World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz

Yazıcıya hazırla

Irak’ta Saddam Hüseyin’in hukuki olarak linç edilmesine başlanıyor

James Cogan
2 Kasım 2005
İngilizce’den çeviri (19 Ekim 2005)

Saddam Hüseyin’in Bağdat’ta bugün, ABD tarafından kurulmuş olan Irak Yüksek Ceza Mahkemesi’nin (IYCM) ve ABD destekli Irak Hükümeti’nin himayesi altında yargılanmaya başlanması, hukukun ayaklar altına alınmasıdır. ABD emperyalizminin Irak’ı yasadışı ve yağmacı işgali ve 150.000 den fazla Amerikan ve diğer yabancı ülkelerin askerlerinin süregelen varlığından başka dayanağı olmayan bir kukla mahkeme ve hükümetin, eski Irak Devlet Başkanını cezalandırma girişimine inandırıcılık kazandırması mümkün değildir.

Saddam Hüseyin’in ve onun Baas Partisi iktidarının Iraklılara karşı işlediği, hesabını vermesi gereken çok sayıda suç var. Ancak, bugün başlayan duruşmalar eski diktatörü bir an önce ölüme mahkum edip ardından acilen idam etmek için tasarlanmış göstermelik bir davadan başka bir şey değildir. Amaç adalet değil, ABD’nin, Britanya’nın ve diğer büyük güçlerin Saddam Hüseyin’in yaptığı çok sayıdaki gaddarlığın suç ortağı oldukları gerçeğini gizlemektir.

Bugün Saddam Hüseyin sadece 1982 yılında Duceyl köyünde 150 insanın katledilmesine ilişkin 19 adet suçlamayla yargılanıyor. Bu kıyım Baas Partisi’nin önderine karşı Şii fundemantalist - bugünkü Irak başbakanı İbrahim El Caferi’nin partisi olan - Dava adlı örgüte üye oldukları öne sürülen kişilerce yapılan başarısız bir suikast girişimini izlemişti -

Büyük güçler tarafından teşvik edilmiş ya da onaylanmış diğer Baatist suçlar yerine, Duceyl kıyımı özellikle seçilmiştir. Bu suçlar arasında, 1979 yılında Irak Komünist Partisi üyelerinin katledilmesi; 1980 yılında ABD destekli Irak’ın İran’ı işgal etmesine zemin hazırlayacak biçimde binlerce Şiinin öldürülmesi; 1980-88 İran-Irak savaşında Batı tarafından sağlanmış olan kimyasal silahların İranlı asker ve sivillere karşı kullanılması; 1980’lerin sonlarına doğru Kürt halkına karşı girişilen soykırım uygulamaları ve 1991 Körfez Savaşı’nın ardından on binlerce Şii ve Kürdün katledilmesi yer alıyor.

BM’in Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde Hırvatistan, Bosna ve Kosova’da işlendiği öne sürülen 66 savaş suçu ve soykırım uygulamakla suçlanan eski Yugoslav önderi Slobodan Miloseviç’in sürmekte olan duruşmasının herhangi bir biçimde bir tekrarı olmamasını sağlamak için, Saddam Hüseyin’in davasının buna uygun bir biçimde düzenlenmiş olduğu bir sır değil.

Miloseviç, 1990’larda Balkanlar halklarına yönelik girişilen vahşetin büyük bir bölümünden sorumlu olan milliyetçi bir demagogdur. Buna karşılık Miloseviç son dört yıl içinde yargılanmakta olduğu davayı kullanarak, büyük güçlerin bölgenin yıkımına yol açan etnik çatışmalara neden olan entrikalarını belgeledi ve 1999’da NATO’nun Yugoslavya’ya yaptığı saldırının yasadışı olduğunu teşhir etti. Dava, en hafif deyimiyle, davacılar için bir utanç kaynağı durumuna gelmiş durumda.

Hüseyin’in savunmasının ABD’nin başını çektiği 2003 işgaline ve bu şekilde mahkemenin meşruluğuna meydan okuyacağı kesindir. Bununla birlikte ABD, suçlamaları dar bir çerçeveyle sınırlandırarak, 1980’li yıllarda Baas Partisi rejimiyle yapmış olduğu işbirliği konusunda sorulabilecek sorulardan kurtulmayı ümit ediyor. Örneğin, Hüseyin 1983 ve 1984 yıllarında, o zamanlar ABD başkanının elçisi, bugün ise Savunma Bakanı olan Donald Rumsfeld’le yaptığı, İran-Irak savaşında ABD’nin Irak’ı desteklemesine yol açan görüşmeleri nakledebilir.

Sonuç olarak ortaya, ölüler konuşmaz ilkesine dayanan ve daha çok linç etmeye benzeyen bir dava çıkmıştır. Irak hükümeti hükmü önceden vermiş ve en kısa zamanda Hüseyin’e ölüm cezası verilmesini neredeyse IYCM’ye emretmiştir.

Irak Devlet Başkanı Celal Talabani 6 Eylülde ulusal televizyonda yaptığı açıklamada Hüseyin’in bir "savaş suçlusu" olduğunu, "suçları gereği günde 20 kere idam edilmeyi hak ettiğini," söyledi. Pazartesi günü Başbakan El Caferi davanın bir "araştırma projesi" olmadığını açıkladı. Hakimlerin yapması gereken tek şeyin "bu adam birtakım suçlar işledi mi?" sorusuna cevap vermek olduğunu ve bunu bir an evvel yapmaları gerektiğini vurguladı.

IYCM yasasının 30. maddesinin b fıkrası bir idam cezasının temyiz süresinin bitiminden sonraki 30 gün içerisinde infaz edilmesini öngörüyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, 16 Ekimde Hüseyin’in yargılanmasını ele aldığı uzun bir eleştiri yazısında bu maddeye dikkat çekti. Yazıda şöyle deniliyor: Bu infaz koşulu "birden fazla davada yargılanmakta olan bir kişinin, diğer davalar henüz görülmeden, sadece bir davada yargılanıp, mahkum edilerek cezasının infaz edilmesini mümkün kılıyor ve bu şekilde mağdurları, tanıkları ve bütün Irak halkını Irak tarihinin en büyük insan hakları ihlallerinden bazılarından hukuki olarak sorumlu olan kişilerinin kimler olduğunu nihai olarak ortaya çıkarmaktan yoksun bırakabilir. Hükümlülerin halen haklarında suçlamalar bulunurken idam edilmeleri, söz konusu olaylar hakkında davalıların leh ve aleyhindeki delillerin halk önünde hesabının verilmesini engeller."

Washington Post 18 Ekimde şu yorumu yaptı: "Hukuk uzmanları ve gözlemciler, Miloseviç davasının uzunluğunun ve karmaşıklığının, Iraklı savcıların Hüseyin’in 24 yıllık iktidarı sırasında yapıldığı iddia edilen her vahşeti kapsamak yerine birkaç önemli olaya odaklanmaları gerektiğine ikna olmalarına katkıda bulunduğunu söylediler."

Gazete, ABD işgal otoritesinin IYCM’nin ilk halini oluşturduğunu, bu mahkemenin ilk yasalarını kaleme aldığını ve soruşturmayı yapan baş yargıç da dahil olmak üzere davaya bakacak olan beş yargıcı atamış olduğunu göz ardı etti. Bush yönetimi BM’in Saddam Hüseyin’in davasında herhangi bir rol oynamasını engellemeyi kararlaştırarak, duruşmalar üzerinde mümkün olan en sıkı denetimi sağlamayı amaçlamıştır.

Saddam Hüseyin’e ve diğer Baas Partisi üyelerine karşı açılmış olan bu dava, en başından itibaren ABD, Britanya ve Avustralya’dan - hükümetleri bizzat 2003 saldırısının ve onu izleyen işgalin savaş suçlarını işlemiş olan bütün ülkelerden - gelen hukukçular ve danışmanlardan oluşan bir irtibat bürosu tarafından hazırlandı. New York Times Salı günü "irtibat bürosunun, gerçek kimliğini hep saklamak koşulu ile, mahkemenin attığı her adımla ilgili tavsiyelerde bulunan ve hatta onun adına karar veren gerçek güç," olduğunu belirtti. IYCM’nin faaliyetleri Washington’dan gelen 138 milyon dolarla finans ediliyor.

Saddam Hüseyin’in davasını saran hukuksuzluğun yaydığı kötü koku kayda değer bir durumun oluşmasına neden oldu. Hüseyin’in yakalanmasını aşağılayıcı, abartılı detaylarla manşet yapan Bush yönetimi ve ABD basını, bunun tam tersine, davanın görüşülmesi yaklaşırken neredeyse hiç yorumda bulunmadı. Beyaz Saray isteseydi bunu da gündemin odağı haline getirebilmek için elinden gelen her şeyi yapardı.

Haberlerin verilişindeki bu yumuşama, Hüseyin’in yargılanmasının, ABD’nin ve hükümetin silahlı güçlerine yönelik işgal karşıtı muhalefeti ve silahlı başkaldırıyı şiddetlendiren bir başka etken haline gelebileceği korkusunu yansıtıyor.

Davaya yönelik Amerikan manipülasyonu sadece Irak yönetimini oluşturan Şii ve Kürt partilerine zarar verir. Bu partilerin taraftarlarının bir çoğu daha şimdiden Irak’ın egemen ve Washington’dan bağımsız olacağı konusunda verilmiş olan sözleri bir safsata olarak görüyor. Saddam Hüseyin’e yönelik suçlamaların sınırlı tutulması, ancak Baatistlerin ellerinde eziyet çekmiş ve berbat koşullar altında yaşamaya devam eden Şii ve Kürt işçilerin ve yoksul köylülerin duydukları kızgınlığı ve hayal kırıklıklarını arttırabilir.

Dava aynı zamanda Sünnilerin duydukları öfkeyi de artıracaktır. Irak’ın işgalinden bu yana geçen iki buçuk sene içerisinde ABD emperyalizmi, bırakın Sünni halkın desteğini, Saddam Hüseyin’in rejiminin temelini oluşturan Sünni Arap egemen çevreleri saflarında bile kayda değer bir kesimin işbirliğini sağlayamadı.

Anayasa tasarısı için geçen hafta sonunda yapılan oylama bu ayrılıkların büyüklüğünü gözler önüne serdi. Sünniler ezici çoğunlukla hayır oyu verirlerken, Kürtlerin ve Şiilerin büyük çoğunluğu kabul oyu kullandılar. Mezhepler arasında tırmanan gerilimin ortasında birçok Sünni bir kenara itildiklerini ve ayaklanmayı desteklemeleri durumunda kaybedecekleri bir şey olmayacağını düşünüyorlar.

Hüseyin’in avukatı Halil El Duleymi yaptığı basın açıklamalarında hukuki savunmanın ana dayanağının mahkemenin meşruluğunun reddi olacağını açıkça belirtti. El Duleymi davanın düşmesi için bir önerge hazırlanıncaya kadar davanın görülmesinin ertelenmesini istemeyi planlıyor.

ABD yetkilileri davanın yaratabileceği etkiler konusunda duyulan endişeler nedeniyle Irak hükümetine bugün yapılacak duruşmanın televizyonda yayınlanmaması için baskı yapıyorlar. Duruşma televizyonda yayınlanacak olsa bile, çekim ile yayınlanma arasında 20 dakikalık bir gecikme söz konusu olabilir.New York Times’ın dikkatli bir dille belirttiği gibi, bu "görünüşe bakılırsa mahkemeye duruşmada yaşanabilecek herhangi bir - sözgelimi Saddam Hüseyin’in aniden çok sert sözler söylemeye başlaması ya da bir güvenlik sorununun yaşanması gibi - uygunsuz durumları sansür etmeye olanak tanımayı amaçlıyor."

Saddam Hüseyin’in davası Bush yönetimi ve Irak’taki ABD işgali için yeni bir siyasi yenilgiye dönüşüyor.

Aynı zamanda bakınız
Makalenin İngilizce orijinali
(19 Ekim 2005)

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır