Bugün Yeni Olanlar
Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları
Arşiv
DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım
DİĞER DİLLER
İngilizce
Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce
ANA BAŞLIKLAR
Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi
Bush, Türkiyeye Irakta PKKya saldırması için yeşil ışık yaktı Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar
Asyada tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı
Mehring Bookstan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri
Livio Maitan (1923-2004): eleştirel bir değerlendirme
|
|
DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği
Yazıcıya hazırla
Seçmenler, Alman eyalet seçimlerinde hükümetin kemer sıkma politikasını reddettiler
Peter Schwarz
23 Mayıs 2012
İngilizceden çeviri (16 Mayıs 2012)
Başbakan Angela Merkel, Kuzey Ren Vestfalyada (NRW) Pazar günü yapılan seçimlerde ağır bir yenilgiye uğradı. Hristiyan Demokratik Birlik (CDU), Almanyanın en kalabalık eyaletinde yüzde 8,3 oranında oy kaybetti ve yüzde 26,3 ile bugüne kadarki en kötü sonucu aldı.
CDU, iki yıl önceki son eyelet seçimlerinde Sosyal Demokrat Partinin (SPD) hemen önündeydi. Pazar günkü seçimlerde, SPD, oylarını iki yıl öncesine göre yüzde 4,7 arttırarak yüzde 39,1 oranında oy aldı ve bir kez daha parlamentodaki en büyük parti oldu. SPD, 2010 seçimlerinin ardından Yeşiller ile bir azınlık hükümeti kurmuştu. Bu iki parti, şimdi, net bir çoğunluğa sahip. Pazar günkü seçimlerde, Yeşiller biraz oy kaybettiler ve yüzde 11,3 oy aldılar.
Serbest piyasacı Hür Demokrat Parti (FDP), oylarını yüzde 6,7den 8,6ya yükseltti. Yalnızca birkaç ay önceki kamuoyu araştırmaları FDPyi yüzde 2de gösterdiği için, bu sonuç, medya tarafından heyecan verici bir olay olarak değerlendirildi. FDPye olan desteğin artması, kısmen CDUnun 2010daki 160.000 seçmeninin ki bu FDPnin toplam oylarının dörtte birini oluşturuyor, bu kez FDPye oy vermeyi tercih etmesi olgusuyla açıklanıyor.
FDP, aynı zamanda, seçim kampanyasında ulusal partiye açıkça mesafeli davranan ve FDPnin genel başkanı Philipp Röslerin açık muhalifi olan önde gelen adayı 33 yaşındaki Christian Lindnerden dolayı da destek topladı. Lindner, yalnızca altı ay önce, Rösler ile olan farklılıklardan dolayı genel sekreterlikten istifa etmişti.
Berlindeki federal hükümeti oluşturan başlıca partiler olan CDU ile FDPnin toplam oy kaybı, yüzde 6,4 oldu. Seçmenlerin yalnızca üçte biri bu iki partiye oy verdi. NRWdeki eyalet seçimleri, federal düzeydeki eğilimlerin göstergesi olarak değerlendiriliyor; Pazar günkü seçim, bir sonraki federal seçimlerin yapılacağı 2013te bir hükümet değişiminin işareti olarak görülüyor.
NRWdeki seçimlerde önemli oranda oy alan ikinci parti, Korsan Parti oldu. Onun toplam yüzde 7,8 oranındaki oyu, bu partinin, Berlinin, Saarlandın ve Schleswig-Holsteinın ardından dördüncü eyalet parlamentosuna girmesi anlamına geliyor. Bu parti, 90.000i SPDden, 80.000i Yeşiller ile Sol Partiden, 70.000i daha önce hiçbir partiye oy vermemiş olanlardan, 60.000, CDUdan ve 40.000i FDPden olma üzere, bütün kesimlerden oy aldı.
Bu destek profili, partinin programında yansıtılmaktadır. Korsan Parti, her ne kadar, yerleşik partiler karşısındaki yaygın hoşnutsuzluktan yararlanmışsa da, o, içeriği bakımından rakiplerinden pek farklı değil. Bu partinin ortak paydası, daha fazla şeffaflık taahhüdüdür. Korsan Partinin programı, Yeşillerin, FDPnin, CDUnun, SPDnin ve Sol Partinin programlarında bulunan taleplerin bir araya getirilmesinden ibarettir. Korsanlar, daha şimdiden, yeniden seçilen eyalet başbakanı Hannelore Kraft (SPD) ile işbirliğine hazır olduklarını açıkladılar. Parti, parlamentoda, tek tek konular temelinde hükümete destek vermeye hazır olduğunu ortaya koydu.
NRWde yoğun oy kaybına uğrayan diğer parti, oylarının yarıdan fazlasını kaybeden Sol Partidir (bkz. "Collapse for Left Party in North Rhine-Westphalia vote"). Sol Partinin oy kaybı, asıl olarak onun sağcı politikalarının ve SPDye oportünist yöneliminin sonucudur. Pazar günü, Sol Partinin beş seçmeninden biri SPDye kaydı, beşte biri Korsanları destekledi, daha küçük bir kesimi de Yeşillere geçti.
NRW seçimlerinin sonuçları, bir bütün olarak, Merkelin kemer sıkma politikalarının kesin bir reddini ifade etmekte ve açıkça Yunanistan ile Fransada bir hafta önce yapılan seçimlerde açığa çıkan eğilimi izlemektedir.
CDUnun önde gelen adayı, Merkelin kabinesindeki çevre bakanı Norbert Röttgen, kampanyasını, SPD-Yeşiller azınlık hükümetinin sözde kamu harcamalarını kısıtlamadaki isteksizliğine saldırma üzerine yoğunlaştırmış ve daha fazla kesintiler talep etmişti.
Röttgenin kampanyasında sürekli tekrarlanan ifade, "onlar borçları arttırıyorlar" idi. Hatta, o, seçimlerden kısa süre önce, NRW seçiminin Merkelin kemer sıkma politikası konusunda bir referandum olacağını söylemişti. Onun eli kulağındaki yenilgisiyle dehşete kapılmış olan Berlindeki CDU merkezi, hızla onu bu açıklamasını geri almaya zorladı.
Röttgenin daha sert kemer sıkma önlemlerinde ısrarı, yüksek işsizlikle ve kronik mali sorunlarla damgalanan eyalette kitlesel bir muhalefetle karşılaştı. NRWdeki seçmenler, Yunanistan, İspanya ve diğer Avrupa ülkeleri için Berlin ve Brüksel tarafından zorla kabul ettirilmiş kemer sıkma önlemlerinin yıkıcı sonuçlarını gözden kaçırmamışlardı.
SPD, Merkelin kemer sıkma planını temelden reddeden ve SPDnin duruşunu soldan eleştiren bir partinin yokluğunda, federal hükümetin kemer sıkma önlemlerine olan muhalefetten yararlanabilmiştir. Eyalet başbakanı Kraft, kendi politikaları Röttgeninkilerden ayırt edilemese bile, daha iyi bir alternatif olarak ortaya çıkabilmiştir. Röttgen gibi, Kraft da borç frenlemesine uyacağına söz vermektedir. Bununla birlikte, o, kesintileri daha yavaş tempoda uygulamaya koyacağına ve çocuklarla eğitimi etkileyen kesintileri dışta bırakacağına söz verdi.
Seçmenlerin bu konuda SPDyi tercih etmesi, ilgili partilerin yeterliliği üzerine bir ankette yansıtıldı. Araştırmaya göre, CDU ve SPD, "borç sorunlarının çözümü" ve "ekonomi" söz konusu olduğunda benzer oranlar elde etmiş ama "toplumsal adalet" konusunda SPD, CDUnun yalnızca yüzde 16sına karşılık yüzde 55 oy almıştı.
Bununla birlikte, SPDnin oylarındaki artışın, yeni seçmen kesimlerinin harekete geçirilmesiyle herhangi bir ilişkisi bulunmuyordu. Eyaletin oluşmasından bu yana en düşük seviyede olan katılım oranı, 2010dakinin neredeyse aynısıydı (yüzde 60ın hemen altında). SPDye verilen 3 milyon toplam oyun yalnızca 110.000i daha önce oy kullanmamış seçmenlerden geliyordu. Özünde, seçmenlerin yüzde 60ı açısından, oyların yerleşik partiler ve Korsanlar arasında yeniden dağılımı söz konusuydu. Seçmenlerin yüzde 40ı oy kullanmadı.
SPDnin NRWdeki seçim başarısına rağmen, işçiler bu partinin sosyal yardım karşıtı Gündem 2010 ve Hartz yasalarından sorumlu olduğunu unutmuş değiller. Önümüzdeki aylar, Kraftın alçakgönüllü vaatlerinin boş laflar olduğunu hızla gözler önüne serecek. Avrupa borç krizinin yoğunlaşması, toplumsal ödünlere yer bırakmamaktadır. Kraft, çalışanlara karşı yeni saldırıları uygulamaya koymak için, öncelikle SPDnin sendikalarla yakın ilişkisine güvenecektir. Şiddetli toplumsal çatışmalar kaçınılmaz.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|