World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Amerika Birleşik Devletleri

Yazıcıya hazırla

ABD destekli Suriyeli "asiler" Katar’da kargaşa içinde

Bill Van Auken
15 Kasım 2012
İngilizce’den çeviri (6 Kasım 2012)

Suriye yönetiminin devrilmesi için Batı tarafından desteklenen unsurların Katar’ın başkenti Doha’da düzenlediği dört günlük toplantı, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın geçen hafta dile getirdiği sözde asi önderliği yeniden düzenleme talebinin ardından, [4 Kasım] Pazar günü kargaşa içinde başladı.

Daha bir yıl önce örgütlenmiş ve Washington tarafından Suriye halkının "meşru temsilcisi" olarak kabul edilmiş olan Suriye Ulusal Konseyi’nin (SUK) ABD desteğini kaybettiğini açıklayan Clinton, Suriyeli muhalifleri devre dışı bıraktı. Clinton, ABD’nin daha önce desteklemiş olduğu bu önderlikten onyıllardır Suriye’ye ayak basmamış olan alakasız sürgünlere yol verdi ve Washington’ın, bu Ortadoğu ülkesinin içinde verilen iç savaşta "savaşan ve ölen"ler ile bağlantı kurmak istediğini vurguladı.

Aslında, ABD’nin, hem Washington’ın kışkırttığı çatışmanın sert mezhepsel karakterini hem de El Kaide ile bağlantılı İslamcı cihatçılar tarafından oynanan giderek daha fazla belirginleşen rolü daha iyi gizlemek için, Suriye halkını oluşturan çeşitli dinsel ve etnik gruplardan temsilcilerin yer aldığı "saygın" bir önderlik biçimlendirme peşinde olduğu netlik kazanmaktadır.

Arap Birliği’nin ve Katar’ın Sünni monarşisinin sponsorluğunu yaptığı Doha’daki konferanslar, SUK’un, onu emperyalist destekli Suriye muhalefeti olarak ayrıcalıklarından mahrum bırakmaya yönelik ABD önerisini bertaraf etmek çabası içinde yeni üyeleri içine alması için tasarlanmış olan bir toplantıyla başladı. Büyük ölçüde Müslüman Kardeşler’in Suriye kolunun egemen olduğu SUK, başlangıçta, [durumu] basitçe red mi edeceği yoksa Washington’dan daha iyi bir teklif gelmesi için pazarlık mı yapacağını netleştirememekle birlikte, bu ABD hamlesiyle olan keskin uyuşmazlığını gösterdi.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Washington tarafından kabaca bir araya toplanan yeni cephenin 50 üyeli önderliğinde SUK’a 15 sandalye önermeye hazırlandığının işaretini vermişti. Suriye Ulusal Girişimi adı verilen bu yeni cephenin [7-8 Kasım] Çarşamba ve Perşembe günleri Doha’da toplanması bekleniyor.

Basında yer alan haberlere göre, SUK Başkanı Abdülesad Sieda, Suriye Ulusal Konseyi’nin yeni Suriye Ulusal Girişimi’ndeki sandalyelerin en az yüzde 40’ına sahip olması gerektiğini öne sürerken, ABD önerisini reddediyor.

Clinton, geçen hafta Hırvatistan’da düzenlediği bir basın toplantısında ABD politikasında bir yön değişikliğini ilan ederken, Washington’ın, Suriyeli bir önderliği tek tek seçtiğini açıkça anlattı ki o, ABD kuklası olarak hizmet sunacak bir geçici hükümet kurmaya niyetlidir. Clinton, Dışişleri Bakanlığı’nın "herhangi bir önderlik yapısında yer alması gerektiğine inandığı isimleri ve örgütleri önermiş" olduğunu açıkladı.

Görünen o ki, bu açıklama Washinton’ın müttefiklerini oldukça şaşırttı. McClatchy Newspapers, [5 Kasım] Pazartesi günü, "üç ülkenin diplomatları, ABD yönetiminin, önderlik eden kapsayıcı grup olarak konseyden vazgeçme niyetini önceden bildirmediğini söyledi" diye yazdı ve ekledi: "Onlar, [kendi] hükümetlerinin, bu girişimi haber gruplarından öğrendiğini söylediler."

McClatchy’nin görüştüğü Batılı diplomatlardan biri, Clinton’ın yeni bir önderliğe dahil edilecek bireylerin ve örgütlerin seçilmesi hakkındaki açıklamalarının ne kadar akıllıca olduğunu sorguladı. O, "Suriyeliler, Amerikalıların isimler dayattığını söyleyecekler ve ben Amerikalıların doğru insanları önereceğinden emin değilim"dedi.

Sözde asilere silah, askeri eğitim, üs ve diğer destekler sağlanmasında önemli rol oynayan Türkiye, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile SUK’un önderliği arasında Cuma günü Ankara’da gerçekleşen dört saatlik bir toplantı düzenleyerek, ABD’nin yön değiştirmesine tepki göstermeye çabaladı.

Ankara’daki Sünni İslamcı hükümetin ve Suriye içinde savaşan İslamcı milislere çok miktarda silah akıttığı belirtilen Katar’daki Sünni monarşinin ABD hamlesiyle mutabık kalıp kalmayacağı belli değil.

Amerikan güdümlü yeni Suriye Ulusal Girişimi’nin yaratılması, Riad Seif olarak adlandırılan önemli kişinin ona önderlik etmek üzere Dışişleri Bakanlığı tarafından öne sürülmesinin ardından "Riad Seif planı" olarak da adlandırılmıştı.

Seif, 1990’larda Adidas’ın Suriye temsilciliğini kazanmadan önce tekstil imalatçısı olarak işe başlayan Suriyeli bir kapitalisttir. O, yönetimdeki Baasçılara alternatif olarak bir burjuva partisi kurmaya çalıştı ve ülkenin en büyük cep telefonu şirketinin Esad ailesinin bir üyesinin eline geçtiği bir anlaşmaya karşı çıkarak Esad rejimine ters düştü.

WikiLeaks tarafından açıklanan konsolosluğa ait gizli yazışmaların ortaya koymuş olduğu gibi, Seif, Şam’daki ABD konsolosluğu yetkilileriyle, hem onları kendi faaliyetleri konusunda bilgilendirmek hem de onlara Esad rejimi içindeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerini sunmak için düzenli olarak toplantı yapıyordu. Yani o, Washington’ın adamıdır.

Geçen haftaki açıklamasında, SUK’un "artık muhalefetin şeffaf önderliği olarak görülemeyeceğini" ilan eden Clinton, SUK’a ultimatomunu verdi.

Bu ilginç sözcük seçimi, Suriye içinde rejim değişikliği için savaş veren ve Irak’tan, Libya’dan, Suudi Arabistan’dan, Cezayir’den, Çeçenistan’dan ve başka yerlerden ülkeye akın eden El Kaide bağlantılı çok sayıda yabancı savaşçıyı kapsayarak giderek mezhepsel ve İslamcı olan gerçek güçler için bir cephe işlevini görecek "şeffaf", yani laik, tamamen burjuva ve Batı yönelimli bir önderliğe ihtiyaç olduğunu göstermektedir.

Bu "şeffaf" önderlik, Washington’ın ABD başkanlık seçimleri bittikten hemen sonra Suriye’deki savaşa çok daha doğrudan müdahalesini siyasi olarak daha uygulanabilir kılacaktır.

Washington’ın, geçtiğimiz yaz Cenevre’de, bütün tarafları çatışmalara son verme yönünde çalışmaya ve Suriye’de üzerinde anlaşılmış yeni bir yönetime geçişi kabul etmeye zorlama konusunda varılan anlaşmayı çiğnediğini açıklayan Rus hükümeti, Doha’daki yeni muhalefet cephesinin toplanmasını kınadı.

Rus Dışişleri Bakanlığı, [5 Kasım] Pazartesi günü yayımladığı bir açıklamada, ABD Dışişleri Bakanlığı’nı "Suriye muhalefetinin bir ‘sürgün hükümeti’ kurmak için ne yapması ve bu hükümete kimlerin katılması gerektiği konularında doğrudan emirler" vermekle suçladı.

Washington Doha’da kendi yeni muhalefetini oluşturmaya çalışırken, onun Suriye içinde teşvik ettiği korkunç iç savaş, insani kaygılara ve demokratik dönüşüme ilişkin bütün lafları yalanlamaya devam ediyor.

Pazartesi günü, Şam’ın yoğun nüfuslu semtlerinden birinde bomba yüklü bir otomobilin patlaması sonucunda 11 kişi öldü, çoğu ağır, en az yirmi kişi yaralandı. Kurbanlar arasında kadınlar ve çocuklar bulunuyor. Bir diğer intihar bombacısı Hama’da saldırdı. Suriye’nin resmi haber ajansı SANA, devlet tarafından işletilen bir kalkınma ajansına yönelik saldırıda iki sivilin öldüğünü, on kişinin de yaralandığını açıkladı. Muhalefet kaynakları, Suriye kolluk güçlerinin bir ileri karakoluna saldırıp 50 kişiyi öldürmüş olduklarını iddia ettiler.

Üçüncü bir saldırıda, Şam yakınlarında yol kenarına yerleştirilmiş bir bombanın patlaması sonucunda iki kişi öldürüldü.

Eğer bu saldırı dalgası bölgede başka bir yerde gerçekleşmiş olsaydı, Washington tarafından terörizm olarak mahkûm edilirdi ama bu tür saldırılar Suriye’de ABD’nin desteğini almaktadır.

Bu saldırılar, kuzeybatı Suriye’deki Sarakeb’in dışında İslamcı milisler tarafından yakalanan en az on Suriye askerinin katledilmesinin ardından gerçekleşti. Bu katliamın aynı gün sosyal medyaya yayımlanan çarpıcı bir videosu, milislerin, yaşamlarının bağışlanmasını isteyen yaralı askerleri dövmesini ve tekmelemesini gösteriyordu. Askerlere "Esad’ın köpekleri" diye bağıran milisler, silahsız askerleri bir çukura sürükleyip otomatik silahlarla öldürmüşlerdi.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır