DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz
Yazıcıya hazırla
Obama ve McCaini reddet! 2008 seçimlerinde sosyalist seçeneğe destek ver! Sosyalist Eşitlik Partisini inşa et!
Sosyalist Eşitlik Partisinin bildirisi
24 Eylül 2008
İngilizceden çeviri (13 Eylül 2008 )
Bu bildiri dağıtılmak üzere PDF olarak indirilebilir. Daha fazla bilgi almak veya SEPnin seçim kampanyasına katılmak için buraya tıklayın.
Sosyalist Eşitlik Partisi, Jerome White ve Bill Van Aukenı, 2008 ABD seçimlerinde başkan ve başkan yardımcısı adayları olarak seçti.
49 yaşındaki Jerome White, 29 yıldır sosyalist hareketin bir üyesi. White, Sosyalist Eşitlik Partisinin önceli olan İşçi Ligasına, New York Cityde, United Parcel Servicete bir işçi olarak çalıştığı sırada katıldı. White, otuz yıl boyunca büyük şirketlere ve AFL-CIO bürokrasisinin ihanetlerine karşı işçi sınıfının verdiği mücadelelerin içinde yer aldı. White, 2006 yılında, Michigan 12. Seçim Bölgesinden SEPnin kongre adayıydı.
58 yaşındaki Bill Van Auken, 37 yıldır Amerikan ve uluslararası işçi hareketinin mücadeleleri içinde yer alıyor. Van Auken, SEPnin önceli olan İşçi Ligasına 1971 yılında, Vietnam Savaşının ve Amerikan işçi sınıfının giderek militanlaşmasının damgasını vurduğu bir dönemde katıldı. 1979 yılında İşçi Ligasının gazetesiBulletinde [Bülten] yazılar yazmaya başladı. Çok iyi derecede İspanyolca bilen Van Auken, Latin Amerikada yaşanan siyasi gelişmeleri ve toplumsal mücadeleleri ele alan çok sayıda yazı yazdı. Van Auken, 2004 yılında SEPnin başkan ve 2006 yılında New Yorktan senatör adayıydı.
Hem White hem de Van Auken,Dünya Sosyalist Web Sitesinin sürekli yazarlarıdır.
SEP, şu andan itibaren seçim gününe kadar geçecek olan süre içinde, sosyalizmin gerekliliğini ortaya koyacak. Kapitalizme ve militarizme karşı kitlesel halk mücadelelerinin gerekliliğini anlatacak ve bu mücadeleleri teşvik edecek. SEP, emekçi halkın karşılaştığı temel sorunların -ekonomik kriz, toplumsal eşitsizlik, savaş ve demokratik haklara yapılan saldırılar- ancak ve ancak dev şirketlerin kontrolü altındaki büyük sermayenin partileri olan Demokratlardan ve Cumhuriyetçilerden bir kopuş yoluyla ele alınabileceğine dikkat çekecek. SEP, Amerikan işçilerini, bu emperyalizm yanlısı partilerin körüklediği ulusal şovenizmi reddetmeye ve uluslararası işçi sınıfı dayanışmasının programını benimsemeye çağıracak.
White ve Van Auken, Amerikan toplumunun krizine kapitalizmin çerçevesi içinde çözüm bulunamayacağını açıklayacaklar. SEP, ekonomik yaşamın sosyalist bir çizgide yeniden örgütlenmesini talep ediyor. Ekonomi politikasının amacı Amerikalıların en zengin yüzde birlik kesiminin kâr ve kişisel servet biriktirme güdüsünü tatmin etmek değil, insani ve toplumsal ihtiyaçların karşılanması olmalıdır. Toplumun üretici güçleri üzerindeki kapitalist özel mülkiyetin ve büyük şirketler oligarşisinin diktatörlüğünün yerine, kamusal mülkiyete ve ana üretici güçler ve kaynaklar üzerinde halkın demokratik denetimine dayalı sosyalist bir sistem konulmalıdır.
SEP şu uyarıyı yapıyor: Ne Demokratlar ne de Cumhuriyetçiler işçi sınıfına kendi gerçek programlarını -yani seçimden sonra ne yapmaya niyetli olduklarını- söylemiyorlar. Ne Demokrat aday ne de Cumhuriyetçi aday bu seçimin dünya kapitalizminin 1930lardaki Büyük Buhranından bu yana yaşanan en ciddi ekonomik krizin ortasında yapıldığını kabul etmeye yanaşmıyor.
Ama büyük şirketlerin ve mali kuruluşların seçkinleri bir sonraki başkanın -adı ister McCain olsun isterse Obama- Amerikan ve uluslararası işçi sınıfına karşı derhal saldırılar düzenlemeye başlayacağını çok iyi biliyorlar. Bir sonraki yönetim işsizliği yukarı doğru çekecek, çok büyük ihtiyaç duyulan sosyal program harcamalarını tırpanlayacak, şirketlerin ücret düzeyleri ve çalışma koşullarına yönelik saldırılarını destekleyecek ve demokratik hakların hükümetçe budanmasına hız verecektir. Başkan McCain veya Başkan Obama, Pentagonun gözü kara militarist gündemini izleyecek ve şu anda gizli kapaklı olarak planlanmakta olan savaşlarda, ölüme yollanacak askerleri bulabilmek için zorunlu askerliğin yeniden uygulamaya konmasına çalışacaktır.
SEPnin emperyalizme ve ulusal şovenizmin bütün biçimlerine açıkça ve uzlaşmaz bir biçimde karşı olan kampanyası, Amerikan ve uluslararası işçi sınıfına sesleniyor. Tüm dünyada emekçi insanlar bu seçim kampanyasının gelişimini gergin bir merakla izliyorlar. Kaderlerinin Amerika Birleşik Devletlerinde olacaklara doğrudan doğruya bağlı olduğunu biliyorlar.
Bush yönetiminin düzmece, canice ve sadistçe "teröre karşı savaş"ından -yani dünyanın petrol ve enerji kaynakları üzerinde Amerikan kontrolünü kurma yönelişinden- sekiz kanlı yıl sonra, dünyanın her yerinde insanlar bu seçimin ABD destekli şiddet ve saldırganlığa bir son vereceğini umuyorlar. Kendi ülkelerindeki medya tarafından, iki büyük kapitalist partinin birinden başkan adayı olarak gösterilen ilk Afrikalı-Amerikalı olan Obamanın seçimi kazanmasının, Amerika Birleşik Devletlerinin dış politikasında belirleyici bir değişimi müjdeleyeceğine inandırılmış durumdalar.
Bu, kendi halinden memnun ve tehlikeli yanılsamayı çürütmek, SEPnin kampanyasının sorumluluğundadır. Obama, seçimi kazanması halinde, Amerikan egemen sınıfının küresel emperyalist çıkarlarını savunmak için Bushtan daha az zalimce davranmayacaktır. "Teröre karşı savaş" tırmandırılacaktır.
SEP, dünyanın bütün işçilerine şöyle sesleniyor: Emperyalist şiddet Beyaz Saraya bir demokratı yerleştirerek sona erdirilemez. Küresel barış ancak Amerikan ve uluslararası işçi sınıfının kapitalizme, emperyalizme karşı ve sosyalizm için dayanışma içine girmesi ve birleşik mücadelesi ile sağlanabilir!
Bu seçimde işçi sınıfının yüz yüze geldiği temel sorunlar şunlardır:
1. Dünya ekonomik krizi
Amerika Birleşik Devletleri ve dünyanın büyük bir bölümü daha şimdiden durgunluğa giriyor. Emekçilerin yaşam koşulları kötüleşiyor. Aileler evlerinden atılıyorlar ve tüketim mallarının fiyatları artıyor, ücretler azalıyor ve işsizlik tırmanıyor. Bu kriz zaten sersemletici bir düzeye ulaşmış olan toplumsal eşitsizliği daha da artırıyor.
Bugünkü kriz kapitalist sistemin başarısızlığını gözler önüne seriyor. Kriz devasa boyutlardaki yolsuzluğu ve beceriksizliği açığa çıkardı. Ama bu kriz, büyük şirketlerin yöneticilerinin açgözlülüklerinin ve işledikleri suçların ötesinde, Amerikan kapitalizminin küresel konumunun uzun süredir devam etmekte olan çürüyüşünün ürünüdür. Amerikan egemen sınıfının buna, dünyanın kaynaklarının kontrolünü ele geçirmeye çalışırken, işçi sınıfına saldırmaktan başka verebileceği bir yanıtı bulunmamaktadır.
Büyük sermayenin propagandacıları kapitalizme ve "serbest piyasanın" yanılmazlığına sonu gelmez övgüler düzüyorlar. Aptalca olduğu kadar gerici olan bu ideoloji, bütün Amerikan ve dünya mali sistemini çöküşün eşiğine getiren, yüksek riskli uzun vadeli ipotek karşılığı konut kredilerinde [mortgage; tut-sat -ç.n.] patlak veren krizle teşhir oldu. Geçtiğimiz birkaç ay boyunca, Bush yönetimi tarafından, Demokratların desteğiyle, özel ellerdeki mali kuruluşlara yüz milyarlarca dolar akıtıldı. Fannie Mae ve Freddie Macin kurtarılması Amerika Birleşik Devletlerinin iç borcunu fiilen ikiye katladı. Bu kurtarmaların bedeli işçi sınıfı tarafından ödenecek. Bu kurtarma operasyonlarından kazançlı çıkacak olan tek taraf, her zaman olduğu gibi, büyük şirketlerin yöneticileri ve süper zengin yatırımcılar olacak.
SEP, Amerikan mali oligarşisinin devlet tarafından kurtarılmasına karşı çıkarak, dev bankaların ve şirketlerin, özel kârı değil, toplumsal ihtiyaçları karşılamak üzere faaliyet gösteren, demokratik olarak denetlenen kurumlar haline getirilmelerini savunuyor. SEP, emekçilerin lehine olacak bir biçimde, sosyal programlara, istihdama, sağlık hizmetlerine, konuta ve eğitime ayrılan kaynakların büyük çapta artırılmasını içeren, çok kapsamlı bir yeniden servet dağıtımını savunuyor.
2. Militarizm ve dünya savaşı tehlikesi
Amerikan emperyalizminin patlayışı dünya nüfusuna yönelik en büyük tehdittir ve tahmin edilmesi mümkün olmayan sonuçlar doğuracak yeni bir dünya savaşı tehlikesini yaratmaktadır. Şu anda Irakın işgali beş yılı aşkın bir süredir ve Afganistanın işgali yaklaşık yedi yıldır sürüyor. Bu savaşlar, Demokrat Partinin ve medyanın bazı kesimlerinin söylediği gibi, kötü yönetilmiş "hatalar" değil, bütün mevcut siyasi düzenin mahkûm edilmesini gerektiren, canavarca işlenmiş suçlardır.
ABD, seçim kampanyası dönemi sürerken bile yeni askeri harekâtlara girişiyor. ABD, Pakistan hükümetinin taleplerine aykırı olarak, Pakistanın bazı bölgelerini bombalamaya başladı. ABD, Kafkaslarda jeostratejik bir bölge üzerinde denetim sağlamak ve bölgede Rusyanın etkisini zayıflatmak üzere Güney Osetyaya yönelik bir Gürcistan saldırısına destek verdi. Bu iki harekât da Demokratların ve Cumhuriyetçilerin tam desteğini aldı.
Amerikan egemen sınıfı "önleyici savaş" doktrini temelinde, kendisine herhangi bir ülkeyi işgal etme hakkını verdi. Amerikan egemen sınıfı, gerileyen ekonomik konumunu, rakipleri karşısındaki temel avantajını -dünya üzerindeki en güçlü orduyu- kullanarak düzeltmeye çalışıyor.
SEP, Amerikan savaş makinesinin bütünüyle dağıtılmasını savunuyor. ABD askerleri konuşlandırıldıkları her yerden, derhal geri çekilmelidir ve Amerikan bombaları ile harap olmuş toplumların yeniden inşa edilmesine yardımcı olmak için, bedeli Amerikan egemen seçkini tarafından karşılanan bir tazminat programı uygulamaya konmalıdır. Bu savaşların başlatılmasından sorumlu olanlar işledikleri savaş suçları nedeniyle yargılanmalıdırlar.
3. Amerikan demokrasisinin krizi
Geçen sekiz yıl, Amerika Birleşik Devletlerinde ve uluslararası düzeyde demokratik haklara yönelik, tüm düzen partilerinin destek verdikleri bir saldırıya tanık oldu. "Ebu Garib," "Guantanamo," "yargısız infaz," "düşman savaşçı," "su tahtası [water boarding- sorgulanan kişinin yüzüne, hava alamadığına veya boğuluyor olduğuna inanana kadar su dökülmesi-ç.n.]," ve "geliştirilmiş sorgulama" gibi sözcükler Amerikan hükümetinin suça ve faşistçe barbarlığa batışını sembolize eder hale geldi.
"Teröre karşı savaş" yalnızca askeri harekâtları haklı göstermek için değil, fakat aynı zamanda Amerika Birleşik Devletlerinde, polisin yetkilerinin büyük çapta arttırılmasını ve eşi görülmemiş casusluk programlarını içeren, bir polis devleti aygıtını yaratmak için kullanıldı.
Demokratik haklara yapılan saldırının gerçek amacı "terörizmle" mücadele etmek değil, Amerikan egemen sınıfının politikalarına yönelik herhangi bir karşı çıkış belirtisini bastırmaktır. Dolayısıyla demokrasi için verilen kavga, toplumsal eşitlik için verilen kavgadan ayrılamaz.
SEP, bütün anti-demokratik yasaların iptal edilmesini, Guantanamo Körfezindeki ve diğer bütün ABD askeri kamplarının ve dünyanın dört bir yanındaki gizli CIA hapishanelerinin derhal kapatılmasını ve Amerikan hükümetinin baskıcı takip-izleme sisteminin dağıtılmasını savunuyor.
İki parti sisteminden kop!
Büyük şirketlerin kontrolündeki 2008 başkanlık seçimi kampanyası Amerikan halkına hiçbir seçenek sunmuyor ve gerçek sorunlarla ilgili herhangi bir tartışmaya izin vermiyor. Demokrat ve Cumhuriyetçi adaylar, kinik bir biçimde, ayrılmaz parçası oldukları bir siyasi seçkini sarsacak olan "değişimin" temsilcileriymiş pozunu takınırken, birbirlerine boş ve çocukça suçlamalar yağdırıyorlar.
McCain söz konusu olduğunda, kampanyasının onu "değişimin" temsilcisi olarak yeniden ambalajlaması, ulaşmış olduğu kinizm düzeyi açısından gerçekten de çok şaşkınlık verici. Amerikalı bir amiralin çocuğu ve torunu olan McCain, son 45 yıl boyunca, hava kuvvetlerinde bir pilot olarak bizzat katıldığı ve Amerika Birleşik Devletlerini asla tehdit etmemiş veya ona saldırmamış olan bir ülkeye bombalar yağdırdığı Vietnam Savaşı dâhil, Amerika Birleşik Devletlerinin bütün askeri harekâtlarına destek vermiş, her açıdan tam bir militarist.
Toplumsal bakış açısına gelince, McCain büyük şirketlerin çıkarlarının ateşli bir savunucusu. 1980lerin tasarruf ve kredi skandallarına [ABD'de 1980'li yılların başlarında, 500 milyar doları aşan bir maliyet yaratarak batan finans kurumları-ç.n.] kişisel olarak karışmış olan McCainin, "yolsuzluk karşıtı" olduğu iddiası, siyasi olarak kullanışlı bir halkla ilişkiler makyajından başka bir şey değildir. McCain, Cumhuriyetçi Partiden başkan adayı olmayı, partinin aşırı sağcı kanadı içindeki en gerici unsurlarla uzlaşarak başardı. Sarah Palini başkan yardımcısı adayı olarak seçmiş olması, McCainin dinci sağa teslimiyetini teyit ediyor.
Obamanın büyük bir siyasi partinin ilk Afrikalı-Amerikalı adayı olması üzerinden yapılan bütün abartılı reklam kampanyalarına karşın, kullandığı retoriğin bol miktarda içi boş slogandan oluştuğu giderek daha açık hale geliyor. Obama, selefleriyle aynı politikaları izlemeye devam edecek olan, her bakımdan geleneksel bir politikacı ve Illinois Demokrat Parti aygıtının kıdemli bir üyesi.
Obama geçtiğimiz haftalarda, mahkemeden izin almadan yurt içinde casusluk faaliyetleri yürütülebilmesi lehine oy kullanmaktan, Bushun zenginlere sağladığı vergi indirimlerini kaldırma sözünden geri adım atmaya uzanan, önceden hesaplanmış bir dizi adımlar atarak, Amerikan egemen seçkinine, onun çıkarlarının becerikli bir savunucusu olduğu konusunda güven vermeye çalıştı.
Obama seçim kampanyası süresince, Irakın işgalinin sürmesine destek verdiğini açıklayarak, Pakistan toprakları üzerinde ABD saldırılarının yoğunlaştırılmasını isteyerek ve Bushu Afganistana yeterli sayıda ilave asker göndermediği için suçlayarak, savaş karşıtı pozlarından hızla vazgeçti. Obama aynı zamanda, Bush yönetiminin Rusyaya karşı savaşa hazır ve kışkırtıcı tutumunu da aynen tekrar etti.
Amerikan militarizminin talepleri, yeni on binlerce gencin ABD ordusuna, ölüme yollanacak askerler olarak alınmalarını gerektirecek. Obamanın tekrar edip durduğu "askeri hizmet" ve "fedakârlık" çağrılarının önemi burada yatmaktadır. Amerikan egemen sınıfı zorunlu askerliğin temellerini atmaktadır.
SEP, Demokratik Partinin sola çekilebileceği düşüncesini kesin bir biçimde reddediyor. Bağımsız bir partinin inşasının "gerçekçi olmadığını" söyleyenler aslında, Demokrat Partinin gerçek bir seçeneği temsil ettiğini öne süren, bir hayal ve kendini aldatma politikası izliyorlar.
Kapitalist sistem Amerikan halkını da, dünyayı da hayal kırıklığına uğrattı. Arka planda küresel çatışma ve emperyalist barbarlığın yer aldığı bir ortamda, dünya bir ekonomik uçurumun içine yuvarlanırken, milyonlarca insan kapitalizmin reformlar yoluyla düzeltilemeyeceğini ve bu sistemin yıkılması gerektiğini fark edecektir. Kapitalizmin yerine, özel kâr için değil, toplumsal ihtiyaçları karşılamak için, küresel ekonominin demokratik denetimine ve rasyonel bir biçimde planlanmasına dayalı yeni bir toplumsal sistemin getirilmesi gerekiyor.
Bu seçimde başlıca görev, bir program için düşünceler öne sürmek ve mücadele etmektir. Amerikan seçim sisteminin kendi doğası -seçiciler kuruluyla, kazanan her şeyi alır süreciyle, seçim pusulalarında yer almayı kısıtlayan yasalarla ve kurumsallaşmış hilekârlık ve manipüle edilen seçimlerle- bütünüyle anti-demokratik olan karakterine tanıklık etmektedir.
SEP, programını destekleyen herkesi, 4 Kasımda sandık başına gittiğinde, oy pusulasına adaylarımızın isimlerini yazmaya çağırıyor. Bununla birlikte bizim seçim kampanyamız bu seçimin daha ilerisine bakıyor. Siyasi mücadele her birkaç yılda bir, ritüelistik bir biçimde tekrarlanan seçimlerin çerçevesi içinde kalamaz.
SEP önümüzdeki haftalarda, ülkenin farklı köşelerinde toplantılar düzenleyecek. ABDdeki ve dünyanın dört bir yanındaki işçileri ve gençleri seçim kampanyamıza katılarak,Dünya Sosyalist Web Sitesinin okurları haline gelerek ve Sosyalist Eşitlik Partisine katılarak, kendilerini uluslararası sosyalizm için aktif mücadeleye adamaya çağırıyoruz.
Seçim kampanyası ile ilgili daha fazla bilgi almak ve SEPe nasıl katılabileceğinizi öğrenmek için bizimle temasa geçin.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|