DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler
Yazıcıya hazırla
Türkiyede sendikalar lastik işçilerinin işten çıkarılmasında işbirliği yapıyorlar
Türkiye muhabirimiz bildiriyor
16 Eylül 2008
İngilizceden çeviri (20 Ağustos 2008)
Türkiye Petrol Kimya ve Lastik Sanayi İşçileri Sendikasının (Lastik-İş) ülkenin kuzey batısında yer alan lastik fabrikalarında iki hafta süren grevi sona erdirmesinden sadece bir ay sonra, sendikanın greve gittiği şirketler sendika yönetimine muhalefetleriyle tanınan işçileri hedef alan, ayrımcı işten çıkarmalara başladılar.
Yaklaşık 4.000 lastik işçisi, 31 Mayısta, çokuluslu şirketler Bridgestone, Pirelli ve Goodyeara ait dört lastik fabrikasında greve gittiler. 14 Haziranda Lastik-İş üyeleri sendikanın önemli reel gelir kayıpları içeren bir toplu iş sözleşmesini imzalamasının ardından işçiler iş başı yaptılar.
Lastik şirketlerinin başlatmış olduğu haksız işten çıkarma uygulamalarının Lastik-İş bürokrasisiyle yakın işbirliği içinde gerçekleştirildiğini gösteren çok sayıda işaret var. Türkiyedeki diğer birçok sendika gibi Lastik-İş de, çokuluslu şirketlerin yerel yöneticileri ile kapalı kapılar ardından yozlaşmış ilişkiler kurma konusunda kötü bir üne sahip.
Birkaç Lastik-İş üyesi işçi, Dünya Sosyalist Web Sitesi muhabirine yaptıkları açıklamada, sendika yönetiminin istediği herhangi bir işçiyi işten attırabildiğini söylediler. İşçilerin sendika yöneticilerinden, şirket yöneticilerinden korktuklarında daha fazla korktuklarını da sözlerine eklediler. Sendika bürokratları, sendika üyelerinin ve ailelerinin ekonomik ve sosyal refahını tehlikeye atmak konusunda şirket yöneticilerinden çok daha acımasız ve keyfi davranıyorlar.
Lastik-İş üyeleri muhabirimize tabanda yer alan üyelerle sendika yönetimi arasındaki gerilimlerin, 2007 yılının Eylül ayından itibaren, Lastik-İş ve işverenlerin örgütünün temsilcileri arasında yeni bir işkolu toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin başlamasının ardından tırmanışa geçtiğini anlattılar. Bu süreç içinde birçok işçi, bir süreden beri güvensizlik duydukları Lastik-İş bürokratlarıyla ihtilafa düştüler. Lastik işçilerine göre, Lastik-İş üyeleri arasındaki hoşnutsuzluğun temelinde yatan neden geçtiğimiz on yıl boyunca reel ücretlerinde ve yaşam standartlarında yaşanmış olan erozyon.
Görüştüğümüz işçiler lastik işçilerinin greve büyük bir destek vermiş olmasının nedeninin bu olduğunu söylediler. Grevin hemen öncesinde lastik işçileri yüzde 80 gibi büyük bir çoğunlukla işverenin yapmış olduğu ücret artışı önerisini reddettiler. Sendika yönetimi üyelerinin baskısı altında greve gitme kararı almak zorunda kaldı. Sendika yönetiminin bu gönülsüz tutumu işçilerin gözünde daha da fazla itibar kaybetmesine neden oldu.
Lastik işçileri Türkiye ekonomisinde stratejik olarak güçlü bir konuma sahipler ve bu gerçeği gayet iyi biliyorlar. Üç çokuluslu lastik şirketi tarafından yayımlanan raporlara göre grev sırasında uğranılan günlük toplam kayıp tutarı 10 milyon YTLyi (8,2 milyon dolar) buluyordu. Üretim kayıpları aynı zamanda toplam otomotiv sanayi üretiminin yüzde 75ine karşılık gelen Türk otomotiv ihracatı için de ciddi bir sorun oluşturuyordu.
Sendika ile işverenlerin örgütü arasında kısa bir süre önce imzalanmış olan toplu iş sözleşmesine göre ücretler 2008 yılında yüzde 14 ve 2009 yılında resmi enflasyon oranı kadar artırılacak. Ücrete bağlı diğer sosyal haklar da toplu iş sözleşmesinin yürürlükte olduğu süre boyunca resmi enflasyon oranı kadar artırılacak.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 4 Ağustosta, Türkiyenin Haziran ayında yüzde 10,6 olan enflasyon oranının Temmuz ayında yüzde 12,1e yükseldiğini ilan etti. Temmuz ayında üretici fiyatları indeksi yüzde 1,25 oranında artarak daha da hızlı bir yükseliş gösterdi. Üretici fiyatlarında yıllık bazdaki artış yüzde 18,4 oranına ulaşmış durumda.
Merkez Bankası kısa bir süre önce yılsonu enflasyon tahminini yüzde 10,6ya yükseltti. Ekonomist Mustafa Sönmez tarafından, Türkiye halkının büyük bölümünü etkileyen gıda, kira ve konut harcamaları gibi kalemlere öncelik vererek yapılan hesaplamalara göre bu yıl "gerçek enflasyon" oranı yüzde 25in altında olmayacak.
Yeni toplu iş sözleşmesi resmi enflasyon oranına göre bile hiçbir reel ücret artışı içermiyor. Hayat pahalılığında, resmi enflasyon oranından çok daha hızlı olarak yaşanan artış göz önünde bulundurulduğunda, lastik işçileri hem 2008 hem de 2009 yılında önemli reel ücret kayıpları yaşayacaklar.
Grevi bu tür tatmin edici olmaktan uzak bir sonuçla bitirmek işleri daha da kötüye götürdü ve bir grup işçi işyeri temsilciliği seçimlerine katılma kararı aldı.
Lastik-İş bürokrasisi bu tehlikeye acımasız taktiklere başvurarak karşılık verdi. Sendika ilk olarak Goodyearın yerel yönetimiyle işbirliği yaptı ve 11 işçinin işten çıkarılmalarını sağladı. Lastik fabrikalarının bulunduğu İzmit ve Adapazarı şehirlerinde yalnızca lastik işçileri değil, yerel halk da bu işte Lastik-İş yöneticilerinin doğrudan parmağı olduğunu biliyor.
İşçiler muhabirimize şöyle dediler: "Eğer sendika yönetiminin arkadaşlarımızın işten çıkarılmasında bir payı yoksa neden onlar için kıllarını bile kıpırdatmadılar?" Gerçekten de Lastik-İş bürokrasisi bu işten çıkarmalar karşısında bütünüyle sessiz kaldı.
Goodyearın ardından Pirelli fabrikası da aynı uygulamaya başvurdu ve sendikayı yüksek sesle eleştiren işçiler işten çıkarıldılar. İşçiler şimdi aynı şeyin Bridgestone fabrikasında da yaşanmasını bekliyorlar.
Lastik işçileri bu işten çıkarmaları, "sendikanın başkanı Abdullah Karacan tarafından uygulamaya konulan bir temizlik operasyonu," olarak adlandırıyorlar. Sendika yönetimi aynı zamanda Pirelli fabrikasında, bürokratların "güvenilmez" olarak gördükleri kimi işyeri temsilcilerini de görevden aldı.
Lastik-İş, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonunun (DİSK) hâlâ ayakta duran ve varlığını yalnızca kâğıt üzerinde sürdürmeyen birkaç üyesinden biri. Ne var ki, bu sendikanın izlediği şirket yönetimlerine sürekli olarak boyun eğme çizgisi, Lastik-İşin kaçınılmaz sonunu yalnızca geciktirmeye hizmet ediyor.
Grevde yer alan işçi sayısı sektörde taşeronlaşmanın etkisini açıkça ortaya koyuyor. Sekiz yıl önce aynı şirketleri ve fabrikaları kapsayan bir iş uyuşmazlığı toplam 5.000 -son grevde yer alandan 1.000 kişi daha fazla- lastik işçisini kapsıyordu. Bu sekiz yıllık dönem içinde şirketler yeni yatırımlar yaptılar ve üretim kapasitelerini önemli ölçüde artırdılar.
Taşeron şirketlerin istihdam ettiği işçiler sendikasız çalışıyorlar ve genel olarak sendika bürokratları bunları örgütlemek için ya çok az çaba gösteriyorlar ya da hiçbir şey yapmıyorlar. Ne var ki, giderek artan sayıda daha düşük ücret alan, daha uzun sürelerle çalışan ve daha güç çalışma koşullarına katlanan bir işçi kitlesinin varlığı, görece daha iyi çalışma koşullarına ve ücretlere sahip olan sendikalı işçilere yapılacak saldırıların zeminini hazırlıyor.
Bunun, her şeyden önce kendi ayrıcalıklarını korumakla meşgul olan Lastik-İş bürokrasisi için bir endişe kaynağı olmadığı çok açık.
Lastik-İş bürokrasisi yalıtılmış bir örnek değil. Türkiyede bütün sendikalar, hangi sendika konfederasyonuna üye olurlarsa olsunlar, geçtiğimiz iki yıl boyunca önemli reel ücret kayıplarını içeren bir dizi toplu iş sözleşmesinin altına imza attılar.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|