DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz
Yazıcıya hazırla
Alman hükümeti Kürt gazetesini ve Filistin derneğini yasakladı
Justus Leicht
26 Eylül 2005
İngilizceden çeviri (17 Eylül 2005)
Yeşiller Partisi ile birlikte koalisyon hükümetini oluşturan Sosyal Demokrat Partinin (SPD) bir üyesi olan Alman İç İşleri Bakanı Otto Schily 5 Eylülde Kürtlerin günlük gazetesiÖzgür Politikayı ve Filistinlilere ait bir derneği, "YATIM Kinderhilfe e.V." (Çocuklara Yardım Derneği) yasakladı.
Kalabalık bir polis ekibi Schilynin kararını derhal uygulamaya koydu. Gazetenin, idare müdürü, yayıncısı ve baş editörü de dahil olmak üzere dört çalışanı tutuklandı.
İfade, basın ve örgütlenme hakkı özgürlüğüne yapılan bu saldırı için gösterilen gerekçeler sadece yanıltıcı değildi, fakat aynı zamanda SPD-Yeşiller Partisi hükümetinin dünya sorunlarına barışçıl çözüm bulunmasından yana olduklarına dair iddialarının sahteliğini de gözler önüne seriyordu. Alman hükümeti Kürtleri ve Filistinlileri, bu iki ezilen halkı, susturmaya çalışıyor ve bu halkları ezenlerden yana tavır alıyor.
Schily, Alman genel seçimlere iki hafta kala kendisine, sertlik yanlısı ve yasa ve düzeni sağlamaktan yana, temel demokratik haklara çok az önem veren bir adam görüntüsü vermeye çalışıyor. Schilly, "Hükümet aşırı uçta yer alan ve terörist bir geçmişi olan bütün faaliyetlere karşı kararlılıkla harekete geçecektir," dedi.
Buna karşılık SchilyÖzgür Politikayı aşırı uçta yer alan ya da terörist bir örgüt yapan şeyin tam olarak ne olduğunu açıklamaktan dikkatle kaçındı. Sadece gazetenin "açıkça PKK adlı [Kürdistan İşçi Partisi, şimdi adını Kongra-gel olarak değiştirmiş olan] örgütle," bağlantılı olduğunu iddia etti.
Bu "açık kanıtlar" nelerdi? Schily buna şu cevabı verdi: "Haberleri veriş şekilleri"! Schilye göre Özgür Politika Avrupadaki okurlarına PKK hakkında bilgi sağlıyor ve onlara sürekli olarak PKK önderliğinin verdiği talimatları aktarıyor.
Schilynin karşı çıktığı "haber veriş şekli" kısa bir süre önce hazırlanmış olan bir İstihbarat Örgütü raporunda şu şekilde tarif ediliyor: "Türkçe yayınlanan günlük Özgür Politika gazetesi örgütün önde gelenleriyle yapılan söyleşileri ve bunların yaptıkları açıklamaları yayınlayarak Kongra-gel için bir forum oluşturuyor. Gazete düzenli olarak Kongra-gel toplantıları hakkında haberler yapıyor."
Schily buna dayanarak Kongra-gelin veÖzgür Politikanın "bir ve aynı örgüt" olduklarını iddia ediyor. Bu mantığa göre, yasaklanmış ya da hükümetin rahatsız edici bulduğu örgütlerle ilgili olarak düzenli olarak yayın yapan ve bu örgütlerin söylediklerini ve yaptıklarını aktaran herkes bu örgütlerin bir parçasıdır ve yasaklanmaları ve cezalandırılmaları gerekir.
Buna benzer bir biçimde, Bush yönetimi de, silahlı direniş gruplarının bildirilerini düzenli olarak yayınladığı ya da El Kaide dahil bunların üyeleriyle görüşmeler yaptığı için Arap yayın kuruluşuEl Cezireye "teröristlerin borazanı" olduğunu söyleyerek iftira etti. El Cezire çalışanları Afganistanda ve Irakta ABDnin silahlı güçleri tarafından öldürüldü.
Alman gazeteciler sendikası DJUÖzgür Politikanın yasaklanmasını eleştiren şu açıklamayı yaptı: "Polisin bir gazeteye karşı giriştiği bu eylem son derece ciddi bir durum. Bu eylem haber kaynaklarının gizliliğini ve aynı zamanda anayasal olarak güvence altına alınmış olan basına sağlanan korumayı tehlikeye atıyor." DJU yasaklamayı "bütünüyle aşırı bir tepki" olarak adlandırdı.
Özgür Politika 10 yılı aşkın bir süredir yayınlanıyor, her sayısı 10.000den fazla basılıyor. Özgür Politika Avrupada Türkçe yayınlanıp, Türk milliyetçiliğini desteklemeyen ve Türkiyedeki Kürtlerin sorunlarını düzenli olarak ele alan tek gazete.
Gazetenin perspektifi Kürt milliyetçiliğine dayanıyor ve gazete en önemli Kürt milliyetçisi örgüt olan PKKya yakın bir çizgi izliyor. Dünya Sosyalist Web Sitesi ve Sosyalist Eşitlik Partisi (Almanya) PKK ve Kürt milliyetçiliği ile arasında köklü ve bağdaşması mümkün olmayan siyasi farklılıklar olmasına karşın bu yasaklamayı temel demokratik haklara yönelik kötü niyetli bir saldırı olarak kınıyor.
Schily,Özgür Politikanın aşırı uçta yer alan ya da terörist eğilimli bir gazete olduğuna dair iddiasıyla ilgili olarak herhangi bir somut kanıt sunmaya çalışmadı bile. Böyle bir kanıt sunmaya çalışması durumunda epeyce zorlanırdı. Gazete beş yılı aşkın bir süreyle PKK önderliğinin bütün siyasi manevra ve dönüşlerini kabullendi. PKKnın Türk devletinin ideolojisi olan Kemalizmi yüceltmesini savundu ve ABDnin Iraka saldırmasına ve bu ülkeyi işgal etmesine destek verdi.
"Terörizm" iddiasına gelince, "Özgür Politika tarafından desteklenen" PKK 2000 yılından bu yana resmi olarak gerilla stratejisinden vazgeçmiş durumda. Yüksek Mahkemeye göre 1996dan bu yana bu gazete Almanyada terörist bir örgüt olarak addedilmiyor. İstihbarat Örgütü bile 1999dan bu yana örgütün propagandasının "demokratik bir Türkiyenin sınırları içinde Kürtlerin kültürel otonomisini," savunmak olduğunu ve örgütün faaliyetlerinin hapishanedeki PKK önderi Abdullah Öcalanın tutukluluk koşullarını iyileştirmek ve aynı zamanda "Türkiyede Kürtlerin siyasi ve kültürel kimliğinin kabul edilmesi talebi ve Kürt sorununun Türkiyenin Avrupa Birliğine girişi ile ilgili tartışmalara dahil edilmesi," üzerinde yoğunlaştığını kabul ediyor.
Bu çizgi Özgür Politika tarafından da savunuluyor. Schily bunun neresinin aşırı uçta yer almak olduğu açıklamadı. Schilynin iddiaları Kürt sorunu ile ilgili her türlü eleştirel ifadeyi ayrılıkçılık ve terörizme destek vermekle eşdeğer gören Türk generallerini ve devlet savcılarını andırıyor. Bu nedenle Türkiye en çok gazeteciyi hapse atan ve basına en çok yasak getiren ülkelerden biri konumunda.
Aynı zamanda Avrupa Birliği resmi olarak, "ABnin tam üyesi olmak isteyen" Türkiyeyi daha demokratik olmaya ve azınlık haklarını tanımaya teşvik ediyor. Bu nedenle, PKK ve Özgür Politika da dahil olmak üzere, Kürt milliyetçileri Avrupa Birliğine her zaman için büyük umutlar bağladılar.
Schilynin şimdi bunun tersini yapıyor olması, Türk devlet aygıtında yer alan en sağcı güçleri cesaretlendirmesi, bu durumla çelişiyormuş gibi görünüyor. Diğer Avrupa ülkeleri ve ABD gibi Almanya da Türkiyenin AB üyeliğini, bu ülkeye özgürlük ve refah sağlamak için değil, fakat Şansölye Schröderin kısa bir süre önce belirttiği gibi "Türkiyenin jeopolitik önemi" nedeniyle destekliyor. Ülke, Batının önemli "dış ve güvenlik çıkarlarının" bulunduğu, Ortadoğunun, Kafkasların ve Orta Asyanın petrol ve gaz rezervleriyle sınırdaş. Diğer bir deyişle Türkiye bir askeri ve ekonomik ileri karakol olarak görülüyor. Bunun demokrasi ile ve ister Türk, ister Kürt ya da Arap olsun geniş halk kitlelerinin refahıyla uzlaştırılması mümkün değil.
Bu durum aynı gün Schily tarafından uygulamaya konan bir başka yasaklama kararında görülebilir. Schily, "YATIM Kinderhilfe e.V."ye karşı yapılan eylemi, bu örgütün Filistin bölgelerindeki İslamcı Hamas örgütünün sosyal faaliyetleri için para yardımı topladığını söyleyerek gerekçelendirdi. Bu terörist faaliyetleri "dolaylı bir biçimde" desteklemek olarak addediliyor. Schily, Almanyanın baskıcı uygulamasını, "İsrailin kriz içindeki bölgelerinde haklar arasındaki barışçıl iletişimin terörist grupların bir saldırısından korumak konusunda önemli" bir katkı yaptığını söyleyerek açıkladı.
Buradaki sözcük seçimi dikkat çekici. Schilynin sözleri, Filistin topraklarının İsrail tarafından yasadışı bir biçimde işgal edildiğini söyleyen uluslararası hukukla uyuşmuyor, buna karşılık bu toprakların İsraile ait olduğunu iddia eden ve krizin işgalin bir sonucu değil, fakat "terörist grupların" eylemlerinden kaynaklandığını iddia eden İsrail aşırı sağının çizgisini izliyor.
"İşgal altındaki" ya da işgal" sözcükleri Schilynin bildirisinde bir kez olsun yer almıyor. Hamas gibi, intihar saldırılarını destekleyen İslamcılar, Filistinlilerin saflarında, işgal tarafından yaratılan sefalet, umutsuzluk ve baskıdan güç alan geniş bir toplumsal destek mekanizmaları ağı kurarak önemli bir etki gücüne sahip oldular.
Hamas, ilkbaharda Gaza ve Batı Şeriada yapılan seçimlere ilk kez katıldı. Yerel seçimlerde oyların yaklaşık olarak üçte birini ve bir dizi büyük şehirde, özellikle de Gaza da oyların çoğunu aldı. Schilynin koyduğu yasak, işgal altında yaşayan Filistinliler arasında siyasi tartışmayı devlet zoruyla boğmayı, Filistinli kitleleri siyasi tercihleri nedeniyle cezalandırarak toplumsal sefaletin içine itmeyi hedefliyor.
SPDnin 18 Eylül genel seçimini yitirmesi durumunda Schliynin olası halefi olan, halihazırda Bavyera eyaletinin İç İşleri Bakanı görevini yürüten (sağcı Hıristiyan Sosyal Birliğinden) Günter Beckstein bu yasaklamaları memnuniyetle karşıladı ve destekledi.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|