DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği
Yazıcıya hazırla
Yunanistandaki SYRİZAnın önderi Tsipras Avrupa turunda bankalara geri ödeme yapılacağını taahhüt etti
Alex Lantier
29 Mayıs 2012
İngilizceden çeviri (22 Mayıs 2012)
Yunanistanın Radikal Solun Koalisyonunun (SYRİZA) önderi Alexis Tsipras, bugün Berline yolculuk etmeden önce, Sol Cephenin resmi yetkilileriyle buluşmak için dün Parisi ziyaret etti. Berlinde, Tsiprasın programında Sol Partinin önderleri Gregor Gysi ve Klaus Ernst ile görüşme var.
Tsipras, Pariste, Stalinist Fransız Komünist Partisinin (PCF) şefi Pierre Laurent ve Sol Cephenin bu bahardaki başkanlık seçimlerindeki adayı Jean-Luc Mélenchon ile görüştü. Tsipras, Laurent ve Mélenchon ile birlikte düzenlediği basın toplantısına ek olarak, Ulusal Meclis binasının önünde toplanan 300 dolayında Sol Cephe üyesine bir konuşma yaptı.
SYRİZA, Avrupa Birliği tarafından 2009dan bu yana Yunanistana dayatılan kemer sıkma önlemlerine karşı çıkması sayesinde, bu ülkede önümüzdeki ay yapılacak seçimlere ilişkin kamuoyu yoklamalarında önde gidiyor. Pazar günü Kathimerini gazetesinde yayımlanan bir anket, SYRİZAnın 17 Haziran seçimlerinden sonra çoğunluğu kazanacağını ve muhtemelen bir hükümet kuracağını gösteriyor. Bu seçim kararı, Yunanistandaki partilerin 6 Mayıstaki seçimler sonrasında bir koalisyon hükümeti oluşturmayı başaramaması üzerine alınmıştı. SYRİZA, yüzde 28 olduğu tahmin edilen oy oranıyla, hem Yunanistanın yüzde 24 oranında oya sahip başlıca sağcı partisi Yeni Demokrasinin hem de sosyal demokrat PASOK partisinin önünde.
Tsiprasın Avrupa turunun amacı, kurtarmalara karşı çıkmasına karşın, SYRİZAnın seçimleri kazanması ve bir hükümet kurması durumunda kendisinin güvenilir bir kişi olacağı konusunda bankalara ve başlıca emperyalist devletlere güvence vermektir. Tsipras, Pazar günü Reuters ile yaptığı ve Guardian ile Fransanın iş çevrelerinin gazetesi Les Echosta alıntıları yayımlanan uzun bir röportajda, AByi desteklediğini ve hem bankalara geri ödeme yapmaya hem de PASOKun başlatmış olduğu "reformları" sürdürmeye niyetli olduğunu vurguladı.
Tsipras, Reuterse, yurt dışı gezisinin nedenini, "biz, Fransa ve Almanya gibi önemli Avrupa Birliği üyesi ülkelerin hükümetlerinin bizim neyin savunucusu olduğumuzu görmesini istiyoruz" diyerek açıkladı ve ekledi: "Biz kesinlikle Avrupa karşıtı bir güç değiliz."
Avrupalı vergi mükelleflerinin fonlarının, Yunanistanın milyarlarca Avroluk iki banka kurtarmasında "çarçur edildiğini" belirten Tsipras, kendisinin bankalara geri ödemelerin yapılması için daha iyi koşullar yaratma arayışı içinde olduğunu açıkladı.
Tsipras, "uzun vadeli reformlarımıza zemin yaratmak için, Avrupanın dayanışmasından yararlanmak ve finansman sağlamasından yararlanmak istiyoruz. Ama bizim, iki-üç yıl içinde bu girdaptan kurtulacağımızı, büyüyeceğimizi ve onların bize verdikleri parayı geri ödeyebilecek durumda olacağımızı bilmeye ihtiyacımız var. [Mevcut koşullar üzerinden kurtarmalarla] devam edersek, onları ödeyebilmemiz mümkün değil."
Tsipras, Reuters ile söyleşisinde, Obama yönetiminin ekonomik politikalarını tartışırken, onları, "ekonomik durgunluğu Avrupadan daha az şiddetli" hale getirdiği için övdü. O, Obamanın ve yeni seçilen Fransız Devlet Başkanı François Hollandeın, bu hafta sonu Camp Davidde toplanan G8 zirvesindeki toplantılarında Yunanistan konusunda görünürde aynı fikirde olduklarını gördüğünü belirtti.
Tsipras, burada, Avrupanın Obama yönetiminin ekonomik krize yanıt olarak benimsediği politikaları kabul etmesi gerektiği biçiminde, defalarca öne sürmüş olduğu konuma dönmüştür. O, 18 Mayısta New York Timesdaki bir röportajında, G8e ilişkin mesajını, "biz [Almanya Başbakanı Angela] Merkele, borç krizinin kemer sıkma önlemleriyle değil ama genişlemeci bir yaklaşımla ele alındığı ABD örneğini izlemesi gerektiği konusunda baskı yapmalıyız."
New York Times, şu yorumu yaptı: "Bay Tsiprasın düşünceleri Camp Daviddeki G8 zirvesinde bir araya gelen önderlerin bazılarınınkilerden çok farklı değil."
Tsipras, Obamayı ve yeni Fransız hükümetini açıkça müttefik olarak değerlendirmektedir. O, Reuterse şunları söyledi: "Hollande-Obama görüşmesindeki başlıca konu Yunanistana ilişkin olarak ne yapılacağıydı. Düne [yani G8 resmi bildirisini yayımlayana]kadar, Yunanistana ne olacağına ilişkin olarak şu düşünülüyordu: Halk ve işçiler ezilecek, işçi hakları ortadan kaldırılacak… Uzun bir süreden sonra ilk kez, bu görüşmenin halkın yararına ve bankalarla sermayenin aleyhine olduğu koşullara sahibiz."
Tsiprasın son süslü sözleri, SYRİZAnın politikalarının köklü samimiyetsizliğinin altını çizmektedir. O, seçmenler karşısında kemer sıkma önlemlerine karşı olduğu ve "halkı" savunduğunu iddia ederken, emperyalist hükümetleri ve SYRİZAnın Avrupadaki dost parlamenterleri hedefleyen röportajlarda ağız değiştirmektedir. SYRİZA, Yunanistanda bir işçi sınıfı hoşnutsuzluğunun patlamasını önlerken, orada, yalnızca küresel mali sermayeye olan "borçların tam olarak ödenmesi" için işçi sınıfının boyunduruk altına alınmasının koşullarını yeniden görüşmeyi amaçlamaktadır.
SYRİZA, kendi adına, çıkarlarının uluslararası düzeyde o kapitalist hükümetlere bağlı olduğunun bütünüyle farkındadır ve işçi sınıfı içinde yükselen toplumsal muhalefetten korkmaktadır. Tsiprasın New York Timesa söylediği gibi, ABnin SYRİZAnın bir zaferine misilleme olarak Yunanistanı Avro bölgesinden çıkartma yönündeki bir kararı, "hepimizin üzerinde oturduğu dalı kesmek" olacaktır.
SYRİZAnın programının işçi sınıfı karşıtı karakterini, hiçbir şey Tsiprasın Obamanın politikalarına verdiği destek kadar açık şekilde sergileyemez. Bankalar Washingtondan kamu fonlarının yüz milyarlarca kesimini elde ederken ve ABD Merkez Bankası tarafından 7,7 trilyon Dolar basılırken, Obama, işçilere yönelik sert bir saldırı sürdürmektedir. Milyonlarca işçi işlerini yitirdi, toplumsal koşullar parçalanıyor, eğitim maliyetleri hızla artıyor ve işçiler -otomotiv sektöründe yeni işe alınanların ücretlerinde yüzde 50ye varan ücret kesintisinde özetlenen- büyük ücret kesintileriyle karşı karşıya.
Bu, Dünya Sosyalist Web Sayfasının (WSWS) SYRİZAya ve onun, Fransız Sol Cephesi ile Alman Sol Partinin de dahil olduğu uluslararası düzeydeki fikirdaşlarına tutarlı şekilde karşı çıkışının doğruluğunu kanıtlamaktadır.
WSWS, Yunanistana ve kapitalizmin küresel krizine ilişkin yaklaşımında, SYRİZAyı şöyle betimlemişti: "Yunan burjuvazisinin ekonomik çöküşü önlemek için daha uzun süreye yayılmış bir borç geri ödemesi ve yaygın muhalefeti yatıştırmak için bütçe açığını azaltma koşullarında yüzeysel değişiklikler yapmak isteyen bir kesimi adına konuşan bir parti. SYRİZA, kendisini kemer sıkma politikalarının karşıtı gibi gösterirken, kesin olarak Avrupa Birliğini ve Avroyu desteklemektedir ama bu mümkün değildir. Kemer sıkma ve işçi sınıfına yönelik her zamankinden yoğun saldırılar bankerlerin ABsinin ve onun savunduğu kapitalist düzenin tamamlayıcı bir gerekliliğidir."
SYRİZA kapitalizme karşı sosyalist bir muhalefeti değil ama iktidara gelme olasılığına hazırlanan refah içindeki bir parlamenterler ve kariyeristler tabakasını temsil etmektedir. Bu, belirtmek gerekir ki, sözkonusu toplumsal cinsle oldukça fazla deneyim sahibi olan Avrupa medyası tarafından çok iyi anlaşılmaktadır.
Tsiprasın yardımcılarını "Louis Vuitton çantaları ve son moda güneş gözlükleri" nedeniyle öven Guardian, Tsiprasın Reutersteki röportajına ilişkin değerlendirmesini, sevinçli bir şekilde, onun "iktidara hazır ve söylemini yumuşatmış gibi göründüğünü" belirterek tamamladı. Avrupa küçük burjuva "sol"unun kişilik özellikleri açısından, bu değerlendirmeye ekleyecek pek bir şey bulunmuyor.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|