World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Türkiye

Yazıcıya hazırla

Yolsuzluk skandalı Türkiye’deki yol ve inşaat işçileri sendikasında sarsıntı yarattı

Sinan İkinci
7 Ekim 2008
İngilizce’den çeviri (13 Eylül 2008)

Türkiye Yol, Yapı, İnşaat İşçileri Sendikası’nda (Yol-İş) patlak veren büyük bir yolsuzluk skandalı, sendika yöneticilerinin büyük tutarda parayı ceplerine attıklarını ve kişisel çıkar sağlamak için çeşitli yolsuzluklara karıştıklarını ortaya çıkardı.

Sendika yöneticilerine, evrakta sahteciliği, çeşitli yollardan büyük tutarlarda kişisel kazanç sağlamayı ve muhasebe kayıtlarında tahrifatı içeren, çok ciddi suçlamalar yöneltiliyor.

Yol-İş bürokrasisi, kirli çamaşırlarını gözlerden uzakta yıkayabilmek için her türlü çabayı göstermiş olmasına karşın, skandal ulusal basında kendisine haber olarak bir ölçüde yer bulabildi. Sendika 6 ve 7 Eylül tarihlerinde, gizlilik içinde olağanüstü bir genel kurul düzenledi. Genel kurula yalnızca delegelerin ve sendika uzmanlarının katılmasına izin verildi. Basın mensupları ve tabanda yer alan üyeler salona alınmadılar.

Kamuoyunca bilinen suçlamalar arasında şunlar yer alıyor:

* Sendika Başkanı Fikret Barın ve diğer yedi sendika yöneticisine, her yıl, 365 gün, seyahat etsinler ya da etmesinler, sanki görevdeymişler gibi yüksek tutarda harcırah ödendi. Sendika yöneticileri bu geliri, sendika üyelerinin ortalama ücretlerinden 10 ila 12 kat daha fazla olan maaşlarının üzerine ek olarak aldılar. Üstelik yöneticiler "temsil ödeneği" adı altında sendikadan istedikleri kadar para da çekebiliyorlardı. Bu yolla, her ay elde ettikleri gerçek gelirleri üyelerinden ve kamuoyundan gizleyerek, maaşlarını en az ikiye katladılar.

* Kimi Yol-İş yöneticileri, yasa hükümlerine doğrudan aykırılık oluşturmasına karşın, sendikadan aylar ve yıllar sonra geri ödemek üzere, 200,000 doları bulan, faizsiz avans çektiler. Türkiye’de kısa vadeli faiz oranları yüzde 17 ile 20 arasında değiştiğinden, bu tutardaki bir parayı, sadece bir bankaya yatırarak bile yüksek miktarda kazanç elde etmek mümkün.

* Yol-İş bürokratlarının ev harcamaları, özel kredi kartı ve özel cep telefonu faturaları ve diğer birçok özel harcamaları sendikanın kasasından karşılandı.

* Evrak sahtekârlığının yapıldığı yolsuzluklardan biri 6 Nisan 2007 tarihinde, üzerinde sendikanın adının yazılı olduğu 19.000 şapkanın satın alınmasını kapsıyor. Şapka alımı Türk sendikalarının tipik ve önemli bir harcama kalemini oluşturuyor. Yol-İş’in kayıtlarına göre sendika herhangi bir şapka üreticisinden tanesi 0,9 YTL’ye alınabilecek şapkaları 2,87 YTL’ye almış görünüyor. Bir tek bu alımda söz konusu olan usulsüzlük tutarı 44,167 YTL (36.200 dolar).

* Sendika yönetimi kısa bir süre önce İstanbul’da, gerçek değeri 4.750.000 dolar olan bir arsayı, 6.300.000 dolara satın aldılar.

* Sendikanın kaynakları bazı bakanların ve valilerin isteği yerine getirilerek, üst düzey devlet görevlilerinin makam odalarının tefrişine harcandı.

* Üye sayısındaki düşüşe karşın, kimi bürokratların koltuklarını koruyabilmeleri için bazı sendika şubelerinin üye sayısı, sahte üye kaydedilerek olduğundan yüksek gösterildi.

Bu listede eksiksiz olmamakla birlikte, gerek Yol-İş’teki gerekse de diğer birçok Türk sendikasındaki yozlaşmanın düzeyi konusunda bir fikir veriyor. Yol-İş son on yılda hızlı özelleştirmeler, taşeronlaştırma ve kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesi nedeniyle üyelerinin önemli bir bölümünü kaybetmiş olsa da, ülkenin en büyük sendika konfederasyonu olan Türk-İş’in (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) hâlâ en büyük ve mali olarak en güçlü üyelerinden biri konumunda.

Geçtiğimiz yirmi yıl içinde sendika bürokrasisinin saflarında yolsuzluk ve ahlaki çürüme doruk noktasına ulaştı. Türk sendikaları hızla üye kaybederken, bu örgütler arasında her yıl birkaç tane büyük çaplı skandal patlak veriyor. Aynı şekilde her yıl, varlığını yalnızca kağıt üzerinde sürdüren sendikalar listesine de bir veya iki sendika ekleniyor.

Yol-İş yetkilileri ve diğer sendikalar, kendilerine sadık, çekirdek bir şaibeli genel kurul delegesi ağını ellerinde tutabilmek için, genellikle bir tür yemleme sistemini kullanıyorlar. Değişik türden harcırahlar ve "iş gezileri" bunun için en sık kullanılan araçlar arasında yer alıyor.

Üyelerin örgüt içinde demokrasi ve denetime açık olunmasını talep ettikleri durumlarda, bürokrasiler bu taleplere düşmanca bir tutum alarak karşılık veriyorlar. Mevcut sistem içinde ve tabandaki üyelerle sendika yöneticileri arasındaki derin yabancılaşmanın olduğu bir ortamda, sıradan üyeler ödedikleri aidat paralarının nereye gittiğini izlemek için hiçbir olanağa sahip değiller. Sendikalarından denetime açık olunmasını istemek işçilerin işlerini ve hatta kişisel güvenliklerini tehlikeye sokabiliyor. (Bkz: Türkiye’de sendikalar lastik işçilerinin işten çıkarılmasında işbirliği yapıyorlar.)

Bugüne kadar gün ışığına çıkarılan vakalar buzdağının ancak görünen kısmı. Yalnızca birkaç yolsuzluk suçlaması ciddi bir biçimde inceleme altına alındı ve bunlar da genellikle aklanma ile sonuçlandı ve suçlular cezalandırılmadı.

Bu tür skandallar yalnızca Türk sendikalarına özgü değil. Almanya’dan, ABD’ye ve Güney Afrika’ya, sendikaları yöneten üst-orta sınıf katmanlar, işçi sınıfının büyük şirketlerce sömürülmesinde "paydaşlar" olarak yer almaya çalışırken, kendilerini üyelerin gerçek anlamda denetiminden bütünüyle kurtarmış durumdalar. Son yirmi yılda, küreselleşme ulusal reformizmin programının dibini oyarken ve sendikalar işverenler üzerinde baskı kuran örgütlerden çıkıp, yatırımları çekmek adına ödünler vermeleri için işçilere baskı yapan örgütlere dönüşürken, bu süreç daha da hızlandı.

Yol-İş’in web sitesinde yayınlanan bir açıklamaya göre kongrede iki ayrı liste yarıştı ve seçimi eski mali sekreter Ramazan Ağar’ın başını çektiği liste kazandı. Yenilgiye uğrayan listenin başında sendikanın eski başkanı Fikret Barın yer alıyordu.

Aslında Ağar ve Barın suç ortaklığı yapmış insanlar. Ne var ki bu tiksindirici skandalın patlak vermesiyle birlikte araları açıldı ve birbirlerine düşman oldular. Genel kurulun ardından Ağar basına yaptığı açıklamada, Barın’ı mahkemeye vereceğini söyledi; sanki bu tür yolsuzluklar sendikanın mali sekreterinin bilgisi ve ilişkisi olmadan yapılabilirmiş gibi.

Makalenin İngilizce orijinali
(13 Eylül 2008)
Türkiye’de sendikalar lastik işçilerinin işten çıkarılmasında işbirliği yapıyorlar
( 16 Eylül 2008)
Türk hükümeti işçilere yeni saldırılar düzenlemeyi taahhüt etti
( 29 Mayıs 2008)
Türk sendika konfederasyonu kuruluşunun elli beşinci yılında bürokratik bir kabuğa dönüşmüş durumda
( 30 Ağustos 2007)

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır