www.wsws.org/tr/2012/jun2012/gree-j04.shtml
Alexis Tsipras, yaklaşan 17 Haziran seçimleri için, Radikal Sol Koalisyonun (SYRİZA) ekonomik programını açıkladı.
Tsipras, seçimi kazanmaları durumunda Avrupa Merkez Bankası, Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu ile olan borç anlaşmalarını feshetme ve geçtiğimiz yıllarda Yunanistana dayatılmış olan sosyal kesintileri kaldırma sözü verdi. Tsipras, Atinada yaptığı açıklamada, "sol bir hükümetin ilk eylemi, yeni parlamento yemin edip göreve başlar başlamaz, kurtarma paketinin ve onun uygulama yasalarının iptal edilmesi olacak" dedi. Kurtarma anlaşmasıyla ilgili olarak "söz konusu olan, kötü bir memorandumdan başka bir şey değil" diyen Tsipras, sözlerine şöyle devam etti: "Memorandumu ya uygulayacaksınız ya da iptal edeceksiniz... Biz onu iptal etmek istiyoruz... İnsanlar Yunanistanda hala demokrasi olduğunu bilsinler."
Tsiprasın bu konuşmanın ardından sunduğu ulusal plan, geçtiğimiz yılların asgari ücrette kesintiler ya da kitlelere yüklenen yüksek vergiler gibi önemli sosyal saldırılarından vazgeçilmesi çağrısı yapıyor. Plan, ayrıca, devlet işletmelerindeki özelleştirmelerin durdurulmasını ve bazı özelleştirmelerin iptalini gerektiriyor. Emekli maaşlarındaki ve ücretlerdeki kesintiler dondurulacak. Dahası, plana göre, devlet yardımı alan bankaların devletleştirilmesi de gerekiyor.
Bu tür talepler, son yıllarda yüzde 60lara varan ücret kesintilerine maruz kalmış ve binlerce işyerini yitirmiş olan Yunan işçileri arasındaki derin toplumsal öfkeyi hedef almaktadır.
Tsipras, SYRİZAnın bir servet vergisini benimseyeceğini ve her Yunanlının mal varlığını kaydetmek zorunda olduğu bir servet kaydını yürürlüğe sokacağını iddia etti. SYRİZA, aynı zamanda, zenginlerin soruşturulması ve vergilendirilmesi yönündeki her çabaya kesinlikle karşı çıkacak olan yatırımcıların gerçekleştireceği yabancı yatırımları cesaretlendirmeyi amaçlıyor.
6 Mayıstaki seçimlerde seçmenlerin ezici çoğunluğu ABnin kemer sıkma önlemlerini eleştirmiş olan partilere oy vermişti. SYRİZA, oylarını dörde katlayarak yüzde 17ye çıkarmıştı. O, 17 Hazirandaki seçimlerde, en güçlü parti olarak ortaya çıkabilir ve hükümeti kurabilir.
Tsipras, partisinin, işçi sınıfına değil ama egemen partilere yönelik olduğu için iktidara geldiğinde yerine getiremeyeceği sözler vermektedir.
Tsipras, Cuma günü, başbakan olarak, ABnin ve Avrupalı hükümetlerin dayatmalarına karşı bu sözlerini nasıl yerine getireceği konusunda hiçbir şey söylemedi. Onun stratejisi, ödünler elde etmek için, AByi Yunan devletinin olası iflasıyla tehdit etme üzerine kuruludur. Böyle olunca, o, sürekli olarak, SYRİZAnın AByi benimsediğini ve Avro bölgesinde kalmak için her şeyi yapacağını vurgulamaktadır.
Tsipras, parti programının başlangıcında, partisinin borç anlaşmalarını tek yanlı olarak iptal etmeyeceğinin; yalnızca, faiz ödemelerini askıya alacağının ve bir borç kesintisi için görüşeceğinin altını çizdi. Bunun, borçların daha sonra geri ödenebilmesini güvence altına alması gerekiyordu.
AB temsilcileri, kredi anlaşmalarında herhangi bir yeniden görüşmeyi kabul etmeyeceklerini ve onlara uyulmaması durumunda Yunanistanı iflasa sokacaklarını son derece açık bir şekilde ifade ettiler.
Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble, Fransız Devlet Başkanı François Hollande ve İMF Başkanı Christine Lagarde, hepsi, memorandumun yeniden görüşülmesine kategorik olarak karşı çıktıklarını vurgulamışlardı.
Bunun yerine, Yunanistanı Avro bölgesinin dışına çıkarma yönünde anlaşmalar yapılıyor. Nihayet, Avro bölgesi maliye bakanları toplantısı, üyelerinin, Yunanistanın bölge dışına çıkmasını izleyebilecek bütün senaryoları göz önünde bulundurmaları ve onlara hazırlanmaları talimatını verdi. Avrupalı büyük bankalar da [bu yönde] önlemler alıyor.
Geçtiğimiz iki yıl içinde, Avrupalı seçkinler, bankaları kurtarmak ve onlara taze sermaye sağlamak için işçi sınıfına yönelik en acımasız saldırıları uygulamaya hazır olduklarını kanıtlamışlardır. Bu koşullar altında, SYRİZA tarafından yükseltilen talepler yalnızca Avrupa işçi sınıfının AB kurumlarına karşı sosyalist bir perspektif temelinde seferberliğiyle yerine getirilebilir. Ama SYRİZA, bu tür bir perspektifi reddetmektedir.
Tsipras, hükümete gelmesi durumunda, Avrupa Birliğinin temsilcileriyle görüşme masasına oturur oturmaz bu programını unutacaktır. 1981de, Fransız Devlet Başkanı François Mitterrandın, mali piyasaların Fransız para birimine yönelik şiddetli saldırısı altında, seçim kampanyasında verdiği sözlerden vaz geçmesi ve tam bir u dönüşü yapması, on sekiz ay sürmüştü. Tsiprasınki ise yalnızca bir buçuk hafta sürecektir.
Tsiprasın konuşmasının hemen ardından, SYRİZAnın ekonomi politikaları konusundaki sözcüsü George Stathakis, partinin bütün dış borçları kabul edeceğini söyledi: "Uygulanabilir olduğu sürece, her anlaşmayı yapmaya, her uzlaşmaya istekliyiz."
Tsipras, Parise ve Berline yaptığı ziyaretlerde, Avrupalı ve Amerikalı gazetelere, AB ile herhangi bir çatışma peşinde olmadığını anlatmıştı. O, Yunanistanın, kendi hükümeti altında borçlarını kabul edeceğini ve yalnızca kredi anlaşmalarını yeniden görüşmeye çabalayacağını söylemişti.
Tsipras, Yunanistanda kitlesel işten çıkartmalara ve ücret kesintilerine yol açmış olan "uzun vadeli reformlara" devam etmeyi de teklif etti. O, kendi politikalarına örnek olarak ABD Başkanı Barack Obamayı, Almanyanın eski Başbakanı Helmut Schmidti ve Hollandeı gösterdi.
Avrupalı önderler, Hollande da dahil, Tsiprasın bir uzlaşma önerisine pek rağbet göstermiyorlar. Onlar, Tsiprastan koşulsuz teslimiyet talep ediyor ve ülkeyi mali olarak harabeye çevirme tehdidinde bulunuyorlar. Bu olasılık karşısında, toplumsal huzursuzluğu bastırmak için ordunun kullanılması tartışılıyor. Tsiprasın ABye ilişkin yanılsamaları teşvik etmesi, yalnızca, işçi sınıfını bu tehlikelere karşı silahsızlandırmaya hizmet etmektedir.