Bugün Yeni Olanlar
Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları
Arşiv
DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım
DİĞER DİLLER
İngilizce
Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce
ANA BAŞLIKLAR
Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi
Bush, Türkiyeye Irakta PKKya saldırması için yeşil ışık yaktı Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar
Asyada tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı
Mehring Bookstan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri
Livio Maitan (1923-2004): eleştirel bir değerlendirme
|
|
DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler
Yazıcıya hazırla
"Suriyenin Dostları"nın Paris toplantısı: Emperyalist güçler Suriyeye karşı savaşa hazırlanıyor
Johannes Stern
23 Nisan 2012
İngilizceden çeviri (21 Nisan 2012)
Önde gelen emperyalist güçlerden, onların NATO üyesi müttefiklerinden ve Körfez monarşilerinden oluşan sözde "Suriyenin Dostları", Suriyeye karşı savaş hazırlıklarını hızlandırmak için Perşembe akşamı Pariste toplandı.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, toplantıda, "Esad yönetimine karşı daha sert tavır almak için daha fazla şey yapmamız gerekiyor" dedi. O, bir başka ülkeye karşı askeri müdahaleye izin veren sözleşme hükmüne gönderme yaparak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde bir "7. Bölüm yaptırımlar kararı" alınması çağrısı yaptı. Clinton, seyahat sınırlamasının ve mali yaptırımların yanı sıra, bir silah ambargosunda "ve rejim üzerinde, onu Kofi Annanın altı maddelik planına uymaya zorlayacak baskı" uygulanmasında ısrar etti.
Clintonın, Annanın barış planından medet umması bütünüyle siniktir. ABD, daha ilk günden beri, Annan tarafından aracılık yapılan ateşkes anlaşmasını Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad yönetimine karşı bir tuzak olarak kullanmaktadır. Washington, "barış"ı destekliyormuş gibi davranırken, sürecin amacının Esadın görevden alınması olduğunu vurgulamaya devam etmekte ve Batılılar tarafından finanse edilip silahlandırılan Suriye muhalefetinin hükümetin kolluk güçlerine karşı sürmekte olan bombalamalarını ve diğer saldırılarını el altından desteklemektedir. Mesele, en baştan itibaren, yönetimi muhalefet güçlerine karşı kışkırtmak ve bunun ardından, Esadın ateşkesi ihlal etmesini yoğun bir askeri müdahalenin bahanesi olarak kullanmaktır.
Clinton, neredeyse nefes almadan yaptığı konuşmasının bir cümlesinde güya "barış"ta ısrar ederken, bir sonrakinde, ABDnin muhalefet güçlerine daha fazla yardım edeceğini ilan etti. O, ABDnin "Suriye muhalefetine iletişim, lojistik ve başka alanlarda desteğini arttırdığını" açıkladı. Clinton, ABDnin Suriye içindeki muhalif gruplara yapılan yardımı Türkiye ile işbirliği içinde koordine etmeyi değerlendirdiğini de söyledi.
Medyada yer alan haberler, Clintonın, Paris toplantısında, Suudi Arabistanın Dışişleri bakanı Prens Suud el-Faysal ile görüştüğünü belirtiyor. Katar ve Suudi Arabistan, 1 Nisanda İstanbulda gerçekleşen "Suriyenin Dostları" toplantısında, "asileri" resmi olarak maaşa bağlamışlardı. Haberlere göre, ABDnin, Britanyanın ve Körfez ülkelerinin, halen Suriye içinde faaliyet gösteren özel birlikleri bulunuyor.
Clinton, konuşmasında NATOnun Suriyedeki olası rolüne de değindi. O, iddialara göre Suriye güçlerinin Türkiye sınırının ötesine ateş açıp bir sığınma kampında çalışan dört Suriyeli ile iki Türk görevlisini yaraladığı 9 Nisandaki olaya da gönderme yaptı. Suriye yönetimi, bu olaydan hemen önce kendi güçlerinin Türkiye topraklarından gelen bir saldırıya maruz kaldığını iddia ediyor. Türkiyenin Suriye sınırındaki bu bölgesi, muhalif Özgür Suriye Ordusunun faaliyetlerinin ana üssü.
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, bu olaya, geçtiğimiz hafta, NATOnun 5. Maddeden kaynaklanan sorumluluklarına gönderme yaparak yanıt verdi. NATO anlaşmasının bu maddesi, bir NATO üyesine yönelik saldırının bütün üyelere yapılmış sayılacağını ve ortak bir karşılık görebileceğini ilan ediyor. Beşinci maddeye başvurulması, NATOnun, 7. Bölüme göre bir BM Güvenlik Konseyi kararı olmaksızın (bu şimdiye kadar Rusya ve Çin tarafından engellendi) Suriyeye saldırmasına olanak sağlayacaktır.
7. Bölüm kararı, Güvenlik Konseyinin "uluslararası barışı ve güvenliği yeniden sağlamak" için askeri müdahaleye yönelik adımları atmasına izin veriyor. 17 Mart 2011de, 7. Bölüme uygun olarak kabul edilen 1973 sayılı karar, ABD-NATOnun Libyada rejim değişimini amaçlayan savaşına yasal kılıf sağlamıştı.
Paris toplantısının gidişatını Fransız Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy belirledi. O, Esadı bir yalancı olarak adlandırdı ve Libya savaşının sonunda Batı destekli "isyancılar" tarafından öldürülmüş olan Libyalı lider Muammer Kaddafiye benzetti.
Sarkozy, Europe 1 radyo kanalında, "Beşar Esad utanmazca yalan söylüyor. O, nasıl ki Kaddafi Bingaziyi haritadan silmek istediyse, aynı şekilde Humusu haritadan silmek istiyor" dedi. Sarkozy, bunun ardından, "Suriyede bir muhalefetin var olabilmesi için bir insanı koridor oluşturulması" çağrısında bulundu.
Bütün bunlar, emperyalist güçlerin Libya senaryosunu Suriyede yinelemeye karar vermiş oldukları anlamına geliyor. Bir kan banyosunu haklı göstermek için, Libyada olduğu gibi, en sinik yalanlar söylenmektedir.
Gerçekte, Kaddafi, hiçbir zaman "Bingaziyi haritadan silmeye" çalışmamıştı. Öte yandan NATO, yoğun bombalama saldırılarını, Avrupalı ve Amerikalı özel güçlerin yardımını alan karadaki "asi" temsilcileriyle birlikte, görünüşte "sivilleri korumak" için koordine etmişti. Bu süreçte, ABD, Fransız, Britanya ve onların NATO üyesi müttefikleri, on binlerce Libyalıyı öldürdüler ve aralarında Trablus ile Sirtenin de olduğu kentleri harabeye çevirdiler.
Perşembe günü, Birleşmiş Milletler ile Suriye arasında, 300 gözlemcinin durumu izlemek üzere Suriyeye gönderilmesine ilişkin bir anlaşma imzaladı. Bu arada, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, ateşkes ihlallerinin bütün suçunu Esadın üzerine yıkarak, BMnin, ABDnin emperyalist politikasının bir aracı olduğunu kanıtladı. O, Suriye yönetimini, "askeri birliklerin faaliyetlerine, konumlarına ya da kışlalarına döndürülmelerine ilişkin önceki yükümlülüklerini" tam olarak yerine getirmemekle suçladı.
Aynı gün, ABD Kongresinde soruları yanıtlayan Savunma Bakanı Leon Panetta ve ABD Genelkurmay Başkanlığı sözcüsü General Martin Dempsey, ABDnin savaşa hazır olduğunun açık işaretlerini verdiler. Dempsey, ABD ordusunun, talep edildiğinde harekete geçmeye hazır olduğunu açıkladı.
Panetta, "ABDnin askeri olarak müdahale etmesinin tek yolunun, uluslararası toplumda bu yönde bir şeyler yapma konusunda bir fikir birliği içinde olması gerektiği ortada" dedi ve ekledi: "Esad alaşağı edilecek."
Stratejik öneme sahip olan bu Doğu Akdeniz ülkesi, 13 aydan bu yana silahlı bir çatışmanın pençesinde bulunuyor. Batılı güçler, Mart 2011de Esad karşıtı gösterilerin başlamasından kısa süre sonra, bir müdahaleye girişmek için bu durumu değerlendirdiler. Onlar, Türkiye ve Körfez diktatörlükleriyle birlikte, devlet binalarına ve kolluk güçlerine yönelik terörist saldırıların gerçekleştirilmesini sağlamak için Özgür Suriye Ordusunu ve diğer Sünni tutucu "asi" grupları silahlandırdılar.
Suriyeye yönelik savaş hazırlıkları, bütün Ortadoğuyu doğrudan emperyalist denetim altına almayı amaçlayan daha kapsamlı bir planın parçasıdır. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Perşembe günü CNN ile yaptığı bir röportajda, Esadın devrilmesinin "İranı köklü biçimde zayıflatacağını" söyledi ve şöyle devam etti: "O, [Suriye-çev.] İranın Arap dünyasındaki tek ileri karakoludur. İranlılar Arap değiller ve bu [Esad rejiminin devrilmesi-çev.] hem Lübnandaki Hizbullahı hem de Gazzedeki Haması ciddi bir biçimde zayıflatacak ve son derece olumlu bir gelişme olacaktır."
Fransa, bir zamanlar kendi sömürgesi olan Suriyede Batı yanlısı bir rejimin kurulması için, aynı Libyada olduğu gibi, başı çekiyor. Cuma günü, 22 Nisandaki başkanlık seçimlerinden yalnızca iki gün önce, Sosyalist Partinin başkan adayı Hollande, Fransanın müttefiklerine, Suriyeye karşı savaşı desteklediği güvencesini verdi: "Birleşmiş Milletler çerçevesinde gerçekleşmesi durumunda, bu müdahaleye katılacağız."
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|