DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Türkiye
Yazıcıya hazırla
Türkiye: özelleştirilen petrol rafineri şirketi 800 işçiyi işten çıkardı
Sinan İkinci
4 Ağustos 2006
İngilizceden çeviri (1 Ağustos 2006)
Kısa süre önce özelleştirilmiş olan petrol rafineri şirketi Tüpraşın (Türkiye Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi) yeni yönetimi, 26 Temmuzda, ülke çapında 828 işçinin işten çıkarılmasını içeren yeniden yapılandırma planının ilk aşamasını ilan etti. Şirket, bu toplu işten çıkarma öncesinde yaklaşık olarak 5.000 işçiyi istihdam ediyordu.
26 Ocak 2006 tarihinde Koç Holdingin -enerji, otomobil sanayi, perakendecilik, telekomünikasyon ve savunma sanayi dahil bir çok alanda holdingleri de bulunan ülkenin en büyük şirketler grubu- önderliğindeki ve İngiliz-Hollanda petrol devi Royal Dutch Shell A.Ş.nin de içinde yer aldığı bir konsorsiyum Tüpraşın denetimini ele geçirmesine yetecek kadar hissesini (yüzde 51ini) resmen satın aldı. Koç ailesi Forbesin 2005 yılı dünyanın en zengin insanları listesinde 103. sırada yer alıyor.
Petrol-İş (Türkiye Petrol Kimya Lastik İşçileri Sendikası) bu toplu işten çıkarma açıklaması karşısında kelimenin tam anlamıyla sessiz kaldı ve bir açıklama yayımlamaktan bile çekindi. Bu, Petrol-İş bürokrasisinin sürecin bir parçası olması oranında anlaşılabilir bir durum. Şirket yönetimi bu son işten çıkarma açıklamasını yapmadan önce sendika yöneticileriyle durumu görüştü ve sendikanın sessizliği şirket yönetiminin işten çıkarma planına teslim olduğunun açık bir göstergesi.
Sendikanın şirketin yeni sahiplerine faydasını ve ne kadar esnek olduğunu kanıtlamaya çalıştığına şüphe yok. Bir sonraki Petrol-İş kongresi yaklaşırken, bürokrasi işverenlerle birlikte çalışmaya hazır olduğunu sergilemek için elinden gelen her şeyi yapıyor.
Petrol-İş bürokrasisi Tüpraş işçilerini özelleştirmeye karşı verdikleri mücadelede yanlış yollara saptırmak konusunda kokuşmuş bir rol oynadı. Örneğin, sendika yönetimi dört yıl önce, sendikanın başkanı Mustafa Öztaşkının yakın arkadaşlarının sahip olduğu bir özel reklam şirketi tarafından tasarlanmış olan, ana tema olarak, "Biz özelleştirme tartışmasını basitçe özelleştirmeye evet ya da hayır diyen iki karşıt kamp arasındaki çekişmeyle sınırlamak istemiyoruz. Bizler özelleştirme konusunda geniş ve açık bir tartışma düzenlemek istiyoruz. Türkiye kamuoyu bu konuyu henüz tartışmadı," diyen pahalı bir kampanya yürüttü.
Petrol-İşin özelleştirme konusunda benimsemiş olduğu bu çizgi doğrudan doğruya, Türkiyenin Avrupa Birliğine üye olması konusunda benzer bir biçimde "ne evet ne hayır" kampanyası yürüten Özgürlük ve Dayanışma Partisinden (ÖDP) alınmıştı.
Petrol-İş yaklaşık olarak bir yıl önce -yine aynı reklam ajansı aracılığıyla- "Tüpraş Geleceğimizdir. Satılamaz," sloganıyla bir başka son derece pahalı bir kampanya başlattı. Bir kez daha reklam panolarına, yazılı basında ve televizyonlarda yayınlanan duyurulara vb. milyonlar yatırıldı. Tüpraş işçileri saflarında sendika bürokrasisinin pasif tutumuna karşı hoşnutsuzluk işaretleri ortaya çıktığı zamanlarda Petrol-İş birkaç kısa süreli (azami bir gün süren) grev ve diğer türden protesto eylemleri düzenledi. Bunların hepsi herhangi bir perspektiften yoksun, "Özelleştirmeye karşı eylem yaptık," diyebilmek için gerçekleştirilmiş, göstermelik çabalardı.
İstanbul Sanayi Odası tarafından her yıl yayınlanan en büyük 500 sanayi kuruluşu listesine göre Tüpraş 2005 yılında Türkiye ekonomisinde tek başına en büyük kuruluş olarak listenin en üstünde yer alıyor. Şirket aynı zamanda Avrupada faaliyet gösteren en büyük yedinci rafineriyi işletiyor.
Tüpraş, 1996 yılında özelleştirme kapsamına alındığından bu yana, hiç yeni personel istihdam etmedi. İşten ayrılan ve emekli olan işçilerle işçi sayısı son on yılda azalırken bu personel azatlımı reel ücretlerin -Petrol-İş ve onun dışındaki Türk sendika bürokrasisi sayesinde- erozyona uğramasıyla ele ele gitti. İMF gözetimindeki kemer sıkma programı nedeniyle yerel para birimi (Yeni Türk Lirası) aşırı değerlenmiş olmasına karşın şu anda Tüpraş işçilerinin maaşları Avrupalı rafineri işçilerinin maaşlarının yarısından daha az.
Şirketin yakında asgari ücretle yeni işçileri işe alacağına şüphe yok -Türkiyede dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 345 dolar olmasına karşın asgari ücret 250 dolar civarında. Aynı zamanda Petrol-İş bürokratları sıradan işçilerin ve sendika üyelerinin yaşam koşullarıyla hiç ilişkisi olmayan lüks bir yaşam sürüyorlar. Türk hükümetinin kemer sıkma politikalarına karşı Türkiyedeki küçük burjuva "sol"un "alternatif" olarak ilan ettiği bürokrasi işte bu bürokrasidir.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|