DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler
Yazıcıya hazırla
Güney Afrikadaki sendikalar madencileri bastırmak için kitlesel işten çıkarmaları ve cinayeti kullanıyor
Chris Marsden
3 Kasım 2012
İngilizceden çeviri (26 Ekim 2012)
Ulusal Maden İşçileri Sendikası (NUM), altın madencilerine platin, altın ve kömür sektörlerinde on binlerce işçiyi işten çıkartacak bir satış sözleşmesi dayatma peşinde.
Güney Afrikanın en büyük üreticisi AngloGold Ashanti, [24 Ekim] Çarşamba günü, 24 bin kişilik yerel işgücünün yarısını işten çıkardı; Anglo American Platinum (Amplats) ise 12 bin işçiyi işten attı.
Dün [25 Ekim Perşembe], NUM ile AngloGold Ashanti, Harmony, Gold Fields ve Madenciler Odası arasında yapılan görüşmelerin ardından, gerçekte kısa süre önce altın şirketleri tarafından öne sürülüp grevcilerin reddetmiş olduğu talepleri içeren bir anlaşmaya varıldığı ilan edildi.
Satışın başarılı olup olmayacağını söylemek için fazlasıyla erken. Dün, en az 12 bin altın ve 20 bin platin madeni işçisi hala grevdeydi. Ama ne olursa olsun, NUM ile Güney Afrikalı Sendikalar Kongresi (COSATU), grev kırıcıların ve toplu işten çıkarmaların, polis tehdidinin, barbarlığın ve cinayetlerin suç ortağı olarak mahkûm edilmiş durumda.
COSATU, bu hafta, maden işçilerinin kitlesel olarak işten çıkarılmasına karşı 2,2 milyon üyesini harekete geçirme tehdidinde bulunan demagojik bir açıklama yayınladı. COSATU, bu açıklamada, "kapitalist sınıfın tamamı, örgütlü işçilerin tam gücüyle ve ekonominin her köşesinde sert bir direnişle karşılaşacak" uyarısında bulundu.
COSATUnun sendika bürokrasisinin tavrı hamasi düzeyde bir iki yüzlülük; 100 binden fazla işçinin beklenmedik yasadışı grevlerini ezmede şirket yönetimleriyle gizli anlaşmasını örtbas etmeye yönelik bir oyundur. NUM en baştan itibaren grevcilere karşı çalışıyor. Onun ellerine kan bulaşmıştır.
NUM ile COSATUnun 16 Ağustos günü Marikana platin madeninde Lonmine karşı grev yapan 36 madencinin polis tarafından öldürülmesine ve 72sinin yaralanmasına zemin hazırlamada danışıklı dövüş yaptıklarına ilişkin bulgular ortaya çıkmış durumda.
12 Ekimde, Daily Maverick gazetesinin muhabiri Jared Sacks, Marikanadaki şiddetin, iki grevcinin bölgedeki üst düzey NUM görevlileri tarafından öldürülmesinden dolayı başladığını yazdı. Sacks, çok sayıda görüşmeden hareketle, "grev ile bağlantılı olsun ya da olmasın, orada oturan herkesin Ulusal maden İşçileri Sendikasından neredeyse bütünüyle nefret ettiğini" belirtiyor ve "konuştuğum herkes, kesin olarak, şiddetin başlamasından NUMu sorumlu tuttu" diyor.
8 Ağustosta, bazı kaya delici kullanıcıları, önemli bir ücret artışı talep ettikleri kitlesel bir toplantı düzenlediler; NUM bu talebi desteklemeyi reddetti.
9 Ağustosta, NUM üyelerinin bir toplantısında, işçiler sendikayı aşma ve taleplerini doğrudan doğruya Lonmine iletme konusunda anlaştılar. Onlar, ertesi gün şirketin bürolarına doğru yürüdüler. Şirket, NUM önderlerini alıp getirdi; onlar, bunun ardından kendi üyelerini azarladılar. Sonuçta, 3 bin kaya delici kullanıcısının beklenmedik yasadışı grevi başladı.
11 Ağustosta, işçiler, greve destek vermesi talebiyle NUMun yerel merkezine doğru yürüyüşe geçtiler. "En tepedeki beş" NUM önderinin ve "topu topu 15-20 sendika temsilcisinin… hiçbir uyarı ve provokasyon olmaksızın protestocu işçilere ateş açmaya başlaması", işte o zaman gerçekleşti.
Her ikisi de NUM üyesi olan ve Roeland Maden Kuyusundan S. Gwadidi ile New Mine Maden Kuyusundan Tobias Tshivilika oldukları belirlenen iki kaya delici kullanıcı öldürüldü.
Sacks, "Polis 11 Ağustostaki ölümlere hiçbir tepki göstermedi. O gün ne herhangi birisi tutuklandı ne de sorgulandı" diye yazıyor. NUM memurlarının, polis memurlarının ve güvenlikçilerin öc almak amacıyla grevciler tarafından öldürülmesini ateşleyen şey bu oldu.
Polis şiddetinin kurbanlarını temsil eden avukatların Marikana katliamına ilişkin resmi Farlam Komisyonuna sunduğu kanıtlar, COSATU ve Afrika Ulusal Kongresi (ANC) tarafından desteklenen NUMun tepkisinin grevi yasaklama çağrısı yapmak olduğunu gösteriyor.
13 Ağustos günü NUMun Genel Sekreteri Frans Baleni tarafından yapılan bir açıklamada şu belirtiliyordu: "NUM, platin madenlerindeki durum ve Kuzeybatı Eyaletindeki o bölgede emniyet teşkilatları tarafından kullanılmasına izin verilen şiddetin hafifletmeden sürmesi karşısında alarma geçmiştir… Rustenburgda ve çevresindeki madenlerde bulunan suçlu unsurların hakkından kararlı bir şekilde gelebilmek için, bir özel görev gücünün ya da Güney Afrika Ulusal Savunma Gücünün (SANDF) sevk edilmesi çağrısında bulunuyoruz."
En alçakça rol, NUMun önceki önderi ve şimdi milyarder bir işadamı olan Cyril Ramaphosa tarafından oynandı. [23 Ekim] Salı günü, Marikana katliamı ile ilgili soruşturmada onun yazmış olduğu çok sayıda e-mail gösterildi.
ANCnin yürütmesinin bir üyesi ve söylentilere göre COSATUnun tercih ettiği devlet başkanı adayı olan Ramaphosa, Lonminin ticari işlerle ilgili başlıca görevlisi Albert Jamiesona, "Yaşanan berbat olaylar bir iş uzlaşmazlığı olarak betimlenemez. Onlar açıkça, alçak suçlulardır ve bu şekilde tanımlanmalıdırlar. Bu durumu uygun bir şekilde ele almak için, ona eşlik eden bir eyleme ihtiyaç var" diye yazmış.
Ramaphosa, "Güvenlik Durumu" başlıklı bir e-mailde şunları yazıyor: "Bakanın [Susan Shabangu] ve gerçekte bütün hükümet görevlilerinin, bizim özünde bir suç eylemi ile uğraşıyor olduğumuzu anlaması gerektiğini söylerken bütünüyle haklısın. Ben bunu emniyet ve asayiş bakanına kadar söyledim."
Ramaphosanın, kendisine ANCnin Maden Kaynakları Bakanı Susan Shabanguyu "etkilemesi" yönünde baskı yapan Lonminin kulis faaliyetlerine yanıt olarak, Polis Bakanı Nathi Mthethwayı grevci işçilere göz açtırmama konusunda uyarmış olduğu söyleniyor. O, Shabanguyu Marikana grevinin "bir iş anlaşmazlığı değil ama suç eylemi" olduğu; "sessiz ve eylemsiz" kalmanın "hem onun hem de hükümet için kötü" olduğu konusunda uyarmış. Ramaphosa, ayrıca, ANC Genel Sekreteri Gwede Mantashe ve NUM Paşkanı Senzeni Zokwana ile de tartıştığını söylüyor.
Yaralı maden işçilerini ve 200den fazla tutukluyu temsil eden Avukat Dali Mpofu, Ramaphosanın Jamiesona "Lonminin Sevgili Alberti" diye hitap ettiği e-mailin "zehirli danışıklı dövüş"ün bir örneği olduğunu söylüyor. Bu, "insanların o dağda katliama uğramasından tam 24 saat önce" gerçekleşti. "Ramaphosanın, alçakça suç eylemleri olarak tanımlanması ve etkili bir şekilde hesabının görülmesi gerektiğini söylediği eylemlere yanıt olarak neyin yapılması gerektiği konusunda akıl vererek, [katliama] doğrudan dahil olduğu ortada."
Onun müdahalesi, "savunmasız insanların önceden planlanarak öldürülmesi" ile sonuçlanmıştır.
Ramaphosa, COSATUnun ve ANCnin saflarından çıkan ve Siyahları Ekonomik Olarak Güçlendirme politikası dolayımıyla zengin olan açgözlü yeni burjuva tabakasının başarılılarından biridir. Onun yatırım şirketi Shanduka Group, Lonminin ve onun ayrıcalıklı ortağı BEEnin yüzde 9una sahiptir. Ramaphosa da Lonminin yönetim kurulundadır.
Ramaphosa, Eylül ayındaki bir radyo söyleşisinde, "Bana göre, hisse senedi sahibi olarak çoğumuz suçluyuz" diyerek, formalite icabı bir özür diledi. O, bunun ardından, bir kendi kendini acındırma çıkışıyla, Lonmine yaptığı 300 milyon Randlık [Güney Afrikanın para birimi] yatırımın "bütünüyle batmış … yitirilmiş" olduğundan şikâyet etti.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|