeliler, Amerikalıların isimler dayattığını söyleyecekler ve ben Amerikalıların doğru insanları önereceğinden emin değilim"dedi.
Sözde asilere silah, askeri eğitim, üs ve diğer destekler sağlanmasında önemli rol oynayan Türkiye, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile SUKun önderliği arasında Cuma günü Ankarada gerçekleşen dört saatlik bir toplantı düzenleyerek, ABDnin yön değiştirmesine tepki göstermeye çabaladı.
Ankaradaki Sünni İslamcı hükümetin ve Suriye içinde savaşan İslamcı milislere çok miktarda silah akıttığı belirtilen Katardaki Sünni monarşinin ABD hamlesiyle mutabık kalıp kalmayacağı belli değil.
Amerikan güdümlü yeni Suriye Ulusal Girişiminin yaratılması, Riad Seif olarak adlandırılan önemli kişinin ona önderlik etmek üzere Dışişleri Bakanlığı tarafından öne sürülmesinin ardından "Riad Seif planı" olarak da adlandırılmıştı.
Seif, 1990larda Adidasın Suriye temsilciliğini kazanmadan önce tekstil imalatçısı olarak işe başlayan Suriyeli bir kapitalisttir. O, yönetimdeki Baasçılara alternatif olarak bir burjuva partisi kurmaya çalıştı ve ülkenin en büyük cep telefonu şirketinin Esad ailesinin bir üyesinin eline geçtiği bir anlaşmaya karşı çıkarak Esad rejimine ters düştü.
WikiLeaks tarafından açıklanan konsolosluğa ait gizli yazışmaların ortaya koymuş olduğu gibi, Seif, Şamdaki ABD konsolosluğu yetkilileriyle, hem onları kendi faaliyetleri konusunda bilgilendirmek hem de onlara Esad rejimi içindeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerini sunmak için düzenli olarak toplantı yapıyordu. Yani o, Washingtonın adamıdır.
Geçen haftaki açıklamasında, SUKun "artık muhalefetin şeffaf önderliği olarak görülemeyeceğini" ilan eden Clinton, SUKa ultimatomunu verdi.
Bu ilginç sözcük seçimi, Suriye içinde rejim değişikliği için savaş veren ve Iraktan, Libyadan, Suudi Arabistandan, Cezayirden, Çeçenistandan ve başka yerlerden ülkeye akın eden El Kaide bağlantılı çok sayıda yabancı savaşçıyı kapsayarak giderek mezhepsel ve İslamcı olan gerçek güçler için bir cephe işlevini görecek "şeffaf", yani laik, tamamen burjuva ve Batı yönelimli bir önderliğe ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
Bu "şeffaf" önderlik, Washingtonın ABD başkanlık seçimleri bittikten hemen sonra Suriyedeki savaşa çok daha doğrudan müdahalesini siyasi olarak daha uygulanabilir kılacaktır.
Washingtonın, geçtiğimiz yaz Cenevrede, bütün tarafları çatışmalara son verme yönünde çalışmaya ve Suriyede üzerinde anlaşılmış yeni bir yönetime geçişi kabul etmeye zorlama konusunda varılan anlaşmayı çiğnediğini açıklayan Rus hükümeti, Dohadaki yeni muhalefet cephesinin toplanmasını kınadı.
Rus Dışişleri Bakanlığı, [5 Kasım] Pazartesi günü yayımladığı bir açıklamada, ABD Dışişleri Bakanlığını "Suriye muhalefetinin bir sürgün hükümeti kurmak için ne yapması ve bu hükümete kimlerin katılması gerektiği konularında doğrudan emirler" vermekle suçladı.
Washington Dohada kendi yeni muhalefetini oluşturmaya çalışırken, onun Suriye içinde teşvik ettiği korkunç iç savaş, insani kaygılara ve demokratik dönüşüme ilişkin bütün lafları yalanlamaya devam ediyor.
Pazartesi günü, Şamın yoğun nüfuslu semtlerinden birinde bomba yüklü bir otomobilin patlaması sonucunda 11 kişi öldü, çoğu ağır, en az yirmi kişi yaralandı. Kurbanlar arasında kadınlar ve çocuklar bulunuyor. Bir diğer intihar bombacısı Hamada saldırdı. Suriyenin resmi haber ajansı SANA, devlet tarafından işletilen bir kalkınma ajansına yönelik saldırıda iki sivilin öldüğünü, on kişinin de yaralandığını açıkladı. Muhalefet kaynakları, Suriye kolluk güçlerinin bir ileri karakoluna saldırıp 50 kişiyi öldürmüş olduklarını iddia ettiler.
Üçüncü bir saldırıda, Şam yakınlarında yol kenarına yerleştirilmiş bir bombanın patlaması sonucunda iki kişi öldürüldü.
Eğer bu saldırı dalgası bölgede başka bir yerde gerçekleşmiş olsaydı, Washington tarafından terörizm olarak mahkûm edilirdi ama bu tür saldırılar Suriyede ABDnin desteğini almaktadır.
Bu saldırılar, kuzeybatı Suriyedeki Sarakebin dışında İslamcı milisler tarafından yakalanan en az on Suriye askerinin katledilmesinin ardından gerçekleşti. Bu katliamın aynı gün sosyal medyaya yayımlanan çarpıcı bir videosu, milislerin, yaşamlarının bağışlanmasını isteyen yaralı askerleri dövmesini ve tekmelemesini gösteriyordu. Askerlere "Esadın köpekleri" diye bağıran milisler, silahsız askerleri bir çukura sürükleyip otomatik silahlarla öldürmüşlerdi.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|