DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Diğer haberler ve analizler
Yazıcıya hazırla
Yönetici seçkinin üzerinde bir heyula kol geziyor
Joseph Kishore
19 Mart 2009
İngilizceden çeviri (9 Mart 2009)
Amerikan yönetici seçkini üzerinde sosyalizm heyulası kol geziyor.
Medyada sosyalizmin gelmesi olasılığından giderek daha fazla söz ediliyor. Burjuvazinin farklı hizipleri, bir yandan kendilerinin serbest girişimin ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kaldıklarını vurgularlarken, birbirlerini sosyalist eğilimlere sahip olmakla suçluyorlar.
Dünkü Pazar sohbetlerinin başlıca tartışma konularından biri, Obamanın politikasının bir şekilde sosyalistçe olduğuna ilişkin Cumhuriyetçi suçlamalardı. ABC News kanalında gösterilen "This Week with George Stephanopoulos," [George Stephanopoulosla Bu Hafta] adlı programın olağan katılımcıları, köşe yazarlarıE.J. Dionne, David Brooks, George Will ve Cokie Robertsaralarında bu konuyu tartıştılar.
NBCnin "Meet the Press" [Basınla Bir Arada] başlıklı programında Demokrat Parti Senatörü Charles Schumer ve Cumhuriyetçi Parti Senatörü Lindsey Graham, bankaların devlet mülkiyeti altına girmeleri olasılığını tartıştılar. Hem Schumer hem de Graham bir tür millileştirme uygulamalarına destek verdiler. Bununla birlikte her iki senatör de, telaşlı bir biçimde, devletin bankaları fiilen özel bireylerin ellerinden çekip aldığı "kötü millileştirme" ile devletin bankaların bilançolarını temizleyeceği ve onları çabucak özel yatırımcılara yeniden satacağı-"yedieminlik" olarak adlandırmanın daha doğru olacağını söyledikleri-"iyi millileştirmeyi" birbirinden ayırdılar.
Sosyalizme yapılan çeşitli göndermeler arasında belki de en olağanüstü olanı bizzat Başkan Barack Obamadan geldi. Cuma günüNew York Timesla yaptığı bir görüşmede Obamaya, Cumhuriyetçi Partinin çeşitli kesimlerinden gelen, kendisinin bir sosyalist olduğuna dair suçlamalara cevap vermesi istendi. Obama bu soru karşısında şaşkınlığa düştü, önce güldükten sonra çok kısa bir cümle ile "Bu sorunun cevabı hayır," diyerek karşılık verdi.
Bu görüşmenin ardından, konuyu aralarında tartıştıkları anlaşılan Obama ve danışmanları, 90 dakika sonra başkan alışılmadık bir uygulamaya başvurarak Times muhabiri Jeff Zeleneyi tekrar aradı. Bu sorunun yol açabileceği sonuçlardan rahatsızlık duyduğu açıkça görülebilen Obama, sosyalizme olan muhalefetini daha ayrıntılı bir biçimde ortaya koydu ve bu suçlamayı tersine çevirmeye çalıştı. "Bu insanların, bu sözcükleri sağda solda söylediklerini duyduğunuz zaman, bizim aslında serbest piyasanın ilkeleriyle bütünüyle tutarlı olan bir yolda ilerlediğimizi ve ortalığa sosyalist sözcüğü atmakta olan aynı insanların bazılarının, aynı şeyi söyleyemeyeceklerini görmenin önemli olduğunu düşünüyorum," dedi.
Toplumsal huzursuzluk olasılığı medyada da sık sık ele alanın bir tartışma konusu haline gelmiş durumda. Pazar günüNew York Timesda, Liaquat Ahamed tarafından kaleme alınan "Subprime Europe" [Yüksek Riskli Avrupa] başlıklı bir yazı, bugünlerde yaşanmakta olan gelişmeleri 1931de Avusturya Bankası Creditanstaltın çöküşüyle karşılaştırarak, bölgenin ekonomik çöküşünden söz ediyordu. Creditanstaltın çöküşü Avrupada mali bir paniği ateşleyerek, Büyük Buhranı harekete geçirmişti.
Ahmed, Doğu Avrupada yaşanan ekonomik çöküntünün "toplumsal huzurluğu körüklediğini" yazdı. Bunun Amerika Birleşik Devletleri için yaratabileceği sonuçlar konusunda uyarıda bulunarak, şöyle dedi, "Amerikanın evleri haczedilmiş olan yüksek riskli borçluları -en azından şimdilik- sokaklarda isyan etmiyorlar. Doğu Avrupadaki işçiler ise ediyor."
Timesda, aynı sayfada yer alan bir başka yorum yazısında, Frederic Morton 1913te Avusturyanın içinde bulunduğu durumla bir karşılaştırma yapıyor. Morton yazısını, Avusturyayı "kıyametin laboratuarı" olarak adlandırmış olan Karl Kraustan yaptığı bir alıntı ile bitiriyor. Morton, "Yaşasaydı [Karl Kraus] bugün Amerika için ne derdi acaba?" diye soruyor.
Jimmy Carterın eski ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brezezinski, kısa bir süre önce MSNBC kanalı için yaptığı yorumda, "sınıf çatışmasının" yeniden ortaya çıkmasından endişe ettiğini belirtti.
Bu sosyalizm tartışmasının, anti-komünizmi ve anti-sosyalizmi on yıllar boyunca fiilen bir devlet dini olarak desteklemiş olan bir siyasi ve medya seçkinini meşgul ediyor olması ironik bir durumdur. Kurulu siyasi düzenin hiçbir hizbi, hiçbir biçimde kapitalizme veya mali seçkinin çıkarlarına meydan okuyan bir politika geliştiriyor değil. Ne de henüz ortada işçi sınıfının kitlesel bir sosyalist hareketi söz konusu.
Buna rağmen, bu katman, kapitalist krizin yol açacağı sonuçlar ve egemen sınıfın politikalarına karşı kitlesel toplumsal muhalefet potansiyeli karşısında giderek artan bir endişe duyuyor. Şu ana kadar ABD içindeki siyasi tartışma son derece dar bir çerçeve içinde sıkışıp kalmış durumda. Medyada ve sohbet programlarında yer alan görüş farklılıkları, nüfusun en zengin binde birlik kesimi içindeki çeşitli görüş farklılıklarını kapsıyor.
Yine de, yaşanan gelişmelerin nesnel bir mantığı var. Belirli bir noktada-er ya da geç-politika tartışmaları, olanların pençesinden kurtulacak. Küresel depresyondan doğrudan etkilenen halk kitleleri duruma müdahil olacaklar.
Bizzat egemen sınıf, zincirlerinden boşanması durumunda, kapitalizme karşı, mali seçkinin servetini ve ayrıcalıklarını hedef alacak olan bir kitlesel muhalefet biçimini alacak olan, muazzam bir öfkenin birikmekte olduğunu sezinliyor. O zaman sosyalizmin yalnızca bir heyula değil, milyonlarca insanın bilincine yerleşmiş, yaşayan bir siyasi hareket olarak gelişeceğinden endişe ediyorlar. Endişe etmekte de haklılar.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|