DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler
Yazıcıya hazırla
Çinin "kızıl kapitalisti"nin ölümü ve 1949 devrimi
John Chan
10 Şubat 2006
İngilizceden çeviri (29 Kasım 2005)
1949 öncesinde Mao Zedung tarafından kurulan Komünist Partisi hükümetini desteklemiş olan Çin kapitalist seçkininin önde gelen tanınmış üyelerinden Rong Yiren, 26 Ekimde, Pekinde 89 yaşında öldü. Daha çok "kızıl kapitalist" olarak tanınan Rongun yaşamı, Stalinist rejimle Çin burjuvazisinin kimi kesimleri arasında daha en başından itibaren varolan yakın ilişkilerin somut örneğini oluşturuyordu.
Xinhua haber ajansı tarafından yayınlanan resmi ölüm haberi Rongu "modern Çin ulusal sanayicilerinin önde gelen temsilcisi, seçkin bir lider, büyük bir yurtsever ve komünist müdafi," olarak selamladı. Rongun cenaze töreni önde gelen Çinli liderlerin gömüldüğü, Pekindeki Babao Hillde gerçekleştirildi. Törene başbakan Wen Jiaobaonun başında yer aldığı, Çinin çok sayıda tanınmış şahsiyeti katıldı.
Bu sözde "komünist müdafi" hayata gözlerini yumduğu anda, Çindeki en zengin bireylerden biriydi. Rong 1979da piyasa reformlarının uygulamaya konmasını izleyen yıllarda sahip olduğu bağlantıları, ailesinin Çin Devriminden önce sahip olduğundan çok daha büyük tutarda bir servet birikimi yapmak için kullandı.
Rong 1979 yılında Çin Uluslararası Tröst ve Yatırım Şirketinin başkanlığına seçildi. Rong 1993 ile 1998 yılları arasında Çinin devlet başkanı yardımcısıydı ve Ulusal Halk Kongresinde yönetici konumundaydı. Merkezi ABDde olan Forbes dergisi 2000 yılında Rongun kişisel servetinin 1,9 milyar dolar olduğunu öngörüyordu.
Rong Yiren 1916 yılında doğu Jiangsu şehrinde doğdu ve Şangaydaki St. John Üniversitesinden mezun oldu. Varlıklı bir burjuva ailenin oğlu olarak ayrıcalıklı bir çocukluk geçirdi, lüks bir evde yaşadı ve Britanya yapımı spor arabalar kullandı.
Rong, 1949 Devriminin hemen öncesinde, o yıllarda toplam 80.000 kişinin çalıştığı 20den fazla tekstil fabrikası ve un değirmeninden oluşan aile şirketinin denetimini eline aldı. Rong aynı zamanda Şangaydaki bir bankanın da başkanıydı. Rong gibi servet sahibi birinin Maoist rejime destek vermiş olması, bu rejimin kendisine temel olarak aldığı Stalinist perspektifle bağlantılıydı.
Çinde kapitalizmin gelişimi, diğer bütün sömürgelerde görülene benzer çelişkiler gösteriyordu. Çin burjuvazisi tarihsel olarak ilerici bir rol oynayabilme kapasitesine sahip değildi. Ekonomik olarak emperyalist güçlere bağımlıydı, kırsal bölgelerde yarı-feodal yapıya bağlıydı ve aşağıdan, sürekli olarak hızla büyüyen işçi sınıfının başını çektiği mücadeleler tarafından tehdit ediliyordu.
İmparatorluk sistemine karşı girişilen 1911 devrimi, bir dizi savaş ağasının egemenlik kurduğu bir dönemin yaşanmasına ve 1925 - 1927 arasındaki ikinci Çin Devrimi sırasında patlak veren çok büyük sınıf gerilimlerine yol açtı. İşçi sınıfının ezilmesini, Çan Kay-Şekin Kuomintagının (KMT) iktidarda olduğu kokuşmuş bir diktatörlüğün kuruluşu izledi. Japon emperyalizmi 1931 yılında Mançuryayı ve ardından 1937 yılında bütün ülkeyi işgal ederek büyük bir yıkıma yol açtı.
II. Dünya Savaşının ardından KMT diktatörlüğü ekonomik toparlanma için gerekli siyasi koşulları yaratmak bir yana, ülkeyi ancak güç bela bir arada tutabiliyordu. 1940ların sonlarında hiper-enflasyon, resmi çevrelerin gırtlaklarına kadar rüşvete batması ve kredi sisteminin iflas etmesi, Çin sanayini sarstı. KMT hükümetinin ekonomik krizi çözme konusundaki basiretsizliği karşısında Çin burjuvazisinin, Rongun da içinde yer aldığı kimi kesimleri, Mao Zedungun yönetimindeki Çin Komünist Partisine (ÇKP) yöneldiler.
Kendisine köylülüğü temel alan ÇKP kuruluş ilkesi olan sosyalist enternasyonalizmi uzun süre önce terk etmişti. Mao bunun yerine, Çin işçi sınıfının 1927 yılında yaşadığı trajik yenilgilerden doğrudan sorumlu olan Sovyetler Birliğindeki Stalinist bürokrasi tarafından geliştirilen "iki aşama teorisini" benimsedi. Stalinistler 1917 Rus Devriminin derslerini reddederek Çinde işçi sınıfının iktidarı ele geçirme olasılığının ortaya çıkmasından önce uzun bir kapitalistleşme döneminden geçmesi gerektiğini öne sürdüler.
1945 yılında Japonyanın teslim olmasının ardından, Mao aynı pro-kapitalist perspektifi benimseyerek, KMTye bir burjuva koalisyon hükümeti kurma çağrısı yaptı. Bu durum "dört sınıfın bloğu" - işçi sınıfı, köylü sınıfı, küçük burjuva ve ulusal kapitalistlerin "ilerici" denen kesimi - safsatası altında yüceltildi.
İktidarın devrilmesi
KMT bu teklifi reddetti ve iç savaş, Sovyetler Birliğinin Mançuryanın sanayileşmiş bölgelerini işgal ederek ABD destekli KMTyi zayıflattığı ve Japonyada ele geçirdiği büyük miktardaki silahı ÇKPye aktardığı koşullar altında devam etti. Maonun gerilla güçleri şehirleri ele geçirme gücüne sahip saha ordularına dönüştürüldü. ÇKP 1949da belirleyici bir askeri zafer elde etti ve KMT çöktü. Çan Kay-Şek ve onun rejimiyle bağlantılı olan kapitalist seçkin Tayvan adasına kaçtı.
Buna karşılık Rong Yiren gibi kimi kapitalistler KMT yönetiminin kaos döneminin ardından ÇKPnin iktidara gelmesini memnunlukla karşıladılar. Maonun köylülerden oluşan "kızıl" orduları büyük şehirlere girdikleri zaman, işçi sınıfının saflarındaki her türden bağımsız örgütlenmeyi bastırdılar ve özel mülkiyeti korudular: Yeni rejim Şangayda Rongun şirketlerinin çökmesini engelleyecek olan gerekli parasal desteği, hammaddeleri ve iş bağlantılarını sağladı.
Rong daha sonraları "komünistlerin" zafere ulaşmalarının ardından duyduğu kimi endişelerin çabucak dağıldığını anlatacak, "Komünist Partisini onaylamak için sadece bir elimi kaldırmıştım. Eğer iki elimi kaldırmış olsaydım bu teslim olmak anlamına gelecekti. Sadece bir elimi kaldırmış olmam hatalıymış. Şimdi her iki elimle birlikte partiyi destekliyorum," diyecekti.
Rong türünün tek örneği değildi. Eski KMT rejiminin kimi kesimleri de yeni hükümete katıldılar. KMTnin kurucusu Sun Yat-Senin dul eşi Song Qingling, 1949 yılının Ekim ayında, Tiananmen Meydanında Çin Halk Cumhuriyetinin (ÇHC) kuruluşunu ilan ettiği sırada Maonun yanında ayakta duruyordu. "Sol KMT" adı verilen siyasi oluşum da dahil olmak üzere Çanın diktatörlüğüne karşı çıkmış olan bir düzine burjuva partisi ÇKPnin patronajını kabul etti. Bu partiler ÇHCnin anayasa taslağını hazırlayan Çin Halkı Siyasi Danışma Konferansını (ÇHSDK) oluşturdular.
Özel sermayeye daha sonrasında el konulmuş olması sosyalist politikalara dönüldüğü anlamına gelmiyordu. Rejim, ekonominin bazı sektörlerini devralmak zorunda kalmıştı. Kırsal kesimde büyük toprak sahibi sınıfa ait olan topraklara el konulması ve yeniden dağıtılması, daha önceleri köylülüğün rant ve tefecilik yoluyla soyulmasından faydalanmış olan taşra sermayesi ile şehirlerdeki sermaye arasındaki bağları kopardı. KMTnin iktidardan düşüşü sırasında önemli tutarda sermaye Tayvana ve Hong Konga götürülmüştü. ABD emperyalizminin ambargosu ve Kore Savaşının patlak vermesi Çinin kapitalist dünya pazarı ile olan bağlantılarını kopartırken yabancı sermaye de ülkeden kaçtı.
Aynı zamanda Pekinin Sovyetler Birliği ile olan ittifakı da yeni örgütlenme biçimlerini gerekli kılıyordu. Sovyet teknolojisinin ve sanayinin Çine transferinin koordinasyonunu sağlayabilmek için devlet planlanması benimsendi. Bu gelişmeler, "sosyalizme geçiş" olarak selamlanan 1956daki genel millileştirmelerle en üst noktasına ulaştı. Bu programın gerçek içeriği sosyalizm değil, büyük ölçüde bir tarım ülkesi olan Çinde sanayinin devlet tarafından kontrol edilmesine ve işçi sınıfının siyasi olarak bastırılmasına dayanan ulusal otarşiydi.
Rong, 1956 yılında sahip olduğu işletmeleri devlete devretti. Bu davranışı nedeniyle "kızıl kapitalist" olarak selamlandı ve kendisine tazminat olarak 30 milyon yuan ya da 12 milyon ABD doları ödendi - o tarihte bu hatırı sayılır bir tutardı. Rong aynı zamanda 1966 yılında "Kültür Devrimi" başlayıncaya kadar, devlete devretmiş olduğu işletmelerden kâr payı almaya devam etti. Rong 1957 yılında Şangayın belediye başkan yardımcılığına ve iki yıl sonra da tekstil sektörü bakan yardımcılığı görevine getirildi.
Rongun yükselişi ÇKPde "kapitalist yolcular" adı verilen ekibin - Liu Şaoqi ve Deng Xiaping bu ekibin en tanınmış simalarıydılar - yükselişi ile çakıştı. Maonun kırsal kesimde "sosyalizm"i yaratmaya yönelik sonuçsuz bir girişimi temel alan ekonomik politikaları bir biri ardınca felaketlere neden oldu. Liu ve Deng, Stalinist "iki aşama" teorisini, ekonomik krizin Çinde sosyalizm için gerekli maddi temelin bulunmadığını ortaya koyduğunu öne sürmek için kullandılar. Ülkenin on yıllar ve hatta yüzyıllar alacak bir kapitalist gelişme aşamasından geçmesi gerektiğini vurguladılar.
Özü itibariyle Mao ile "kapitalist yolcular" arasında bir hizip mücadelesi olan 1960ların Kültür Devrimi ile birlikte Rong geçici olarak bir kenara itildi. 1966 yılında Maonun Kızıl Muhafızları evini basıp eşini dövdüler. Yine de başbakan Çu En Lai, Rongun daha fazla saldırıya maruz kalmasını önleyebilmek için duruma müdahale etti. Çu şu açıklamayı yaptı: "O [Rong] Çin ulusal kapitalistlerinin bir temsilcisidir ve hem yurt içinde, hem de yurt dışında etkili biridir. Kendisinin korunması gerekir."
Serbest piyasaya dönüş
Liu ve Deng gibi figürlerin tasfiye edilmiş olmalarına karşın Maonun ülkenin yaşadığı ekonomik durgunluğa verecek herhangi bir yanıtı yoktu ve büyük ölçüde Çin ekonomisini dışa açmaya yönelik piyasa yanlısı bir perspektifi benimsedi. Mao, 1971 yılında ABD emperyalizmiyle bir anlaşma imzalayarak Çine yabancı yatırımların gelmesinin ve gelişmiş kapitalist ülkelerle ekonomik ilişkileri yoğunlaştırmanın koşullarını yarattı.
Maonun 1976 yılında ölmesinin ardından rejimin başına Deng Xiaping geçti ve Deng serbest piyasa yanlısı uygulamaların önünü bütünüyle açtı. 1979 yılında Rong Yiren, Deng tarafından Çin Uluslararası Tröst ve Yatırım Şirketini (ÇUTYŞ) - hükümetin yabancı yatırımcıları Çine çekmekle görevli olan kolu - kurmakla görevlendirildi.
ÇUTYŞnin birinci yılındaki çalışmaları sırasında Rong 4.000den fazla yabancı iş adamıyla görüştü. Rong aynı zamanda Pekinle 1971 yılında diplomatik ilişkileri kurmuş olan eski ABD dış işleri bakanı Henry Kissingerı da şirketin baş uluslararası danışmanlarından biri yaptı.
Rong yabancı yatırımların gelişini, serbest ticaret bölgelerinde altyapı yatırımları yaparak ve yabancı şirketlere işlerini yürütmelerinde yardımcı olarak kolaylaştırdı. Çin Ulusal Halk Kongresinin Hong Kong delegesi olan Philip Wong 28 EkimdeChina Dailye şunları söyledi: "ÇUTYŞ kurulurken eğer onun [Rongun] yeteneği ve vizyonu olmasaydı, Çinin ekonomik gelişimi bu derece hızlı olmazdı."
Rongun ÇUTYŞsi 1992 yılında gemicilik, enerji üretimi ve inşaat işleri alanlarında faaliyet gösteren bir imparatorluk haline gelmişti: Bugün ÇUTYŞnin dünyanın dört bir yanında 200 şirketi var ve bu şirketlerin varlıklarının toplam değeri 6.3 milyar ABD doları. ÇUTYŞ gelişirken, Rongun özel işleri de aynı şekilde gelişti. Oğlu Larry Rongu 1979 yılında Hong Konga, buradaki yatırımları yönetmesi için gönderdi. Larry Rong 2005 yılında Forbes dergisi tarafından, sahip olduğu 1.64 milyar dolarlık servetle Çinin en zengin adamı olarak ilan edildi.
1989 yılının Mayıs - Haziran aylarında yaşanan hükümet karşıtı protestoların bastırılmasının ardından baba Rong, Çin ekonomisinin daha da fazla dışa açılması konusunda kilit bir rol oynadı. Deng Xiaoping, Tiananmen Meydanında işçilerin ve öğrencilerin katledilmesine, "sosyalist sistemin" savunulması gerektiğini söyleyerek destek verdi. Gerçekte bu katliam işçi sınıfının, rejimin serbest piyasa politikalarının yol açtığı sonuçlara karşı muhalefetini ezmeyi amaçlıyordu.
Rong 1993 yılında, Pekinin "piyasa reformlarını" hızlandırma konusundaki kararlılığının bir sembolü olarak Çin Devlet Başkanı Yardımcılığı görevine getirildi. Rongun ölümünün ardından Britanyada yayınlananFinancial Timesda yer alan yazıda şöyle deniliyordu: "Rongun bu görevi esas olarak seremonikti, ancak açık bir mesaj içeriyordu: Çinde komünist politika ile piyasa ekonomisinin yeni karışımı varolmaya devam edecektir. Ve yolu gösteren kişi kızıl kapitalistti." Aynı yıl Çin 111 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı çekti - bu 1979 ile 1989 yılları arasındaki 10 yıllık dönemde Çine akmış olan toplam yabancı yatırımın yaklaşık olarak dört katı büyüklüğündeydi.
Bu muazzam boyuttaki yatırım akışının sonucunda Çinde kapitalist sınıfı hızla büyüdü. Ronglar gibi eski burjuva aileleriyle birlikte, Tayvan ve Hong Kongdan dönen kapitalistler, iş adamları grubu olarak Komünist Partisi hiyerarşisi içinde önemli bir katman oluşturdular. Eylül ayında Fransız bankası Credit Agricole tarafından yayınlanan "Çinin Kapitalistleri" başlıklı rapora göre, Çinin GSYİHsının yüzde 70inden fazlası özel şirketler tarafından yaratılıyor. Rapor biçimsel olarak "devlet mülkiyetinde" ya da "kolektif" olarak gösterilen kuruluşların çoğunun yönetiminin gerçekte özel ellerde olduğunu belirtiyor.
Bugün Maonun Çini dünya kapitalist düzeninin ana payandalarından birini oluşturuyor. Dünya üretiminin önemli bir bölümü Çin işçi sınıfının acımasızca sömürülmesine dayanıyor. Çinin dış ticareti bu yılın ilk 10 ayında 1,148 trilyon dolar düzeyine ulaştı ve Çin, Japonyadan sonra ABDnin hazine bonolarının ikinci en büyük alıcısı konumunda, ABDnin devasa açıklarının finanse edilmesine yardımcı oluyor. Çin aynı zamanda Avustralya gibi bir dizi kapitalist ekonomiyi geride bırakarak en büyük petrol ve hammadde ithalatçılarından biri haline gelmiş durumda.
Bugün birçok insanın gözünde Çin komünist bir ülke değil. Ancak Rong Yirenin - "komünist" Çinde önemli mevkileri işgal etmiş ve muazzam bir servet birikimi yapmış olan bu kapitalistin - yaşamı Pekinin, rejimin sosyalist olduğuna dair iddialarının daha en başından bu yana sahte olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|