DSWS : DSWS/TR : Röportajlar
Lutte Ouvrièrein önderi Arlette Laguiller ile bir görüşme ve Peter Schwarzın yorumu
Peter Schwarz 10 Mayıs 2002
Dünya Sosyalist Web Sitesi, 5 Mayıs akşamı Lutte Ouvrièrein başkan adayı Arlette Laguillerle görüştü. Görüşme Parisin bir semtindeki bir parti bürosunda gerçekleştirildi. Lutte Ouvrière, sağcı De Gaullecü partiden Devlet Başkanı Jacques Chiracın, neo-faşist Ulusal Cephe adayı Jean-Marie Le Peni yenilgiye uğrattığı son tur seçimin yapıldığı gün, durumla ilgili değerlendirmelerini aktarmak üzere bir basın toplantısı çağrısı yapmıştı.
Dünya Sosyalist Web Sitesi, 29 Nisanda Lutte Ouvrière (LO), Ligue Communiste Révolutionnaire (LCR) ve Parti des Travailleurse (PT) hitaben bir açık mektup yayınlamıştı. DSWS, başkanlık seçiminin ilk turunda, hep birlikte toplam üç milyona yakın oy almış olan bu üç örgüte, seçimlerin ikinci turunda işçi sınıfının seçimi boykot etmesini sağlamak üzere aktif bir kampanya yürütme çağrısı yaptı. [Mektubun İngilizce orjinaline buradan ulaşılabilir: Chiraca ve Le Pene Hayır! Fransız seçimlerinin işçi sınıfı tarafından boykot edilmesi için: Lutte Ouvrière, Ligue Communiste Révolutionnaire ve Parti des Travailleurse açık mektup.]
Bu partilerden hiçbiri açık mektuba resmi olarak yanıt vermediler. Bununla birlikte Lutte Ouvrièree açık mektubun bir kopyasını gönderen DSWSnin ve Dördüncü Enternasyonalin Uluslararası Komitesinin bir taraftarı, DSWSyi Lutte Ouvrièrein tutumu kasıtlı olarak yanlış bir şekilde tanıtmakla suçlayan, buna karşılık boykot önerisinin ya da Fransada yaşanan krizle ilgili DSWS tarafından yapılan detaylı siyasi tahlilinin erdemleri konusunda hiçbir şey söylemeyen kısa bir cevap aldı.
Pazar günü, bu satırların yazarı, yapılan son basın toplantısının ardından Laguiller ile partisinin Fransadaki seçimleri ve DSWS ve Dördüncü Enternasyonalin Uluslararası Komitesi tarafından yapılan, seçimin ikinci turunun boykot edilmesi çağrısını nasıl değerlendirdiği konusunda bir görüşme yaptı.
Aşağıda bu görüşmeyi, ardından da bu görüşmeyle ilgili yaptığımız yorumu yayınlıyoruz.
DSWS:Bir açık mektup kaleme aldık…
Laguiller:Evet, şimdi hayal meyal hatırlıyorum…
DSWS:Hem sizin örgütünüze, hem de LCRye ve PTye seçimin ikinci turunda boykot tavrı almaları için çağrı yaptık. Bir boykotun, seçmenlere boş oy kullanmaları çağrısı yapmaktan çok farklı bir karaktere sahip olduğunu savunduk. Bir boykot sadece Le Penin ve Chiracın değil, fakat bir faşistle, büyük sermayenin bir temsilcisi arasındaki bu sahte ve demokratik olmayan seçimi yaratan bütün siyasi çerçevenin reddedilmesi anlamına geliyordu. Boykot işçi sınıfının aktif bir siyasi güç olarak harekete geçirilmesini, işçi sınıfını bir bütün olarak siyasi düzene karşı –hem sol ve sağ kanatlarına, hem de faşist gericiliğe karşı- en ön saflara koymayı hedefliyordu.
Laguiller:Öncelikle bir boykotla ne kastediyorsunuz? Sizin görüşünüze göre bir boykot nedir? Sandığa gitmemek midir? Oy sandıklarını yakmak mıdır?
DSWS:Hayır, bir boykot işçi sınıfına ve işçi sınıfını temsil ettiğini iddia eden tüm örgütlere bir boykot düzenleme çağrısı yapmanız anlamına gelir…
Laguiller:Nasıl? İnsanları oy kullanılan yerlerin önünde durma, oy sandıklarını yakma çağrısı mı yapmalıyız?
DSWS:Hayır. Bu işçi sınıfına özgü bir taktik değil. Kısa bir süre önce Pakistanın diktatör generali Müşerref tarafından düzenlenen referandum, burjuva muhalefet tarafından çok etkili bir şekilde boykot edildi.
Laguiller:Samimi olarak, işçi sınıfının harekete geçmediği bir ortamda, ki mücadeleler göz önüne alındığında şu anda bu ülkede böyle bir hareket kesinlikle mevcut değil, boykotla oy kullanmama arasında sizin yaptığınız ayrımı göremiyorum. Eğer sizin serzenişiniz ya da serzenişten çok tavsiyeniz bize boş ya da geçersiz oy yerine sandık başına gitmemeyi savunmamız gerektiğini, çünkü boykotun sandığa gitmemek olduğunu, bunların bir ve aynı şey olduğunu söylemekse o zaman bu şu anlama gelir: Olup bitene karışmayın.
Pekala, biz ilk turda yer aldık. Bu seçimleri boykot etmedik. İlk turda bir adayımız olduğundan, ben, Arlette Laguiller seçime katıldığından, bu seçimlerde sandığa gitmemezlik etmedik. Böylelikle seçmenlerimize ikinci tur konusunda bir şey söyleme sorumluluğumuz vardı. Ve bizler seçmenlerden, bizim Fransada söylediğimiz şekilde, o gün tatile gitmeye, hafta sonu dinlenmeye ve balık tutmaya karar verenlere karışmaları yerine, boş ya da geçersiz oy kullanmalarını istemenin yararlı olacağını düşündük.
Ancak siz aktif boykottan söz ediyorsunuz. Bizler aktif bir boykot yapabilecek durumda, daha doğrusu bunu yapmamıza izin verecek güç ilişkilerine sahip değiliz. Ve bizler önerilerimizi her zaman verili bir ülkedeki güç ilişkilerine ve işçi sınıfının ne yapmaya hazır olduğuna uygun olarak yaparız.
Muhtemelen Pakistanlı devrimciler bu uygun güç ilişkilerine sahiptiler…
DSWS:Onlar devrimci değiller, burjuva partileri…
Laguiller:Şunu demek istiyorum, belki bunu boykot yapabilecek güce sahip oldukları için yapabildiler. Bu, sandığa gitmemek, seçime katılmamak anlamına gelir. Bize gelince, elbette seçmenlerimizin kiminin boş oy verdiğini ya da oy pusulasına "hayır, hayır" yazdıklarını ya da zarfın içine hiçbir şey koymadıklarını ya da Chiracın oy pusulasını yırttıklarını ya da bilmiyorum işte başka şeyler yaptıklarını biliyoruz. Uyuşmazlığınızı göstermenin çeşitli yolları vardır.
Her halükarda iki hafta boyunca yürüttüğümüz temel propaganda çalışmaları şu mesajı verdi: "Le Pene tek bir oy yok ve Chirac için bir plebisit yok." Aslında bu, bizim bu ikisi arasında, sermayenin, patronların temsilcileri arasında –bunlardan biri, Chirac, diğeriyse tam olarak aynı ideolojiye sahip olmasa da, Le Penle- bir seçim yapmayı reddettiğimiz anlamına gelir. Yine de her ikisi de patronların temsilcisidir ve hangisi seçilecek olursa olsun, seçilen büyük kapitalistlerin kârlarını güvence altına almak için bedeli işçi sınıfına ödetecektir.
Bizim yürüttüğümüz propaganda buydu. Bizler sadece oy pusulası üzerinde seçim gününe yönelik bir hat sunmadık, aynı ölçüde iki aday arasında ideolojik farklılıklar olmasına karşın neden her ikisinin de patronların temsilcisi olduklarını açıklamaya yönelik kampanya da yürüttük. Ve özellikle Le Penin iktidara gelemeyeceğini çok iyi bilen -1932/33nin Almanyasıyla aynı durumda olmadığımız çok açık- solu açıkça kınamaya ve böylelikle beş yıl boyunca işçilere karşı uyguladıkları politikaların sonuçlarının muhasebesini yapmaktan kaçınan, Chiracın ardında toplanan solun ikiyüzlülüğünü göstermeye çalıştık. Şu anda bir başka durumda olabilmek için, bugün, daha önce izlemiş oldukları politikaların işçileri nasıl uzaklaştırdığını, işçi sınıfının bir bölümünü Sosyalist Partiye ya da Komünist Partiye oy vermekten uzaklaştırdığını söylemek zorunda kalmamak için böyle yaptılar.
Durum buydu işte. Gerçekten de belki siz olsaydınız farklı şekilde hareket ederdiniz. Fakat bizler, güç ilişkilerinin durumu böyle olunca, ilk turda seçime katılmış olmamızın ve 1.600.000den biraz daha fazla oy almış olmamızın getirdiği sorumlulukla, nasıl oy kullanılması gerektiği konusunda, boş oy ya da geçersiz oy kullanılması yönünde bir tavsiyede bulunmakla yükümlüydük.
DSWS:Neden LCR ve PTye aynı şeyi yapmalarını önermediniz?
Laguiller:LCR, en sonunda Chiraca oy verilmesini destekleyerek bizi hayal kırıklığına uğratmak konusunda çok hızlı davrandı. LCR adayı Olivier Besancenot kendisinin Chirac için oy kullanma niyetinde olduğunu ilan etti. Bu, onlar bizim pozisyonumuzla uyuşmadıkları için ve Chiraca oy verilmesini isteyen solun bağırışları tarafından baştan çıkarılmalarına izin verdikleri için, ortak olarak boş ya da geçersiz oy kullanma olasılığını ortadan kaldırdı. En sonunda LCR bu ülkedeki çoğulcu solla [Sosyalist Parti, Yeşiller ve Komünist Partinin oluşturdukları eski koalisyon hükümeti kendisine "çoğulcu sol hükümeti" adını vermişti - çev.] aynı şeyi yaptı.
Parti des Travailleurse gelince, onların tutumu bizimkine biraz daha yakın görünüyordu ancak bu bizim otuz yılı aşkın bir süredir örgütsel olarak hiçbir ilişkiye sahip olmadığımız bir örgüt. Bu nedenle onlarla bütün bir dönem boyunca Ligue Communiste Révolutionnaire ile yaptığımız türden hiçbir tartışma yapmadık.
DSWS:Fakat aynı zamanda Besancenotya (LCR) oy veren 1,2 milyon ve Glucksteina (PT) oy veren 130.000 seçmen vardı. Neden onlara çağrı yapmadınız? Bu insanların Chiraca oy verme düşüncesinden hoşlandıklarını düşünmüyorum. Devrimci olduğunu iddia eden diğer örgütlere taktik talepler yöneltmek Trotskist harekette iyi bilinir.
Laguiller:Evet, ancak onlarla ilişkili bizim pozisyonumuzun ne olduğu onlar tarafından yeterince iyi biliyordu, eğer isteselerdi bizim pozisyonumuza destek verebilirlerdi. Bunu yapabilirlerdi. Birkaç gün boyunca sınırda durup beklediler ancak sonunda bizim pozisyonumuz yerine çoğulcu solun tarafına yöneldiler ve sonunda bizim pozisyonumuzu savunan sadece bizdik. Hepsi bu.
Laguiller ile görüşme yapmak için varolan süre –on dakikadan biraz fazla- sınırlıydı ve açık mektupta yer alan çeşitli noktaları daha detaylı bir biçimde ele almak mümkün olmadı. Bununla birlikte görüşme Dünya Sosyalist Web Sitesi ve Lutte Ouvrière arasındaki farklılıkların yanlış anlamalara ya da yanlış yorumlamalara dayanmadığını açık hale getirdi.
Lutte Ouvrièrein seçimlerin birinci turunda ortaya çıkan sonuçlara verdiği bütünüyle pasif tepki, Chiraca oy verilmesi çağrısı yapanlara karşı bağımsız bir inisiyatifin ya da ciddi bir karşı atağın yokluğu –bu tepkinin ne olması gerektiği geçtiğimiz iki hafta süresince DSWS tarafından anlatıldı ve açımlandı- Laguillerin açıklamalarında, partisinin yaptığı herhangi bir resmi açıklamadan çok daha açık bir biçimde ifade ediliyordu.
Fransada geçtiğimiz iki hafta boyunca yaşanan olaylar göz önünde bulundurulduğunda, Laguillerin "şu anda bu ülkede" işçi sınıfının verdiği "mücadeleler göz önüne alındığında" "böyle bir hareket[in] kesinlikle mevcut" olmadığına dair sözleri neredeyse abuk sabuk bir değerlendirme gibi gözüküyor. 21 Nisanda başkanlık seçiminin ilk turunda Arlette Laguillere oy veren 1,6 milyon seçmen de dahil olmak üzere, üç milyon seçmen oyunu kendilerini Trotskist olarak adlandıran partilere verdi. Ardından milyonlarca insan Le Pene karşı gösteriler yapmak üzere meydanlara çıktı. Buna karşılık Laguiller işçi sınıfında herhangi bir hareketlenme görmüyor.
Bu tutum, 21 Nisandaki seçimin sonuçlarını ve onu izleyen kitlesel gösterileri ortaya çıkaran patlayıcı toplumsal gerilimlerin ağır bir biçimde küçümsenmesini ifade ediyor. Laguillerin sözleri kendine duyulan hoşnutlukla dolu ve Laguillerin kendi siyasi sorumluluğunu reddetmesine yönelik.
Laguillerin bir boykot kampanyasını reddedişini "güç ilişkileri"nden söz ederek haklı çıkarmaya çalışması dikkate değer. Bu iddia on yıllar boyunca, işçi sınıfına önderlik etme iddiasındaki siyasi örgütler tarafından, kendi başarısızlıklarının üstünü örtmek için işçi sınıfını suçlamak üzere kullanıldı. Laguillerin aklına, boykot kampanyasının amacının, tam bu anlamda yeni siyasi koşullar yaratmak ve işçilerin ve gençliğin "güç ilişkilerini" değiştirebilmeleri için kafalarını netleştirmek olduğu gelmiyor.
Böyle bir kampanyanın seçimin ikinci turunu sekteye uğratması pek mümkün değildi (her halükarda kampanyanın amacı da bu değildi), ancak kampanya işçi sınıfını gelecek mücadelelerde çok daha güçlü bir konuma oturtacaktı. Kampanya, işçilere gerçek bir tercih yapma olanağı vermeyen ve büyük sermayenin kokuşmuş ve itibarını yitirmiş temsilcisi Jacques Chiracın demokrasinin kurtarıcısı pozunda ortaya çıkmasını mümkün kılan bu seçim maskaralığına karşı bir seçeneğin olduğunu açıkça ortaya koyacaktı.
Laguiller, "[B]izler önerilerimizi her zaman verili bir ülkedeki güç ilişkilerine ve işçi sınıfının ne yapmaya hazır olduğuna uygun olarak yaparız" dediğinde farkında olmadan Marksizme karşı olan siyasi oportünizmin klasik duruşunu özetliyor. Oportünistler işe işçi sınıfının öznel bilinç düzeyi ile başlarlar, bu bilinç düzeyini belirlemeye çalışırlar ve bununla birlikte kendi programlarını bu bilinç düzeyine uyarlamaya çalışırlar. Buna karşılık Marksistler nesnel koşullardan ve bu koşullar tarafından işçi sınıfının omuzlarına yüklenen görevlerden yola çıkarlar ve işçilerin bilincini yükseltmek ve bu görevleri yerine getirecek düzeye ulaştırmak için kavga verirler.
Lutte Ouvrière Trotskist olduğunu iddia ediyor, ancak aslında Trotskiy yaşamının son bölümünün büyük kısmını, bugün Laguiller tarafından öne sürülen iddialara karşı çıkmakla geçirmişti. 1940ta İspanyol Devriminin dersleri ile ilgili yazdığı bir makalede Trotskiy devrimin yenilgisinin, partilerin, yönetimlerinin ve kadrolarının oynadıkları rolün incelenmesi yerine, "güç ilişkilerine" başvurularak açıklanabileceğini söyleyen bakış açısına güçlü bir biçimde karşı çıkmıştı.
"Bu unsurları hesaplardan çıkartmak açıkça, yaşayan devrimi inkar etmek, onu bir soyutlamayla, güçler ilişkisiyle ikame etmek anlamına gelir; çünkü devrimin gelişimi proletaryanın bilincindeki değişmelerin, ileri işçilerin geri katmanları kendisine çekmesinin, sınıfın kendi gücüne duyduğu inancın artmasının etkisi altında, güçler ilişkilerindeki ardı arkası kesilmeyen ve hızlı değişmelere bağlıdır. Bu süreçteki can alıcı baş etken partidir, tıpkı parti mekanizması içindeki can alıcı baş etkenin önderlik olması gibi. Devrimci bir dönemde önderliğin rolü ve sorumluluğu çok büyüktür." ("Sınıf, Parti ve Önderlik," Lev Trotskiyin The Spanish Revolution (1931-39), başlıklı kitabının içinde, Pathfinder Press).
Görüşmenin ikinci bölümünde Laguiller, Lutte Ouvrièrein aslında Chiracın yeniden seçilmesi kampanyasına direndiğini göstermeye çalışıyor. Ancak sözleri bu direnişin ne kadar sınırlı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Lutte Ouvrière kolektif, aktif bir kampanya –bir boykot- yerine pasif, bireysel protesto yolunu –boş oy kullanmayı- önerdi.
Böyle yaparak Lutte Ouvrière taraftarlarının bu seçim komedisinde yer almalarında ısrar etmiş oldu. Neden? İşçi sınıfının siyasi bağımsızlığı açısından bakıldığında oy kullanmamakla boş oy kullanmak arasında bir fark bulunmamaktadır. Her ikisi de bireysel protesto biçimleridir.
Bununla birlikte konuya burjuva parlamentarizmi açısından bakıldığında arada bir fark var. Laguillerin taraftarlarından her ne pahasına olursa olsun –kendisinin de kabul ettiği gibi ortada oy verilecek herhangi bir alternatif olmamasına karşın- sandık başına gitmeleri konusunda ısrarcı olması, sadece Fransız Beşinci Cumhuriyetinin kurumlarına –tam da işçi sınıfını herhangi bir gerçek seçim yapma olanağından yoksun kılan ve Chiracın başkanlığının devamını güvence altına alan o kurumlara- duyulan saygının bir işareti olarak görülebilir.
Burada söz konusu olan herhangi bir burjuva seçimlerine katılmayı reddetmek değildir. DSWSnin daha önce yayınladığı bir bildiride [İngilizce orjinali burada: Sol ve Fransadaki başkanlık seçimi: Lutte Ouvrièrein politikaları konusunda karşılıklı mektuplaşma] açıkladığı şekilde: "Bizim boykot çağrımız sosyalistlerin genel olarak ve her durumda burjuva seçimlerine katılmayı reddetmeleri gerektiği inancı üzerinde temellendirilmiyor. Bu ancak işçileri ciddiyetsiz olduğumuz konusunda ikna edecek olan verimsiz ve gerici bir oy vermeme tavrı olur. Egemen sınıfı devirecek kadar güçlü olmadığı sürece işçi sınıfının mücadelesini yürütmek için varolan siyasi düzen biçimlerinden faydalanmaktan başka seçeneği yoktur.
"Bununla birlikte, burada herhangi bir seçimden değil fakat 5 Mayısta Fransız burjuvazisinin belli başlı bir siyasi temsilcisiyle, bir faşist demagog arasında yapılacak olan son tur seçimden söz ediyoruz. Bu somut koşullarda işçi sınıfının görevi, bu seçimi, bir boykot yoluyla en aleni ve açık biçimde reddetmek olmalıdır. İşçiler bu siyasi maskaralığa ya da bu maskaralığın ardından ortaya çıkacak olan hükümetin politikalarına herhangi bir onay vermeyi ya da meşruluk kazandırmayı reddetmelidirler."
Laguillerin –LCR ve PTyi destekleyen seçmenlere çağrı yapmaktan neden geri durduğuna ilişkin- son soruya verdiği cevap LOya damgasını vuran kendine duyulan hoşnutluğu ve pasifliği ortaya koyuyor. Laguillerin konumu şu formülle özetlenebilir: hepimiz aynı görüşteyiz –birbirimizin kuyruğuna basmamalıyız. Besancenotun Chriactan yana tavır almasıyla birlikte bu iş orada biter. Besancenotun seçmenlerine ve taraftarlarına çağrı yapmak için hiçbir çaba gösterilmez. Bu örgütlerin arasında birbirlerine dokunmama konusunda zımni bir anlaşma var. Politikalar, hedefler ve araçlar konusunda canlı bir mücadele vererek işçileri birleştirme ve onlara doğru bir siyasi yöneliş verme konusunda ciddi bir kavga vermiyorlar.
Trotskiy bu tür siyaseti merkezcilik olarak nitelendirmişti.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|