DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Türkiye
Yazıcıya hazırla
Türkiyede işsizlik oranı büyük bir hızla artıyor
Sinan İkinci
1 Nisan 2008
İngilizceden çeviri (23 Şubat 2008 )
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan son verilere göre, ülkedeki resmi işsizlik oranı 2007 yılının Kasım ayında yüzde 10,1e yükselerek yeniden 2001 yılının kriz düzeyine yaklaştı. Geçen yılın aynı döneminde işsizlik oranı yüzde 9,6 düzeyinde bulunuyordu.
Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) iktidarı altında geçen son beş yıl, esas olarak yabancı sermaye akışına dayanan hızlı bir büyüme dönemi oldu. Ne var ki, yaşanan bu hızlı büyümeye ve ihracatta görülen belirgin artışa karşın, işsizlikte yaşanan azalma cüzi boyutlarda kaldı. Kimi iktisatçılar bu gelişmeyi "istihdam yaratmayan büyüme" olarak adlandırıyorlar.
Bu dönem boyunca yatırım oranları belirgin bir biçimde düştü, kamu maliyesi kötüye gitti ve düşen gerçek ücretler ve artan kârlar nedeniyle toplumsal eşitsizlik arttı.
İstihdama ve yaşam standartlarına karşı gerçekleştirilen bu saldırı, sendika bürokrasisinin ihaneti sayesinde amaçlarına daha kolay bir biçimde ulaştı. Türk sendikaları 2001 krizi öncesinde hükümetlerle ve işverenlerle birbiri ardına, gerçek ücretleri aşağıya doğru çeken sözleşmeler imzaladılar. Daha sonra ekonomi, Türkiyenin modern tarihinde gördüğü en ciddi krizin içine düşünce, gerçek ücretlerde daha da hızlı bir düşüş yaşandı. Sendikalar, işçilerden gelen direnişi bastırarak, kârları işçilerin işleri ve yaşam standartları pahasına arttıran, sözde "ekonomik canlanma" programına giden yolu açma görevini üstlendiler.
Şimdi, ekonomik büyümenin temposu yavaşlarken, işsizlik oranı hızla artmaya başladı-diğer bir deyişle "istihdam yaratmayan büyüme" döneminin yerini şimdi, "artan işsizlik ve yavaş büyüme" dönemi alıyor.
Türkiye ekonomisinin büyüme hızı geçen yılın üçüncü çeyreğinde, 2001 krizinden bu yana en düşük düzeyine geriledi. Üçüncü çeyrekte gayrı safi yurtiçi hasıla yalnızca yüzde 1,5 oranında büyüdü ve 2007 yılının Aralık ayında büyümenin en önemli öncü göstergelerinden biri olan sanayi üretimi, 2006 yılının aynı ayına kıyasla yüzde 1,4 oranında azaldı.
Türkiyede işsizlik oranı 2000 yılında yüzde 6,5ti ve bu oran çok yıkıcı sonuçlar yaratan 2001 mali krizinin hemen sonrasında yüzde 10,3e sıçradı. İçinde bulunduğumuz yılın ilk yarısında işsizlik oranının 2001de ulaşmış olduğu düzeyi aşması sürpriz olmayacaktır.
Dünya üzerindeki bütün resmi işsizlik verileri gibi, Türkiyede yayımlanan resmi rakamlar da, emek piyasasının dışına düşmüş olanları ve ekonominin enformel [kayıtdışı] adı verilen sektöründe istihdam edilenleri dışarıda tuttuğu için gerçek işsiz sayısını olduğundan çok daha düşük hesap etmektedir. Kimi iktisatçılar gerçek işsizlik oranının yüzde 20ye yakın olduğunu söylüyorlar. Bununla birlikte resmi rakamlar giderek kötüleşmekte olan işsizlik eğilimleri konusunda bir fikir veriyor ve Türk işçi sınıfını ve diğer emekçi kesimleri zor günlerin beklediğini gösteriyor.
Kentlerde yaşayan gençler (15-24 yaş grubu) arasında işsizlik oranı çok yüksek düzeyde ve bu yaş grubu için şu anda durum, 2001 krizinde olduğundan daha kötü. Türkiye gerek Avrupaya gerekse de sanayileşmiş dünyanın geri kalanına kıyasla çok daha genç bir nüfusa sahip. Her yıl yaklaşık olarak 600.000 yeni işçi ülkenin işgücüne katılıyor. Bu yaş grubu için resmi işsizlik oranı 2007 yılının Kasım ayında yüzde 20 düzeyine ulaştı. 2000 yılında bu oran yüzde 13,1di. 2001 krizinin hemen sonrasında ise yüzde 19,2ye sıçramıştı.
Uluslararası bankaların gözetimi altında şekillendirilen ekonomi politikaları ülke çapında toplumsal koşulları zaten çok ağırlaştırmış durumda. Hükümetin izlediği piyasa yanlısı politikalar kamu varlıklarının hızla özelleştirilmesine, kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesine ve gerçek ücretlerin bastırılmasına dayanıyor. Ortaya çıkan bu yeni ekonomik durgunluk ortamı daha da olumsuz toplumsal sonuçlar yaratacaktır.
Türk kapitalizminin istihdam yaratma konusundaki fiyaskosunu açıkça ortaya koyan başka araştırmalar da var. Sözgelimi Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından yapılan son bir araştırmaya göre Türkiye son on yılda işsizlik artışı açısından dünyada ikinci sırada yer alıyor. 2006 yılı resmi işsizlik verilerine göre Türkiye yüzde 9,9luk işsizlik oranı ile 39 ülke arasında işsizlik oranı en yüksek altıncı ülke konumunda.
İşverenler yükselmekte olan işsizlik oranlarını aynı zamanda hem kamu sektöründe hem de özel sektörde daha "esnek" çalışma koşulları talep etmek için kullanacaklar. Bu, ücretlerin ve çalışma koşullarının daha da fazla erozyona uğrayacağı ve daha fazla sayıda işçinin kayıtdışı istihdama itileceği anlamına geliyor. Çalışma Bakanı kısa bir süre önce yaptığı bir açıklamada Türkiyede kayıtdışı ve geçici işlerin payının toplam istihdamın yarısına yakın bir düzeyde olduğunu itiraf etmişti.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|