DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği
Yazıcıya hazırla
Yunan işçi sınıfının yağmalanması
Peter Schwarz
3 Mart 2012
İngilizceden çeviri (10 Şubat 2012)
Yunan halkına yönelik saldırılar devasa bir boyut kazanmış durumda. Avrupa Komisyonu, Uluslararası Para Fonu ve Avrupa Merkez Bankası "troyka"sı Yunan işçi sınıfının bütünüyle tahrip edilmesinden aşağısını talep etmiyor.
Şimdiden uygulamaya konulan kemer sıkma önlemleri benzersiz bir toplumsal çöküşe yol açmıştır. Yunanistanda, beş yetişkinden ve iki gençten biri işsizdir. Krizden önce Atinada pek bilinmeyen evsizler yaygınlaşmış durumda. On binlerce küçük işletme devasa vergi artışları nedeniyle iflasa sürüklenmiş durumda.
Bununla birlikte, varlıklı seçkinler kemer sıkma önlemlerinden hiç de etkilenmiş değil. Handelsblatta göre, onlar yurt dışındaki hesaplarında 560 milyar Avro depolamış durumda ki bu Yunanistanın toplam ulusal borcunun yaklaşık iki katıdır.
Troykaya ve onun arkasındaki bankalara göre bütün bu tasarruflar yetmez. Onlar, geçen yaz üzerinde anlaşılan ikinci kurtarma paketinin ödenmesinin ön koşulu olarak, yalnızca bu yıl için, hepsi işçi sınıfının zararına 3,3 milyar Avroluk bütçe kısıntıları talep ediyorlar.
Sağlık harcamaları 1,1 milyar Avro azaltılacak; gelecek yıl içinde 15 bin ve gelecek dört yıl süresince 150 bin kamu çalışanı işten çıkartılacak. 300 bin insanın tabi olduğu asgari ücret 750 Avrodan 600 Avroya, işsizlik yardımı aylık 460 Avrodan 360 Avroya indirilecek. Çok sayıda Yunanlının yaşamını sürdürmek için bağlı olduğu tamamlayıcı emeklilik maaşları yüzde 15 kesilecek.
Özel sektördeki ücretler, devamlı sözleşmeleri yenilemeyerek ve şirket düzeyinde yeni sözleşmeler yoluyla yüzde 20 düşürülecek. Société Générale bankasından James Nixon, "daha düşük asgari ücret gelecekteki ücret görüşmeleri için taban oluşturacağından dolayı, ücret kesintilerinin daha büyük olacağı öngörülüyor" dedi.
Bu arada, Lucas Papademosun hükümetini destekleyen üç parti (sosyal demokrat PASOK, tutucu Yeni Demokrasi ve aşırı sağ LAOS) troykanın taleplerinin çoğunu kabullenmiş durumda. Maliyet azaltıcı önlemlerin onda biri kadar olan tamamlayıcı emeklilik maaşlarında planlanan kesintiler üzerindeki farklılıklar sürüyor. Onlar, Yunanistanı daha derin bir durgunluğa sürükleyecek olmasına rağmen, kemer sıkma önlemleri konusunda anlaştılar.
Kesintiler yalnızca bankaları tatmin etmeyi amaçlamaktadır. Onların Yunanistana verdikleri borçların parasal değerinde uzun süre önce yaptıkları yüzde 50lik kesinti, Avrupa Birliği tarafından garanti edilmiş olan geri kalan yüzde 50nin yüksek faizle geri ödenmeyi yoluyla telafi edilecektir. Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Devlet Başkanı Nicolas Sorkozy, Paristeki son toplantılarında, Yunan hükümetinin bazı gelirlerinin, doğrudan doğruya, Atinanın bankalar kendi paylarını almadan önce erişemeyeceği özel bir hesapta toplanmasını bile önermişlerdi.
Bu arada, giderek artan sayıda sözcü, Yunanistanın iflasını ilan etmesini ve Avro Bölgesinden çıkartılmasını savunuyor. Avrupa Komisyonu başkanı Neelie Kroes, Yunanistanın para birliğinden çıkması durumunda sonucun "üstesinden gelinebilir" olacağını ileri sürdü. Yunanlı AB Komisyponu üyesi Maria Damanaki de Avro Bölgesinden çıkışın "açıkça incelenmekte" olan "gerçek bir seçenek" haline geldiğini doğruladı.
Böylesi bir hamlenin amacı gelirlerden, tasarruflardan ve bütün toplumsal altyapıdan elde kalan her şeyi devletin iflası ve denetimden çıkmış enflasyon yoluyla ortadan kaldırmak olur.
Mali aristokrasinin Yunanistana yaptıkları, onun bütün Avrupa için tasarladığı şeydir. Birkaç yıl önce zar zor düşünülen bir toplumsal karşı devrim gerçekleşiyor. Uluslararası mali aristokrasinin kar ihtiyacını güvence altına almak için, halkın geniş kesimleri yoksulluğa, işsizliğe, hastalığa ve hatta ölüme mahkum ediliyor.
Avro krizinin burgacına yakalanmış (Portekiz, İspanya, İrlanda) ya da Uluslararası Para Fonundan gelen yardıma bağımlı (Macaristan, Romanya) diğer ülkeler işçi sınıfına yönelik benzeri acımasız saldırıları gerçekleştiriyorlar. Doğu Avrupadaki son soğuk dalgasında ölen yüzlerce insan hava koşullarının değil ama elektriği, ısınmayı ve barınmayı çok sayıda insan için erişilemez kılan kemer sıkma önlemlerinin kurbanıdır. Almanya gibi "zengin" ülkelerde bile, "çalışan yoksullar"ın ve düşük kazançlıların sayısı çarpıcı biçimde artmaktadır.
Bu, Avrupadaki sosyal demokrat partilerden ve sendikalardan Yunan işçileri ile dayanışma konusunda tek bir sözcüğün bile edilmemesi gerçeğini daha da çarpıcı kılmaktadır. Onlar troykanın dayatmalarını bütünüyle destekliyor ve onların uygulanmasına yardımcı oluyorlar.
Avrupa Parlamentosu başkanı ve Avrupa sosyal demokrasisinin önde gelenlerinden Martin Schulz, Yunan siyasi partilerine, açık açık, troykanın kısıntı hedeflerine ulaşmaları çağrısı yaptı.
Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC), Yunan işçilerinin öfkesini etkisiz, sınırlı protesto grevleri içinde tüketmeye çalışan Yunan sendikaları ile dayanışma amacıyla, belirsiz birkaç sözcük yayımladı. ETUC, diğer ülkelerdeki işçileri Yunanlı meslektaşlarını savunmak üzere harekete geçirmek için parmağını bile kıpırdatmadı. O, bunun yerine, bütünüyle troykanın arkasında durmakta ve onun kurumlarıyla sıkı ilişki içinde çalışmaktadır.
Sosyal demokratların ve sendikaların bütünüyle egemen mali oligarşinin kampında olduğunun daha açık bir kanıtı olamazdı. Onlar, Yunanistandaki işçi sınıfına yönelik saldırıları destekleyerek, bütün Avrupa ülkelerinde işçi sınıfına yönelik benzeri saldırıları hazırlıyorlar.
Onlar, işçileri müflis sendika bürokrasilerine bağlamayı; sosyal demokrasiyi ve Avrupa Birliğini reformdan geçirme olasılığı üzerine yanılsamaları canlandırmayı amaçlayan ya da troykanın dayatmalarından kaynaklanan öfkeyi Yunan milliyetçiliği açmazına akıtmanın yolunu arayan bir sürü sahte-sol örgütlenme tarafından destekleniyor ve savunuluyor.
Yunanistandaki olaylar işçi sınıfının yeni örgütlenmelere ve yeni bir siyasi perspektife ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. Onların sosyal ve demokratik haklarına yönelik amansız saldırılar, kaçınılmaz şekilde güçlü bir muhalefeti canlandırmaktadır. Bu, Yunanistandaki, İspanyadaki, Romanyadaki ve diğer ülkelerdeki kitlesel protestolar tarafından gösteriliyor. Ama bu muhalefetin siyasi bir yönelime ihtiyacı var.
Bu yönelim, AByi ve bütün Avrupalı kapitalist yönetimleri devirmeyi ve onların yerine Avrupa Birleşik Sosyalist Devletlerini oluşturmak üzere birleşen işçi iktidarlarını geçirmeyi amaçlayan uluslararası sosyalist bir kitle hareketine dönüşmelidir. Bu, Avrupanın dört bir yanında IV. Enternasyonalin Uluslararası Komitesinin şubelerinin inşasını gerektirmektedir.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|