World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avustralya

Yazıcıya hazırla

Avustralya: Victoria eyalet seçimlerinde sosyalist bir alternatif

SEP kampanyasını destekle

Sosyalist Eşitlik Partisinin Bildirisi (Avustralya)
13 Kasım 2006
İngilizce’den çeviri (1 Kasım 2006)

Sosyalist Eşitlik Partisi olarak eyaletteki çalışan nüfusu ve gençleri 25 Kasımdaki Victoria eyalet seçimlerinde kampanyamızı ve Melbourne’ün Broadmeadows seçim bölgesi adayımız Will Marshall’ı desteklemeye davet ediyoruz.

SEP siyasi düzenin tamamına muhalefet ederek sosyalist bir hareket inşa etmek için savaşıyor. Amacımız Avustralyalı ve uluslararası işçi sınıfını savaş, baskı, yoksulluk ve ekolojik facialardan sorumlu olan ekonomik ve siyasi sisteme karşı ortak bir mücadelede birleştirmektir.

SEP’nin programı işçi sınıfının çıkarlarını öne alan tek programdır. Irak ve Afganistan’daki savaşlara olduğu kadar Howard hükümetinin Pasifik boyunca gerçekleştirdiği neo-sömürgeci müdahalelere de muhalefet etmekteyiz. Kampanyamız demokratik haklar üzerinde artan saldırılara ve eşi görülmemiş seviyede toplumsal eşitsizlik yaratmış olan yaşam standartları üzerindeki bitmek bilmeyen ataklara karşı yönelmektedir.

Medyanın tam desteğiyle, İşçi Partililer, Liberaller, Demokratlar ve Yeşiller sıradan çalışanların karşı karşıya kaldıkları kritik sorunların samimi bir şekilde tartışılmasını engellemeye çalışıyorlar. Taktiksel olarak farkları ne olursa olsun hepsi de düzme "terörle savaşı", ABD öncülüğündeki Irak savaşını ve Avustralya’nın Doğu Timor ve Solomon Adalarındaki saldırganlıklarını destekliyorlar. Hiçbiri militarizm ve milliyetçiği teşvik etmenin felaket getiren sonuçları hakkında samimi bir tartışmayı - özellikle gençler ile - istemiyor.

Herhangi resmi bir seçim kampanyası gerçekleşse bile bu kampanyaya bir kaç dikkatle seçilmiş cüzi harcama vaatlerinin yanında karalama ve korku salma siyaseti hakim olacaktır. Bracks hükümeti şu anda üçüncü kez seçilebilmek için büyük şirketlerin ve şirketler medyasının desteğine sahip durumda.

Nüfusun ezici çoğunluğu söz konusu olduğunda bu seçim hiç bir sorunu çözmeyecek. Victoria ve diğer federal hükümetlerin dış ve iç politikalarına karşı milyonların hissettiği derin muhalefet ve düşmanlık mevcut siyasi sistem içersinde bir ifadesini bulamıyor. Bir sosyalist program ve perspektif tabanı üzerinde işçi sınıfının yeni bir kitle hareketi inşa edilmelidir.

43 yaşındaki adayımız Will Marshall SEP’nin ve selefi Sosyalist Emek Ligası’nın 1987’den beri üyesidir. Şu anda Footscray Semti Orta Okulunda öğretmenlik yapıyor ve daha önce beş yıl Broadmeadows Teknik Okulunda öğretmenlik yaptı.

Parlamentoda bulunmayan partilerin önüne Victoria seçimlerine en az bir yıl önceden kayıt olma şartını da içeren bir seri engel koyan anti-demokratik seçim yasaları nedeniyle oy pusulalarında Marshall’ın isminin yanında SEP yer almayacak. Bu yasalar özellikle iki partili sisteme siyasi olarak ciddi bir şekilde meydan okumayı engellemek üzere tasarlanmış durumdalar.

Bracks hükümetinin rolü

Avustralya siyasetine artık fiilen Liberal ve İşçi Partileri arasındaki ittifak hakimdir. Federal düzeyde Liberal-Ulusal Parti hükümeti ne önerirse eyalet İşçi partisi onu zorla uygulatıyor. İki parti arasında artık dış veya iç politika üzerine herhangi ciddi bir fark yok. Federal İşçi Partisi lideri Kim Beazley militarizm, "Avustralya değerleri" ve şirketlerin desteğini çekmek konularında Başbakan Howard’ı geçmeye çalışıyor. Aynı zamanda, eyalet İşçi Partisi liderlerinin desteği olmadan federal hükümet kötü niyetli anti-terör yaslarını, anti-mülteci politikalarını veya kamu harcamalarındaki kesintileri hayata geçiremezdi.

Bu süreç içersinde Bracks hükümeti hayati bir siyasi rol oynadı. 1999’da muhalefet lideri olarak makamına oturtulunca, Steve Bracks hemen başından beri İşçi Partisinin Liberal Kennett hükümetinin sağcı pazar yanlısı politikalarına devam edeceğini büyük şirketlere temin etme çabasına girişti. Onun Yeni Çözümler platformu bütçe fazlasını sürdüreceğini, şirket vergileri ve harçlarını keseceğini ve "özel-kamu ortaklıkları" başlatarak iş hayatı için kazançlı fırsatlar sağlayacağını vaat etti.

İşçi Partisi 1999 seçimini kazandı ve o zamandan beri toplumsal harcamaları azaltarak ve Victoria’yı yatırımlara "açarak" Bracks’ın sözlerini tuttu. Bracks, Temmuz ayında Başbakan Howard ve Avustralya Hükümetleri Meclisindeki (COAG) diğer eyalet başkanları ile ortaklaşa yapılan yeni bir Üçüncü Dalga ekonomik yapılanma, özelleştirme ve deregülasyon gündemini başlatan yeni "kooperatif federalizmin" ön safhalarında yer aldı.

Büyük şirket seçkinlerinin minnettarlığının ifadesi olarak Australian Financial Review gazetesi yakın geçmişte Bracks’ı - Howard, Rupert Murdoch, Merkez Bankası başkanı ve maliye bakanından sonra - Avustralya’daki en nüfuzlu beşinci kişi olarak gösterdi. Melbourn’ün büyük günlük gazetesi The Age düzenli olarak Victoria başkanı ve politikaları hakkında destekleyici makaleler yayınlarken Avustralya Sanayiciler Grup başkanı Heather Ridout onu "tam bir üstünlük abidesi" olarak tanımladı.

Uluslararası bir program

SEP her türlü milliyetçilik, ırkçılık ve etnik yada dini şovenizmin karşısında işçi sınıfının uluslararası birliğini savunuyor.

Her ülkedeki işçiler, ortak kaynağı kapitalist sistem içersindeki çözülemez çelişkiler olan benzer sorunlarla karşı karşıyalar. Savaş, demokratik haklara saldırı, işsizlik, yoksulluk ve doğal çevrenin tahribatı küresel çözümler gerektiren küresel sorunlardır.

Mantık kullanarak kurulacak olan sosyalist bir dünya ekonomisi için gerekli olan nesnel koşullar geçtiğimiz otuz yıl içersinde küresel üretimin gelişimi sayesinde muazzam bir şekilde güçlenmiş durumdadır. Bilim, teknoloji ve üretim tekniklerindeki olağanüstü gelişmeler herkesin yaşamını dramatik bir şekilde iyileştirme potansiyeline sahiptir.

Ancak özel kâr ve ulus-devlet sisteminin ihtiyaçları bunun tam tersini yarattı. Değişik ülkelerdeki işçiler emeğin bedelini azaltabilmek için gerekli olan acımasız taarruz ile birbirlerine düşürülmektedir. Pazarlar, ham maddeler ve ucuz emek için büyük kapitalist güçler arasındaki çekişme ekonomik ihtilaf, etki alanı için rekabet ve dünya savaşına doğru yenilenmiş bir çabayı körüklüyor.

Öte yandan, üretimdeki kürselleşme uluslararası işçi sınıfının nesnel birliğini ölçülemez oranlarda güçlendirdi. Bu, ulusal sınırlar ve boyutların dışına taşan kitle hareketlerinin gelişiminde siyasi ifadesini buluyor. 2003 Şubat ayında Irak savaşına karşı aniden patlak veren küresel gösteriler 20 milyon insanın katılımı ile tarihteki uluslararası gösterilerin en büyüğü oldu.

SEP ve onun Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya’daki kardeş partileri uluslararası sosyalist bir program temelinde dünya etrafındaki çalışan insanları birleştirmek için kavga veriyor. SEP’nin seçim kampanyası üç temel maddeye dayanıyor: militarizm ve savaşa karşı mücadele; demokratik hakların savunulması ve geliştirilmesi; ve toplumsal eşitlik için kavga vermek.

Irak ve Afganistan’dan bütün Avustralyalı ve yabancı birlikleri çekin! Avustralya’nın Pasifik’teki müdahalesine son verin!

Irak’ın ABD önderliğindeki yasal olmayan işgali Orta Doğu ve Orta Asya’nın petrol zengini bölgelerinde Amerikan hakimiyetini genişletmek amacını taşımaktadır. İşgali haklı çıkartmak için kullanılan bütün yalanlar ortaya çıktı: hiç bir kitle imha silahı çıkmadı, Saddam Hüseyin’in El-Kaide ile hiç bir ilişkisi çıkmadı ve demokratik hükümet şöyle dursun Irak halkı felaket ile yüz yüze geldi. Tahmini olarak 655.000 masum Irak’lı öldürüldü, bir milyondan fazlası göç etmek zorunda kaldı ve ülkenin ekonomisi ve alt yapısı harabeye döndü.

Howard hükümeti Bush yönetiminin dolaysız bir suç ortağıdır. Washington’a Canberra’nın Doğu Timor ve Solomon Adalarıdaki azgın müdahalesine destek karşılığında hem askeri hem de siyasi yardım sağladı. Fiyatı, Pasifik’teki kendi etki alanı için gerekli Amerikan desteğinden ibaret olan Avustralya hükümeti ABD için sinsi bir taşeron işlevi görmektedir.

İşçi Partisi, Demokratlar ve Yeşillerin hepsi askeri saldırganlığın arkasında sıraya girdiler. Beazley’in son zamanlarda Irak’taki Avustralya birlikleri üzerine "farklılığı" tamamen taktiksel. ABD işgalini destekliyor ancak şirketler Avustralyasının çıkarlarını daha iyi savunabilmek için Avustralya birliklerinin Pasifik bölgesinde konuşlanmalarını istiyor. Parlamentodaki bütün siyasi partiler Howard’ın Solomon Adaları ve Doğu Timor ve son zamanlarda ilan edilen Papua Yeni Gine, Vanuatu ve Fiji’deki neo-sömürgeci operasyonlarının arkasındalar. İşçi Partisi aynı zamanda ordunun genişletilmesini de içeren Avustralya toplumunun giderek askerleştirilmesini de destekliyor. Koca bir genç nesil bunun felakete varan sonuçlarını çekecektir.

Yeni militarizm kampanyasına, yurtseverlik ve savaşın yüceltilmesi için bir örtmece olan "Avustralya değerlerinin" yüceltilmesi eşlik ediyor. Bunun amacı toplumun en savunmasız kesimlerini günah keçisi haline getirerek savaş için toplumsal bir taban yaratmak. Her yeni gün Müslümanlara karşı yeni bir tahrik ortaya çıkıyor. 1930’lar Avrupasının karanlık günlerini hatırlamak için hükümetin, İşçi Partisinin ve medyanın atıp tutmalarındaki "Müslüman" lafını "Yahudi" lafı ile değiştirmek yeterlidir.

SEP bütün Avustaralyalı ve diğer yabancı birliklerin Irak ve Afganistan’dan hemen ve koşulsuz olarak çekilmelerini talep ediyor. Aynı şekilde, bütün Avustralyalı kuvvetlerin ve görevlilerin Doğu Timor, Solomon Adaları ve Pasifik’in diğer taraflarından geri çağrılmasını talep ediyoruz ve Howard’ın askeri genişleme projelerine muhalefetiz. SEP Bush, Howard ve onların yardımcı komplocularının Irak ve Afganistan’daki savaş suçları için yargılanması çağrısı yapıyor.

Demokratik hakları savun ve geliştir

Sözde "terörle savaş" temel demokratik haklara saldırmak için bir bahane haline geldi. Geçen beş yılda Howard hükümeti 37’den az olmamak üzere terör karşıtı yasa çıkarttı - diğer her hangi bir ülkeden daha fazla, ortalama yedi haftada bir yasa.

Bu sadece eyalet İşçi hükümetlerinin desteği yüzünden mümkün olabildi. Bracks, "terörizm-karşıtlığı", isyana yönelik konuşmama ve sansür yasaları sağanağına yasal kılıf giydirilmesini olanaklı kılan kanunu geçirenlerin başında yer aldı. "Terörizm" o kadar geniş tanımlandı ki siyasi protestoları ve grevleri kapsayabilecek. Keyfi tutuklama, ASIO [Avustralya İstihbarat Örgütü, ç.n.] ve diğer güvenlik kurumları tarafından geniş bir gözetleme aygıtı kurulması, yarı-gizli duruşmalar ve örgütlerin bakanın emri ile yasa dışı hale getirilmeleri sağlanarak zulme karşı yüzyıllardır mevcut olan korunmalar yıkıldı.

Geçen yıl yeni birçok anti-terör yasasının zorla dayatılması için imal edilen terör korkusunda Bracks hükümetinin dolaysız bir rolü vardı. Broadmeadows’u da içeren Melbourne’ün kuzey semtlerinden on üç genç insan 12 aydır duruşmaya çıkmadan yüksek-güvenlik hapishanesine çürümekteler. Anti-terör yasası, ASIO’nun ve polisin örgütlere sızmasının, tahriklerin ve terör sulamalarından beraat ettikten sonra "kontrol emri" ile fiilen ev hapsine konan Jack Tomas’a karşı yapılan cinste tuzakların önünü açtı.

Bu yasaların amacı terörizmi engellemek değil - ceza yasasında şiddet içeren eylemler her zaman için yasaktı - ancak bir korku ortamı yaratarak demokratik hakların daha da törpülenmesinin önünü açmak. Sığınmacılara karşı yürütülen korku kampanyasını siyasi ve toplumsal çalkantıları bastırmaya yönlendirilecek olan "terörle savaş" takip etti. Kanunlaşan yasalar bir polis devleti için yasal iskeleti temsil ediyor.

Bracks "yasa ve düzeni" hükümet gündeminin baş tacı yaptı. Polise yolda ve okullarda arama yetkisi ve sorguya çekmeyi de içeren çok geniş yeni zorlayıcı yetkiler verildi. Polis sayısı 11.000’e çıkartıldı - Kennett hükümeti altındaki sayından 1.400 daha fazla. Bracks hükümeti - Howard hükümeti adına - polisi anti-küresel protestoculara ve Feltex ile BHP Çelik’te greve giden işçilere karşı harekete geçirdi.

SEP, eyalet ve federal "terör karşıtı" yasaların yürürlükten kaldırılmasını, ASIO ve diğer güvenlik kurumlarının devre dışı bırakılmasını ve bütün göçmen alıkoyma merkezlerinin kapatılmasını talep ediyor. David Hicks ve Guantánamo Körfezi ve diğer gizli ABD tutuklama kamplarında hapsedilmiş bütün tutukluların hemen serbest bırakılmaları konusunda ısrarlıyız.

SEP, insan haklarını ve demokratik hakları yorulmadan savunmaktadır. Milliyet, etnik altyapı, din, cinsiyet ve cinsellik tercihlerine dayalı ayrımcılıkların tümü yasaklanmalıdır. İşçilerin bütün yasal, siyasi ve toplumsal haklarıyla birlikte istedikleri yerde yaşamaları, okumaları ve çalışmaları hakkına sahip olması için göçmen kısıtlamalarının tümü yürürlükten kalkmalıdır. Kadınlar kürtaj yapma hakkına kısıtlamasız bir şekilde sahip olmalıdır.

Toplumsal eşitsizliğe son ver

Kapitalizmin siyasi temsilcilerinin artmakta olan toplumsal eşitsizliğe karşı önerebilecekleri hiçbir çözümleri yok. Milyonlarca insanın, özellikle de gençlerin, kaliteli bir eğitim alma, güvenceli bir iş sahibi olma ve bütçelerine uygun konut sahibi olma umutları, küresel sermayenin ücret indirimleri, özelleştirme ve "katkı payı" biçimindeki dayatmaları tarafından paramparça edildi.

Medyanın bu çirkin gerçeğin üzerini örtmek için gösterdiği bütün çabalara karşın Avustralya derin bir biçimde bölünmüş bir toplum. Business Review Weekly tarafından her yıl yayınlanan en zengin insanlar listesi, en zengin 200 Avustralyalının toplam gelirinin 2005-06’da yüzde 22 oranında artarak 101,5 milyar dolar gibi muazzam bir miktara ulaştığını gösteriyor - ortalama kişi başı yarım milyardan fazla. Diğer uçta çok sayıda çocuğun da içinde yer aldığı milyonlarca insan resmi yoksulluk sınırının altına düşmüş durumda ve her gün ayakta kalma mücadelesi veriyor.

Servetin bir avuç insanın elinde bu biçimde utanmazca birikmesi, doğrudan emekçi halkın büyük çoğunluğunun pahasına gerçekleştirilmektedir. Dur durak bilmeyen, tamamen satın almalar, birleşmeler ve borsa yoluyla elde edilen beklenmedik spekülatif kazançlar gözetilerek yapılan bir yeniden yapılandırma ve küçülme süreci sayesinde muazzam kârlar elde edildi. Büyük şirketlerin yönetim kurulu üyeleri ve müdürleri, birbirini izleyen işçi kuşakları tarafından inşa edilmiş olan toplumun üretken kapasitesini yağmalayarak, devasa ikramiyeler elde ediyorlar.

Zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum düzenlik olarak artmakta. 1980’lerin başlarında işçilerin ücretlerinin gayrı safi yurtiçi hasıla (GSYİH) içindeki payı yüzde 61’ken, bu oran 2005 yılının Haziran çeyreğinde hemen hemen en düşük düzeyine gerileyerek yüzde 53,3 oldu. Resmi Avustralya İstatistik Dairesi’nin (ABS) verileri şirket kârlarının GSYİH’ya oranının 1990’ların ortalarında yüzde 22,6’yken 2005 yılının Haziran çeyreğinde yüzde 27,4’üne ulaştığını gösteriyor. 2006 yılında BİS’ler [baş icra sorumluları; Türkçe’de terimin İngilizce kısaltması CEO bugünlerde sıklıkla kullanılıyor -ç.n.] ortalama işçilerden 63 kat daha fazla para kazanıyorlar; birkaç kuşak öncesinde bu oran 10 kattı.

Howard hükümeti işsizliği azalttığını iddia ediyor. Fakat resmi işsizlik istatistikleri gerçekte yüzde 5 değil, çalışmak isteyen ya da daha fazla iş isteyen herkes hesaba katıldığında yüzde 17 civarında olan gerçek işsizliği gizlemektedir. Güvenceli, tam zamanlı işler, giderek daha fazla geçici, yarı zamanlı işlerde çalışan, düşük ücretli işgücüne yol açmak için tırpanlandı -"çalışan yoksullar" ordusu büyüdü. İmalat sanayinin büyük bölümünün yok olmasının etkileri, işten çıkarmaların ve işyerlerinin kapanmasının Ford, South Pacific Tyres, Nestle, Autoliv ve Kraft işçilerini etkilediği Broadmeadows’ta özellikle açıkça göze çarpıyor.

Eyalet hükümetleri sermayenin lehine yapılan vergi indirimlerini ve sağlanan diğer mali teşvikleri karşılayabilmek için sosyal harcamaları kıstılar. Victoria’da Hazineden sorumlu John Brumby kısa süre önce hükümetin eyaleti "yatırım yapmak için daha cazip bir yer haline" getirmek için 4 milyar dolar tutarında vergi indirimi yaptığından övünçle söz etti. Bu indirim kamusal sağlık, eğitim, konut ve ulaştırma hizmetlerine sürekli bir saldırının yapılmasını gerektiriyor. Haziran ayı itibariyle 36.000’den fazla insan ameliyat olmak için bekleme listesinde yer alıyordu ve buna ek olarak 20.000 insan da bu listede yer alabilmek amacıyla uzmanlardan bir randevu alabilmek için bekliyordu. Her gece 20.000 Victorialının başlarını sokacak bir yerleri yok. Devlet konutları için bekleme listesinde 35.000 civarında insan yer alıyor.

Yalnızca resmi olarak "yoksul" sayılan insanlar değil, emekçi halkın çoğunluğu her gün mali cambazlıklar yapmak durumunda. 1993’ün Haziranıyla 2003’ün Haziranı arasında Victoria’da ortalama ev fiyatları iki katından fazla artarak 145.000 dolardan 359.000 dolara yükseldi ve bu kiraların ve konut kredisi ödemelerinin büyük bir hızla artmasına neden oldu. İnsanlar gelirleri ile faturaları arasındaki uçurumu kapatmaya çalışırlarken kredi kartı borçları hızla arttı. Bu koşullar, eyalet hükümetlerinin ve özel şirketlerin kumara en az para ayırabilecek olanların içinde bulundukları umutsuzluktan faydalanmalarıyla birlikte, kumarın bir kanser gibi büyümesine yol açtı.

Hükümet, genç insanlara herhangi bir gelecek sunamaz. Diğer bütün sosyal hizmetler gibi eğitim de piyasanın kurallarına terkedilmiş durumda. Kaynak sıkıntısı çeken devlet okullarının içinde bulunduğu durum, anne-babaları çocuklarını özel okullara göndermeye zorluyor. Üniversiteye girmeyi başaranlar ise sürekli olarak yükselen öğretim harçları nedeniyle yaşam boyu sırtlamaları gereken bir borç yüküyle karşı karşıya kalıyorlar. Eğitim alamadıkları için genç insanlar gelecek vaat etmeyen ve sonunda işsizlikle noktalanan işlerde çalışamaya mahkûm ediliyorlar.

Broadmeadows daha geniş planda yaşanmakta olan bu süreçler için bir örnek oluşturuyor. Seçmenlerin üçte biri yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Resmi işsizlik oranı yüzde 13,4 ancak gerçek oran bundan çok daha yüksek. Bu bölgede bakımsızlıktan dökülen kamu konutları - bu evlerde oturanların yüzde 95’i yaşamlarını aldıklarını sosyal yardımla sürdürüyorlar - devasa konut kredisi borcu altında ezilen genç ailelerin daha yeni olan özel konutlarıyla yan yana yer alıyor. Broadmeadows’lu öğrencilerin yalnızca yüzde 30’u lise son sınıfa kadar gelebiliyorlar; bu eyalet ortalamasının yarısından daha az. Broadmeadows’da hiç devlet hastanesi bulunmuyor ve acil servisi bulunan en yakın hastaneler 10 kilometreden daha fazla mesafede olan Epping ya da Melbourne semtlerinde yer alıyor.

Sosyalist alternatif

SEP aşağıda yer alan politikalar için mücadele ediyor:

* Kamu mülkiyeti: Toplumun üretici kapasitesinin özel ellerde tekelleşmesinin kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkan israfa, kötü yönetime ve kısa vadeli kâr sağlama yönelişine karşı bizler bütün büyük sanayi, madencilik ve tarımsal şirketlerin, bankalarla ve mali kuruluşlarla birlikte kamu mülkiyetindeki kuruluşlar haline getirilmelerini savunuyoruz. Küçük hissedarlara tam tazminat ödenirken, büyük hissedarlara kamuoyuna açık olarak yapılacak müzakereler sonucunda saptanacak tutarda tazminat ödenecektir.

* İstihdam:Herkese dolgun ücretli, tatminkar ve güvenceli işler sağlayarak tam istihdamı güvence altına almak için, bütün insanların yaşam standartlarını iyileştirmek üzere büyük çaplı bir kamusal iş programı uygulamaya konmalıdır. İstihdam yaratabilmek ve işçilerin siyasi ve kültürel yaşama katılmalarını sağlamak için çalışma haftası, ücretlerde hiçbir indirime gidilmeksizin 30 saate indirilmelidir. Bütün işçiler en azından beş haftalık yıllık izin yapma hakkına sahip olmalıdır.

* Sosyal güvenlik: İşsizlerin ucuz emek gücü havuzu olarak kullanılmasıyla birlikte yoksulluğa son verilmelidir. Her çalışan insana ailesinin geçimini rahatça sağlamasına yetecek tutarda gelir güvencesi sağlanmalıdır. Çalışamayacak durumda olanlara -engellilere, yaşlılara, yalnız anne-babalara ve hastalara- yaşamalarını sürdürmelerine yetecek ücret sağlanmalı; bu şekilde bu insanlar insan onuruna yakışan ve konforlu bir yaşam sürebilmelidir.

* Eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler:Devlet hastanelerinin, okulların, üniversitelerin ve çocuk bakımına yönelik tesislerin en son teknoloji ile donatılmaları ve herkesin kullanımına ücretsiz olarak sunulabilmeleri için, bunların geliştirilmeleri, genişletilmeleri ve personel açıklarının giderilmesi için milyarlarca doların akıtılması gerekiyor. Devlet konutlarının içinde bulundukları bakımsızlığa bir son verilmeli, yeni kaliteli evler inşa edilmeli ve kiralar ve ev ödemeleri hiçbir işçinin barınmak için gelirinin yüzde 20’sinden fazlasını ödememesini sağlayacak şekilde azaltılmalıdır.

* Sanat:Bütün emekçi halkın tiyatrolara, orkestralara, sinemalara, müzelere, kütüphanelere, devlet televizyonu ve radyosuna erişebilmeleri ve sanat ve müzik eğitimi alabilmeleri için sanata ve kültüre büyük miktarda fon ayrılması gerekmektedir. Kültürel yaşamın, militarizmin, vahşetin ve geriliğin yüceltilmesi eşliğinde özel kâra tabi kılınmasının yerini, ödeneklerin ve tahsisatların sanatçıların, müzisyenlerin ve diğer kültür işçilerinin oluşturdukları komiteler tarafından kararlaştırılmasıyla birlikte, bütün sanatsal ifade biçimlerinin teşvik edilmesi almalıdır.

* Çevre:Şu anda Avustralya’nın büyük bölümünü etkilemekte olan kuraklık kâr sisteminin anarşisinin yol açtığı artmakta olan ekolojik felaketlerin örneklerinden yalnızca birisidir. Bu sorunun çözümü yalnızca en ağır biçimde etkilenen kırsal topluluklara, özellikle en zor durumda bulunanlara kısa vadede yardım sağlamayı değil, suyun akılcı bir biçimde korunması ve kullanımı da dahil daha geniş uzun dönemli konuların ele alınmasını ve küresel ısınmanın yaracağı felakete karşı gerekli adımların atılmasını gerektirir. Bu alanda herhangi bir çözüme ulaşabilmek demokratik planlamayı ve gerçek küresel işbirliğini gerektirmektedir -bireysel kâr, piyasa ve ulus devlet tarafından yönetilen bir toplumda bu olanaksızdır.

Emekçi insanların karşı karşıya oldukları bu devasa sorunların hiçbiri bir avuç insanın elinde birikmiş olan çok büyük miktardaki özel servet rezervlerine ciddi biçimde el atılmadan çözüme kavuşturulamaz. Parlamenter demokrasi aygıtı, ekonomik iktidarın manivelalarının, sıradan insanlardan gizli onların kaderlerini belirleyen otokratik kararlar alan, büyük şirketlerin başındaki seçkin tarafından kontrol edildiği gerçeğini gözlerden gizlemektedir. Gerçek demokrasi sıradan insanların ekonomik kararlar, çalışma koşulları ve kendi gündelik yaşam koşulları üzerinde denetime sahip olmalarını gerektirir.

Sonuç olarak gerçek demokrasi ancak bilinçli ve taleplerini berrak bir biçimde dile getirebilen emekçi halkın sosyalizm mücadelesinde siyasi olarak seferber edilmesi yoluyla elde edilebilir. SEP emekçi halkın toplumsal ve ekonomik çıkarlarını temsil edecek ve onlara kendi yaşamlarını etkileyen kararlar üzerinde tam demokratik denetim gücü verecek bir işçi hükümetinin kurulmasını savunuyor.

İşçi sınıfının siyasi bağımsızlığı için

SEP, tamamı mevcut toplumsal ve siyasi düzeni savunmaya hizmet eden düzen partileri karşısında, işçi sınıfının siyasi bağımsızlığı için mücadele ediyor. Bizler, Sosyalist İttifak gibi, çeşitli orta sınıf protesto grupları tarafından öne sürülen, İşçi Partisi’nin Liberallere kıyasla "ehven-i şer" olduklarına dair önermeyi bütünüyle reddediyoruz. Son yirmi yılın deneyimleri ALP’nin ve sendikaların işçi sınıfının en kısa vadeli çıkarlarını savunmaktan bile bütünüyle aciz hale gelerek çökmüş örgütler olduğunu kesin bir biçimde gözler önüne serdi. Bu örgütler yeniden canlandırılamazlar.

İşçi partisinin ve sendikaların sicili ulusal reformizm ve ekonomik düzenleme programını temel alan bütün partilerin evrensel çöküşüne çarpıcı bir örnektir. İşçi Partisi ve sendikalar, küreselleşmiş üretimin etkisi altında, yatırımcıları çekmeye yardımcı olabilmek ve küresel piyasaları tatmin etmek için gerek sekiz saatlik işgününü, ceza oranlarını ve izin hakkını gerekse de kamusal sağlık hizmetini ve eğitimi savunmayı tamamen bıraktılar.

Victoria militan işçi sınıfı mücadeleleri konusunda köklü bir tarihe sahip. Ancak son yirmi yılın acı deneyleri şunu gösteriyor ki, bu grevler ve gösteriler her ne kadar radikal ve militan olurlarsa olsunlar, bu güçlere yalvarmayla kısıtlı kaldıkları sürece hiç bir sonuç elde edemeyeceklerdir. Geçtiğimiz Kasım ayında Avustralya’nın dört bir yanında, Victoria’daki 240.000 işçinin de içinde yer aldığı, yarım milyon işçi, "İş Tercihleri" adı verilen federal çalışma yasalarını protesto etti. Ancak Howard geri adım atmayı reddedince, sendika yöneticileri hareketi durdurdular ve işçilere federal düzeyde İşçi Partisi’nin iktidara gelmesini beklemeleri çağrısı yaptılar. Bu arada ülkenin dört bir yanında işçiler sindiriliyorlar ve kurbanlık koyun muamelesi görüyorlar.

Yeşiller emekçilere gerçek bir alternatif sunmuyorlar. Kâr sistemine karşı çıkmaktan çok uzak olan Yeşiller, yönetim kurullarını ve hükümetleri sosyal alanda ve çevre konusunda daha sorumlu davranmaya zorlamak için sonuçsuz kalmaya mahkûm girişimlerde bulunuyorlar. İşçi Partisi gibi, Yeşiller de Irak savaşına ilkesel olarak karşı çıkmadılar, fakat Avustralyalı askerlerin ülkeye daha yakın yerlere konuşlandırılmasını istediler. Bundan dolayı Howard’ın bütün Pasifik boyunca giriştiği saldırganlığı ve hükümetin Doğu Timor ve Solomon Adaları’nda gerçekleştirdiği askeri müdahaleleri şevkle destekledikler. Yeşillere umut bağlamış olan herkes onların, hükümet ortağı olarak gerici ekonomik politikalar izledikleri ve Alman askerlerini Balkanlara ve Afganistan’a gönderdikleri Almanya’da yaptıklarını dikkatle incelemelidir.

SEP sosyalist ilkeler temelinde toplumu tepeden tırnağa yeniden şekillendirmeyi amaçlıyor. Böyle bir görev sıradan emekçi insanların siyasi yaşama etkin bir biçimde müdahale edebilecekleri ve kendi sınıf çıkarları için kavga verebilecekleri bağımsız bir hareketi inşa etmeden yerine getirilemez. İşçi sınıfının eğitilmesinin ve seferber edilmesinin başlıca önkoşulu sosyalizm ve enternasyonalizm ilkelerini temel alan yeni bir kitlesel siyasi partinin inşa edilmesidir.

Bizim hareketimiz işçi sınıfının en yürekli ve uzak görüşlü temsilcileri tarafından on yıllar boyunca sosyalizm için, her türlü siyasi oportünizme karşı verilmiş olan mücadelenin kritik derslerini cisimleştiriyor. Bu geleneğin en büyük temsilcisi, eski Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin büyük ideallerini kötüye kullanmış ve onlara ihanet etmiş olan Stalinist bürokrasiye karşı yılmak bilmeyen bir siyasi mücadele vermiş olan, Rus Devriminin iki önderinden biri Lev Trotskiy’dir. Avustralya’daki SEP ve dünyanın dört bir yanındaki kardeş partileri, Trotskiy tarafından 1938 yılında kurulmuş olan Sosyalist Devrimin Dünya Partisi’nin devamı olanDördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’ni (DEUK) oluşturuyorlar.

Savaşa ve militarizme karşı çıkan ve demokratik haklar ve toplumsal eşitlik için mücadele etmek isteyen herkesi SEP’in Victoria seçim kampanyasına katılmaya çağırıyoruz. Sosyalist bir alternatif için mücadeleye destek verin, Sosyalist Eşitlik Partisi veDünya Sosyalist Web Site’siyle ilişkiye geçin ve partimizi inşa etmek için bize katılın.

Aynı zamanda bakınız
Makalenin İngilizce orijinali
(1 Kasım 2006)

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır