DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Türkiye
Yazıcıya hazırla
ABD kuzey Iraka yönelik Türk askeri saldırılarını destekliyor
Peter Symonds
3 Ocak 2008
İngilizceden çeviri (19 Aralık 2007 )
Türk ordusu geçtiğimiz üç gün içinde, Bush yönetiminin sağladığı destek ve yardımla, kuzey Iraktaki Kürt bölgelerine yönelik iki saldırı düzenledi. Bu harekâtlar ayrılıkçı Kürdistan İşçi Partisinin (PKK) gerilla güçlerini hedef alırken, Türkiye ve Irakı içeren daha geniş çaplı bir çatışmayı tahrik etme tehlikesini yaratıyor.
2003 yılından bu yana yapılan en büyük sınır ötesi harekât olan ilk saldırı Pazar gününün ilk saatlerinde meydana geldi. 50 kadar savaş uçağı Irakın 100 kilometre kadar içinde yer alan -Zap, Avaşin ve Hakurk bölgelerindeki ve sarp kayalıklardan oluşan Kandil dağlarındaki- hedefleri bombaladılar. Ordu, üç saat süren hava saldırılarının ardından sınır köylerini uzun menzilli toplar ve füzelerle baraj ateşi altına aldı: Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan baskınları bir "başarı" olarak selamlayarak, "[PKKya karşı] mücadelemiz Türkiyenin içinde ve dışında sürecek," uyarısını yaptı.
Dün, 300 kadar askerin katıldığı bir ikinci harekât düzenlendi. Ankara harekâtın Irak-Türkiye sınırı yakınlarında görülen PKK gerillalarını takip etmeye yönelik olduğunu öne sürdü. Bir askeri yetkili medyaya yaptığı açıklamada "sınırlı bir çatışma"dan kaynaklanan herhangi bir kayıp bildirilmediğini ve askerlerin daha sonra gün içinde geri çekildiklerini söyledi.
Hava saldırılarının etkisi hakkında çok az bilgi mevcut.New York Timesa göre bir belediye başkanı, Hasan İbrahim, Kandil bölgesinde sekiz köyün vurulduğunu bildirdi. Koptan köyünde bir kadın öldü, iki kişi yaralandı ve altı ev yıkıldı. Keletokana bağlı bir köyde yerel halk Agence France Pressee, aralarında yeni bir okul binasının da yer aldığı onlarca binanın yerle bir edildiğini söylediler. Merkezi Britanyada bulunan Times verdiği haberde 1800den fazla insanın evlerinden kaçmak zorunda kaldıklarını bildirdi. PKK, bombardımanda yedi kişinin öldürüldüğünü öne sürdü ve Türkiyeyi misilleme yapmakla tehdit etti.
Hava saldırıları, Irak hükümetinden ve kuzey Iraktaki üç vilayeti kontrolü altında tutan Bölgesel Kürt Yönetiminden (BKY) öfkeli tepkilerin yükselmesine yol açtı. Irak parlamentosu bombardımanı Irakın egemenliğine yönelik "çok çirkin" bir ihlâl olarak kınadığı bir bildiri yayımladı. Bağdat, Türk büyükelçisini çağırdı ve düzenlenen saldırıların kabul edilemez olduğunu ve iki ülke arasındaki ilişkilere ciddi biçimde zarar verebileceğini bildirerek hava harekâtının bir an evvel durdurulmasını talep etti.
BKY Başkanı Mesut Barzani saldırılarla ilgili olarak ABD ordusunu suçladı. Barzani bir basın toplantısında, "Bunun sorumlusu Amerikalılardır çünkü Irak semaları tamamen onların kontrolü altında," dedi. Washington hava saldırılarına onay verdiği iddiasını reddetti ancak Ankaradaki bir Amerikalı yetkili harekât başlamadan önce ABDye bilgi verildiğini onayladı. Türk Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt Washingtonun harekâta yeşil ışık yaktığından kuşku duymuyordu. Büyükanıt medyaya yaptığı açıklamada, "Amerika dün gece, Kuzey Irak hava sahasını bize açtı. Amerika dün gece Irak hava sahasını açarak, bu harekâta onay vermiştir," dedi.
Bush yönetimi planlanan saldırıdan yalnızca haberdar olmakla kalmadı, Türk ordusuna istihbarat da sağladı. Washington Post dün ABD ordusunun hava gözetleme uçağını ve insansız uçakları kuzey Iraka yönlendirdiğini ve Ankarada Türk meslektaşlarıyla askeri istihbarat paylaşımını sağlamak için bir merkez kurduğunu açığa vurdu. Amerikalı bir yetkili ABDnin "esas olarak onlara [Türk ordusuna] hedefleri verdiğini" ve harekete geçmeyi Türk ordusuna bıraktığını söyledi. Bu yetkili gazeteye Pazartesi günü yaptığı açıklamada, "Onlar, Biz bir şeyler yapmak istiyoruz, dediler. Biz de, Pekala, bu sizin bileceğiniz bir iş, dedik," dedi.
Yüksek rütbeli ABD generalleri - Iraktaki Amerikan birliklerinin başkomutanı General David Petraeus, Genelkurmay İkinci Başkanı General James Cartwright ve ABDnin Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanı General John Craddock- geçtiğimiz aydan bu yana PKKya karşı harekâtlarla ilgili olarak Türkiyeyle görüşmeler yürütüyorlar. Washington aynı zamanda Irak hükümetine ve BKYye, kuzey Iraktaki PKK bürolarını kapatmaları ve PKKnın üslenmiş olduğu bölgeleri yalıtmak için gerekli adımları atmaları için baskı yaptı.
ABDnin bu eylemleri, Kasım ayı başlarında Başkan Bushla Türk Başbakanı Erdoğan arasında yapılan, Bushun Türkiyenin kuzey Irakta yapacağı harekâtları PKK ile sınırlı tutması durumunda Amerikan istihbaratı sağlamaya söz verdiği bir toplantıyı izledi. Türk ordusu tanklarla, uzun menzilli toplarla ve savaş uçakları ile desteklenen 100.000 kişilik bir gücü Irak sınırına yığmış durumda. Türk parlamentosu Ekim ayında, sağcı milliyetçilerin yürüttükleri, haftalarca süren Kürt karşıtı ajitasyonun ortasında yaptığı oylama sonucunda, sınır ötesi operasyonlara resmi onay verdi.
Geçtiğimiz Pazar günü yapılan hava akınları, Irak içindeki hedeflere karşı düzenlenen ilk büyük Türk saldırısıydı. Dün Iraka habersiz bir ziyarette bulunan ABD Dış İşleri Bakanı Condoleezza Rice, "Hiç kimse [ülkenin] kuzeyi[nin] istikrarını tehdit edecek bir şey yapmamalıdır," diyerek Türk harekâtına yalnızca dolaylı olarak atıfta bulundu.
Ne var ki, Washingtonun Türk askeri harekâtlarına verdiği destek son derece istikrarsızlaştırıcı bir etki yaratıyor. BKY Başkanı Barzani son Türk saldırısına, Ricela Bağdatta yapılması planlanan bir toplantıyı protesto amacıyla iptal ederek tepki verdi. Barzani, "Türk askerleri masum sivillere karşı dehşet verici bir suç işlediler ve Irakın egemenliğini ihlâl ettiler," dedi. İki Kürt milliyetçisi parti -Barzaninin Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB)- Washingtonun tutumundaki herhangi bir değişikliğe karşı son derece hassaslar. Irakın ABD tarafından yasadışı bir biçimde istila edilmesine tam destek veren KDP ve KYP kuzey Iraktaki Kürt bölgesinde kendi küçük siyasi ve ticari imparatorluklarını kurmak için ABDnin kendilerine sürekli olarak destek vereceğini umuyorlardı.
Barzaninin protestoları Iraktaki Kürt halkının saflarında duyulan çok daha büyük bir öfkeyi yansıtıyor. Kuzey şehri Erbilde yayınlanan bir dergi editörü olan Nevzat BolousChristian Science Monitora şunları söyledi: "Sokaktaki hissiyat bütün bunlar olup biterken öyle oturup hiçbir şey yapmadan beklemememiz gerektiği şeklinde. ABD güçlerine karşı öfke duyuluyor. İnsanlar onların Türklere bombalamaları için yeşil ışık yaktığını hissediyorlar." İnsan hakları aktivisti Sarkot Hama aynı zamanda Bağdattaki hükümeti de suçluyor. "Çok sayıda Kürtte Maliki hükümetinin Türklere Kürdistandaki çeşitli yerleri bombalamaları konusunda ihtiyaç duydukları her türlü yardımı sağlamaya hazır oldukları hissi var."
Bush yönetiminin Türk saldırılarına verdiği destek aynı zamanda onun bağımsız bir Irak yarattığına ilişkin kendi iddialarını gülünç hale getiriyor. Hava akınları konusunda ABD önceden bilgilendirilirken, Türkiye, Irak hükümetine bırakın danışmayı, bilgi bile vermedi. Washingtondan da hiç kimse Bağdata bir şey söylemedi. ABDnin Türkiyeyle Irak topraklarına düzenlenecek askeri saldırılarla ilgili olarak yaptığı gizli anlaşma, Bağdattaki Başbakan Nuri El-Maliki hükümetini marjinalize etmek üzere tasarlanmış olan bir dizi adımın sadece en sonuncusunu oluşturmaktadır. ABD ordusu son aylarda on binlerce Suni milisi, Malikinin bu güçlerin kendi hükümetinin temelini oluşturan Şii fundamentalist partilere karşı büyük bir düşmanlık içinde olduklarını belirten itirazlarına rağmen, personel olarak işe aldı.
Washingtonun Türkiyeyle olan ilişkilerini -gerekirse Kürt müttefiklerinin pahasına- güçlendirme konusundaki kararlılığı bir başka uğursuz boyuta sahip. Bush yönetimi İranla olan karşılıklı meydan okuma sürecini sertleştirirken, Ankaranın Tahranla olan bağlarını güçlendirmesini giderek daha fazla eleştiriyor. ABD, Türkiyeye PKKya karşı yürüttüğü harekâtlarda yardımcı olarak, İranı daha fazla yalıtmayı umuyor. Dikkat çekici bir biçimde, Türk-İran işbirliğinin kapsadığı alanlardan biri, PKK ve kuzey Iraktaki üslerden İran içlerine gerilla saldırıları düzenleyen, onun kardeş örgütü Kürdistanda Özgür Yaşam Partisine (PJAK) karşı askeri harekâtların eşgüdümünü sağlamak.
ABDnin PKKyı "terörist bir örgüt" olarak görürken, PJAKa, İran hükümetini zayıflatmanın bir aracı olarak örtülü yardım sağlıyor olması Bush yönetiminin iki yüzlülüğünün altını çiziyor. ABD yönetimi ve medya Kürt köylerine yapılan Türk saldırılarını mazur gösterirken, bu yılın başlarında İranın kuzey Irakta PJAKın gizlendiği yerleri topçu ateşine tutmasını gayretkeş bir biçimde kınadı. Pazar günkü akınları düzenleyenler İran savaş uçakları olsaydı, hiç kuşku yok ki Bush yönetimi buna en keskin ifadelerle karşılık verirdi.
ABD Dış İşleri Bakanı Rice dün Bağdattayken bir kez daha "PKK'nın faaliyetlerini durdurmanın Amerika Birleşik Devletleri, Irak ve Türkiye'nin ortak çıkarına," olduğunu ilan etti. Washington -bir yandan Türkiyeye siyasi ve askeri destek sunarken, diğer yandan milliyetçi Kürt partilerinin konumunu bütünüyle sarsmamaya çalışarak- tehlikeli bir cambazlık oyununa girişmiş durumda. KDP ve KYB, ABD işgalini Bağdatta desteklemekte ve Kürtlerin ağırlıklı olduğu kuzeyi istikrara kavuşturmakta ABDnin kilit önem taşıyan müttefikleri oldular.
Bununla birlikte Türkiyenin PKKyı etkisiz hale getirmenin ötesine geçen emelleri var. Türk ordusu Bölgesel Kürt Yönetimini daha önce PKKyı barındırmak ve ona yardımcı olmakla suçladı ve kuzey Iraka yönelik herhangi bir istila durumunda BKY Başkanı Barzaninin de hakkından gelmekle tehdit etti. Ankara, en başından bu yana, Türkiyede Kürt ayrılıkçılığını körükleyeceğini düşünerek, özerk bir Kürt bölgesinin kurulmasına karşı düşmanca tutum alıyor. Türkiye özellikle -ayrı bir Kürt devleti için ekonomik bir temel sağlayabilecek olan bir adım olan- Kerkük şehrinin ve onu çevreleyen petrol zengini bölgelerin Kürt bölgesine katılmasına tahammül etmeyeceği uyarısını yaptı. Bununla birlikte BKY konuyla ilgili ertelenmiş referandum sürecinin işletilmesi için baskı yapıyor.
Bush yönetimi, Türkiyenin sınır ötesi hava akınlarına destek vererek, zaten dört yılı aşkın bir süredir devam eden savaş tarafından harap edilmiş bir ülkede, bir başka patlayıcı çatışmayı ateşleyebilecek olan pandoranın kutusunu açmış oldu.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|