DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Amerika Birleşik Devletleri
Yazıcıya hazırla
Obama Suriyeyi işgalle tehdit ediyor
Johannes Stern
28 Ağustos 2012
İngilizceden çeviri (22 Ağustos 2012)
ABD Başkanı Barack Obamanın Pazartesi gecesi düzenlediği bir basın toplantısında ABDnin Suriyeye doğrudan saldırıyı düşündüğünü açıklamasından sonra, ABD ve NATO yetkilileri dün Suriye Devlet Başkanı Beşar Esadı devirmek için bu ülkeye yönelik bir ABD işgalinin planlarını tartıştılar.
Dışişleri Bakanlığının Ortadoğu İşlerinden sorumlu müsteşarı Beth Jones başkanlığındaki bir heyet ABD planlarını Türkiye ile tartıştı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Victoria Nuland, Savunma Bakanlığı ve ABD istihbarat görevlilerinin "operasyona ilişkin projeksiyonları paylaşmak, şimdi yapmakta olduğumuz işin etkisi ve daha fazla neler yapabileceğimiz hakkkında konuşmak için" Türk muhataplarıyla buluştuklarını söyledi.
Önde gelen ABD yetkilileri, Suriyeye ABD müdahalesi için beklenmedik durum planlarının on binlerce Amerikan askerini gerektiren senaryoları içerdiğini belirttiler.
Obama, Beyaz Sarayda Pazartesi günü yapılan bir basın toplantısında şunları açıkladı: "Devlet Başkanı Esadın meşruiyetini yitirmiş olduğunu, onun görevden ayrılması gerektiğini defalarca belirttim. O, bu güne kadar mesajı anlamadı, bunun yerine kendi halkına yönelik şiddeti iki kat arttırdı. Uluslararası toplum, onun, ülkesini iç savaşa sürüklemek yerine siyasi bir dönüşüm yönünde hareket etmesi gerektiği yollu açık bir mesaj verdi. Ama bu noktada, bu tür bir yumuşak iniş bir hayli uzak görünüyor."
Obama, Suriyede kimyasal ya da biyolojik silahların yerlerinin değiştirilmesi ya da kullanılması durumunda "askeri çatışma" emri vereceğini söyledi. O, Suriyenin sahip olduğu iddia edilen kimyasal silah stoğu hakkında, "aralarında İsrailin de olduğu bölgedeki yakın müttefiklerimizi kaygılandırıyor. Kimyasal ya da biyolojik silahların yanlış insanların eline geçtiği bir duruma izin veremeyiz" dedi.
Obama, sözlerini, ABD, "bölgedeki her aktöre, hiçbir belirsizliğe yer bırakmaksızın, bizim kırmızı bir çizgimiz olduğunu, kimyasal silahlar cephesinde bir hareketlenmeyi ya da kimyasal silahların kullanılmasını fark etmeye başladığımızda bunun devasa sonuçları olacağını iletti" diye sürdürdü.
Obamanın Ortadoğudaki bir sonraki emperyalist saldırganlığını haklı göstermeye çalışırken sergilediği siniklik şaşırtıcı. Kimyasal silah stoklarını Suriye hükümetinden ele geçirebilecek olan başlıca grup, ABD ve müttefikleri tarafından Esada karşı hücum kıtaları olarak kullanılan El Kaide güçleridir. (Bkz. "Washingtonın Suriyedeki vekili: El Kaide")
El Kaide bağlantılı grupları silahlandırıp bombalamalar ve suikastler düzenlemek üzere Suriyeye göndermiş olan ABD ve müttefikleri, şimdi, dünyayı El Kaidenin terörist mezaliminden koruma ihtiyacına atıfta bulunarak Suriyeyi işgallerine haklılık kazandırmayı planlıyorlar!
Obama yönetimi, bugün, bu savları, onların bugüne kadar Esad karşıtı Sünni "asilere" verilen desteği haklı göstermek için kullanılan yalanlarla çeliştiği gerçeğini bütünüyle yok sayarak ileri sürmektedir.
O, aylarca, Suriyeye doğrudan saldırmayacağı ve Suriye yönetiminin ABD destekli teröristlerle savaştığı yollu açıklamalarının "propaganda" olduğu yalanını sürdürdü. Beyaz Saray, şimdi, terörist grupların Esad karşıtı güçler içinde önemli bir rol oynadığını itiraf ediyor ve bir savaşın bahanesi olarak buna atıfta bulunuyor.
Obama yönetimi, bu şekilde davranarak, büyük ölçüde Ortadoğudaki ülkelere yönelik ABD saldırganlığına son vereceği umuduyla 2008de onu seçen ABDli seçmenleri bütünüyle küçümsediğini göstermektedir. Bugün, Washington, Suriyenin komşusu Irakın 2003teki işgali sırasında olduğu gibi, kitle imha silahları hakkında sinik yalanlara dayanarak bir ülkeyi işgal etmeye hazırlanıyor.
ABDnin Suriyeyi işgali, nüfusu Suriyeninkinden biraz fazla olan Iraktaki savaş gibi, tarihsel ölçekte bir suç olacaktır. Iraktaki savaş bir milyonun üzerinde Iraklı ile binlerce ABD ve müttefik askerinin ölümüne yol açmıştı. Irak hem ABD işgal güçleri hem de mezhepsel bombalamalar ve katliamlar gerçekleştiren Sünni ve Şii ölüm mangaları için bir savaş alanı haline geldi.
Bir ABD işgali, şimdiden, Washingtonın Suriyedeki Alevi yönetimine karşı Sünni İslamcı güçleri desteklemek için Türkiye, Suudi Arabistan ve Katardaki tutucu yönetimlerle birlikte çalıştığı mezhep kavgası eliyle parçalanmakta olan Suriyede benzeri bir kıyıma işaret etmektedir. Dahası, ABD ile İsrailin Iraktaki, Lübnandaki, Filistindeki ve Libyadaki savaşlarıyla geçen bir on yıl eliyle zaten istikrarsızlaşmış olan bölgede yaşanan çok daha büyük gerilimler, şimdi, şiddetin bütün Ortadoğuya yayılması tehlikesinin belirtisidir.
Bölgedeki artan ABD müdahalesi eliyle kışkırtılmış mezhepsel kan dökme, şimdiden Suriyenin komşularına taşıyor. Salı günü, Kuzey Lübnandaki Tripoli kentinde Sünni Müslümanlar ile Şii Aleviler arasındaki silahlı çatışmalarda dört kişi öldürüldü ve 60tan fazla insan yaralandı. Batı destekli güçlerin Suriye ile İranın yakın müttefiki Şii Hizbullah örgütü önderliğindeki Lübnan hükümetini provoke etmeye çalıştığı Lübnanda, gerilim aylardır artıyor.
Suriyeye yönelik bir ABD savaşı, ABD emperyalizminin enerji zengini ve jeo-stratejik bakımdan son derece önemli Basra Körfezi ve Orta Asya bölgelerindeki egemenliğini arttırmak için verdiği mücadelede bir sonraki adım olacak.
Suriye yönetimi, ABDnin tehditlerine uyarılarla ve görüşme önerileriyle yanıt verdi. Suriye Başbakan Yardımcısı Kadri Camil, Obamanın kimyasal silahlarla ilgili açıklamalarını, Suriyeye yönelik Batı müdahalesinin bir bahanesi olarak betimledi: "Batı, doğrudan müdahale için bir bahane arıyor. Eğer bu bahane işe yaramazsa, bir başka bahane arayacak." Camil, "bunu tasarlayanlar açıkça krizin Suriye sınırlarının ötesine yayıldığını görmek istiyorlar" diyerek, Suriyeye yönelik bir saldırının, çatışmayı bir bölgesel savaşa dönüştüreceği uyarısında bulundu.
Bununla birlikte, Camil, Suriye yönetiminin bir geçişi başarmak için muhalefet ile görüşmeye hazır olduğunu açıkladı. O, "biz Esadın çekilmesini tartışmaya hazırız ama bir önkoşul olarak değil" diyerek, Esadın başkanlığının bile görüşülebileceğini belirtti.
Obamanın Suriyeye yönelik savaş tehditleri, daha önce ABD ile onun Batılı ve Arap müttefikleri tarafından desteklenen ve ABDye Suriyeye saldırması için sözde yasal kılıf sağlamayı amaçlayan BM Güvenlik Konseyi kararlarını veto etmiş olan Rusya ve Çin ile gerilimleri de arttırıyor.
Rusyanın Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Moskovadaki bir toplantıda Çinin Devlet Konseyi üyesi Dai Bingguo ile görüştü. Bingguo, Pazartesi günü, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve onun baş güvenlik danışmanı Nikolai Patrushev ile de buluştu. Lavrov, hem Rusyanın hem de Çinin diplomatik işbirliklerini "uluslararası hukukun kuralları, BM Sözleşmesinde belirtilmiş ilkelere sıkı sıkıya bağlılık ve bunların çiğnenmesine izin vermeme gereği" üzerine kurduğunu söyledi.
Lavrov, "bombalarla demokrasi" dayatılması konusunda uyarıda bulunarak, yalnızca Güvenlik Konseyinin Suriyeye karşı dış güç kullanılmasına onay verme yetkisine sahip olduğunu belirtti. Rus yetkililer, resmi olarak, geçen yıl Libyaya yönelik saldırının bir tekrarını önlemeyi umduklarını açıklıyorlar. Moskova, Libyaya ilişkin Güvenlik Konseyi kararında çekimser oy kullanmış ve sonradan NATO tarafından bu ülkenin bombalanmasına haklılık kazandırmak için kullanılan bir karar çıkmıştı.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|