DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz
Yazıcıya hazırla
ABDnin açığı yeni bir rekor kırdı
Nick Beams
26 Temmuz 2005
İngilizceden çeviri (21 Haziran 2005)
ABDnin ödemeler dengesi açığı yılın ilk çeyreğinde, 2004ün son üç ayında ulaştığı bir önceki 188,4 milyar dolar tutarındaki rekoru yüzde 3.6 oranında aşarak ve açığın 190 milyar dolar olacağına dair beklentilerin çok üzerine çıkarak tüm zamanlardaki en yüksek düzeyine, 195,1 milyar dolara ulaştı. Bu son rakam ABDnin ödemeler açığının yıllık 780 milyar dolarda seyrettiği, bunun finanse edilmesinin dünyanın geri kalanından - asıl olarak Japonya, Çin ve diğer Asya ülkelerinden - her gün 2 milyar dolar gerektirdiği anlamına geliyor.
2004 yılı cari işlemler açığı, 2003 yılındaki bir önceki 519,7 milyar dolarlık rekorun yüzde 28.6 oranında üstüne çıkarak 668.1 milyar dolarla rekor kırmıştı. Ancak eğer mevcut eğilimler sürerse bu yılın açığı daha da büyük olacak.
Rekor düzeydeki açığın, ABDnin ticari rakiplerine karşı harekete geçmesi için Bush yönetimine yapılan talepleri alevlendireceği kesin. Kongre daha şimdiden Çin parasının altı ay içinde revalüe edilmesi çağrısı yapan bir karar önergesini kabul etmiş durumda ve korumacı duyarlılık artıyor.
Demokrat Senatör Byron Dorgan son rakamların cari işlemler açığının "tehlikeli yüksek düzeylere" ulaştığını gösterdiğini ve yönetimin ticaretin yönünü değiştirmesi gerektiğini söyledi.
Dış ticaret rakamları, doların uluslararası para piyasalarında kısa süre önce - Fransada ve Hollandada yapılan referandumlarda önerilen Avrupa anayasasına Hayır oyu verilmesinin ve Avrupa Birliği bütçesi üzerinde yaşanan çekişmenin ardından - yaşadığı toparlanmaya bir son vermiş gibi görünüyor. Euro Mayıs ayının başlarından itibaren yüzde 6,7 oranında değer kaybettikten sonra geçen hafta yüzde 1,1 oranında artış gösterdi ve bu artışın büyük bölümü ABDnin açık rakamının ilan edilmesinden sonra gerçekleşti.
Euro ve doların - hem Amerika Birleşik Devletlerinin hem de euro bölgesi ekonomilerinin artmakta olan ekonomik zayıflığını yansıtan - göreli hareketleri dünya mali sisteminin kalbinde yatan sorunlara işaret ediyor.
Öte yandan, geçtiğimiz son üç yılda euroda görülen genel artışa esas olarak - hem sürekli artan ödemeler bilançosu açığı hem de federal bütçe açığı olarak - ABDnin borçlarındaki artış yol açtı. Şu anda ABDnin ithalatı ihracatından yaklaşık olarak yüzde 50 oranında daha fazlayken hiçbir ciddi gözlemci ABDnin ödemeler açığını azaltabilecek - Çin yuanının revalüasyonu ya da korumacı önlemlerin uygulamaya konması türünden - "kolay bir yolun" söz konusu olduğuna inanmıyor. 2002nin başlarından bu yana doların euro karşısında değerinin yüzde 25den fazla düşmüş olmasına karşın, cari işlemler açığı artmaya devam etti, 2003 yılının başından itibaren gayrı safi yurtiçi hasılaya oranı 1,6 puan artış gösterdi.
Diğer yandan euronun değerinde yaşanan son düşüşe ve doların yeniden yükselmesine Avrupa anayasasının reddedilmesi ve bunun euronun ve hatta Avrupa Birliğinin geleceği konusunda yarattığı şüpheler yol açtı. Diğer bir deyişle dünyanın iki önde gelen para birimi arasındaki güç ve zayıflık, her birinin diğer karşısındaki göreli konumu tarafından belirleniyor.
Geçtiğimiz Nisan ayındaFinancial Timesda yer alan bir başyazıda euroya yönelmek için ABD dolarına yönelmemenin dışında önemli bir gerekçe olmadığı yorumu yer alıyordu. Yazıda şöyle deniyordu, "Aslında dünyanın başlıca üç parasını da (dolar, euro ve yen) satmak için iyi nedenler var. Ancak bunlar hep birlikte değer kaybedebilirler mi? Evet, ya altın ya da Çin renminbisi (yuan) karşısında bu söz konusu olabilir."
Bu vargı küresel parasal sistemde derin problemlerin varolduğuna işaret ediyor. Geçtiğimiz 34 yıl boyunca, ABD başkanı Nixonın doların arkasındaki altın desteğini kaldırma kararını almasından bu yana, ABD doları küresel para birimi işlevi gördü. Doların uluslararası piyasalarda konumu ABD ekonomisinin diğer önde gelen kapitalist güçler karşısındaki göreli gücüne bağlı oldu.
Bu konum son on beş yılda sürekli olarak aşındı. 1980lerin sonuna kadar doların konumunu korumasını sağlayan şey, ABDnin dış ticaret ve ödemeler dengesi durumunun kötüye gitmesine karşın, hâlâ net olarak uluslararası kredi veren bir ülke olmasıydı - bu ilk olarak I. Dünya Savaşının hemen ardından elde edilmiş bir konumdu. 1990ların ortasından itibaren ABDnin uluslararası borçlarının sürekli olarak artış göstermiş olmasına rağmen, yatırımlarda ve borsada elde edilen yüksek gelirler nedeniyle ABDye akan sermaye sayesinde "kuvvetli dolar" ayakta tutulabildi.
Ancak 2000 yılında hisse senedi piyasasındaki balonun patlamasından bu yana ABD, borçlarını karşılayabilmek için Asya merkez bankalarından sermaye akışına gittikçe daha bağımlı hale geldi - o derecede ki dünyanın geri kalanındaki ödemeler dengesi fazlalarının yüzde 75ten fazlası ABDnin açığını finanse etmekte kullanılır oldu. Küresel mali sistemin istikrarına yönelik tehlike, belirli bir noktada bu akışın kesilmesi, bunun doların değerinde hızlı bir düşüşe, faiz oranlarında bir yükselişe yol açması ve böylelikle ABDde ve küresel düzeyde bir resesyonu başlatmasıdır.
Böyle bir ekonomik senaryonun gerçekleşmesi durumunda, bunun ardından euronun ana uluslararası para birimi olarak doların yerini alacağına kesin gözüyle bakılamaz. Avrupa Birliğinin mevcut krizi ve bunun euronun uzun vadede geleceği hakkında yarattığı kuşkular, büyük boyutlu bir dolar krizinin bütün önemli para birimlerine yönelik olarak bir güven krizi yaratabileceği ve tek güvenli değer saklama aracı olarak altına dönüşe yol açabileceği anlamına geliyor. Geçtiğimiz dört hafta boyunca Avrupa Birliğinin saran siyasi kargaşanın ortasında altının fiyatının sürekli yükselmiş olması pekala yaşanacak olanların bir işareti olabilir.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|