World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler

Çin’de yönetim büyük çaplı özelleştirmelere hazırlanırken siyasi baskılar da artıyor

John Chan
10 Ocak 2004

Çin hükümeti, geçtiğimiz aylarda, onlarca işçiyi, köylüyü ve siyasi muhalifi "devlet düzenini yıkmaya çalışmak" ya da "toplumsal düzeni bozmak" suçuyla hapse attı. Çin’deki polis devletinin bu son baskıları, muhtemelen 1998-99’da Çin Demokrasi Partisi’nin ve Falun Gonng dini hareketinin yok edilmesinden bu yana gerçekleştirdiği en büyük baskı dalgası.

Hapse atma ve tutuklamalarla ilgili olarak alınan en son haberler arasında şunlar yer alıyor:

13 Kasım’da, Hubei Bölgesi’ndeki Şijiazhurang Şehir mahkemesi, Cai Lujun adlı bir işadamını, yıkıcılık yaptığı gerekçesiyle üç yıl hapse mahkum etti. Lujun’a atfedilen suç, internette Çinli köylülerin karşılaştıkları sorunları tartışan makaleler yayınlamaktı.

Orta Hubei Bölgesinde yer alan Yingçeng Şehrinde tıp görevlisi olarak çalışan 40 yaşındaki Du Daobin, 11 Kasımda, toplumsal sorunlarla ilgili makaleler yayınladığı ve geçtiğimiz Kasım ayından bu yana gözaltında tutulan, Pekin Eğitim Fakültesi’nden, Internet yoluyla muhalefet eden 23 yaşındaki Lui Di’nin serbest bırakılması için online bir dilekçeye imza attığı gerekçesiyle tutuklandı.

Aynı gün, AFP haber ajansı bir Pekinli olan Jiang Lijun’u, "demokrasi yanlısı" bir internet topluluğunun önderi olmak suçuyla mahkeme önüne çıkarttı.

6 Kasım’da, Sihuan Bölgesindeki Çongküing’de yaşayan 39 yaşındaki işten çıkarılmış bir işçi olan Luo Zhangfu, internette Lui Di’nin serbest bırakılması çağrısı yapan makaleler yayınlamak suçuyla üç yıl hapse mahkum oldu. Zhangfu’ya atfedilen ana suç "devlet düzenini yıkmaya çalışmak"tı.

Merkezi Hong-Kong’da bulunan İnsan Hakları ve Demokrasi Bilgilendirme Merkezi’nin verdiği bir habere göre, 30 Ekim’de, doğu Şangdon Bölgesindeki Yutai İlçesine bağlı Daxuecun köyünden on üç köylü, bir ile dört yıl arasında değişen süreler için hapis cezasına çarptırıldılar. Köylüler, "toplumsal düzeni bozmakla" ve 2 Ağustos’ta, yerel yönetim yetkililerinin topraklarına haksız bir biçimde el koymasını protesto ederken polisle çatışmakla suçlandılar.

Ekim ayının sonlarında, güney Fujian Bölgesindeki Sanming şehrindeki yerel bir ceza mahkemesi, Nisan ayında tutuklanmış olan sekiz kişiyi, iki ile onaltı yıl arasında değişen süreler için hapis cezalarına çarptırdı. Ningde şehrinde eski bir mahkeme memuru olan Li Jianfen’in önderlik ettiği sekiz kişi, 2000 yılında "yıkıcı" bir sendika kurdukları ve internetten indirilmiş çeşitli materyallerle İşçi Sendikaları başlıklı bir kitap yayınlamaya çalıştıkları gerekçesiyle hapse mahkum edildiler.

Yasaklanmış dini örgütler de son siyasi baskılara hedef oldular. 12 Kasımda, Tianjin Şehrindeki bir ceza mahkemesi, Falun Gong’un beş üyesini, "Çin yasalarının uygulanmasını şeytan kültünün araçlarıyla engellemek" suçundan sekiz yıl hapse mahkum etti.

Onlarca insanın, Çin’deki mevcut siyasal ve toplumsal düzenle ilgili görüşlerini başka insanlara aktardıkları için hapse atılmış olması, Stalinist rejimin, kendi ekonomi politikaları ile yarattığı zaman ayarlı toplumsal bomba karşısında yaşadığı tedirginliğin ne boyutta olduğunu gösteriyor. Çin’de, internetin hızla yaygınlaşmasının, siyasi eğilimlerin kitle desteği kazanmasında etkin bir araç olması nedeniyle de büyük bir korku duyuluyor.

İnsan Hakları ve Demokrasi Bilgilendirme Merkezi direktörü Fred Lu, AFP’ye konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: "Toplumsal sorunlar gittikçe daha fazla artıyor ve insanlar, özellikle de gençlik, interneti, kendi görüşlerini diğer insanlara iletebilmek için gittikçe daha fazla kullanıyorlar."

Özelleştirme programı

Baskılar, Pekin’in özelleştirme programını hızlandırmaya hazırlandığı bir sırada yoğunlaştı. Bu baskılar hem Çinli işçilerin ve köylülerin gözünü korkutmayı, hem de uluslararası yatırımcılara Pekin rejiminin aşağıdan gelecek herhangi bir tehdidi bastırmak konusunda kaba kuvvet kullanmakta tereddüt göstermeyeceğinin güvencesini vermeyi amaçlıyor.

14 Ekim tarihinde yapılan bir Merkez Komite toplantısında, iktidarı elinde tutan Komünist Partisi’nin önderliği, devletin –enerji ve doğal kaynaklar alanında faaliyet gösteren 196 "stratejik şirketin" de içinde yer aldığı- orta ve büyük boyutlu işletmelerdeki çoğunluk hissesini satmayı öngören bir önergeyi kabul etti. Pekin, eskiden "stratejik" olarak adlandırılan kuruluşlar üzerinde devlet denetimini sürdürme konusunda ısrarcıydı.

1990’lı yıllar boyunca devlete ait sanayinin yeniden yapılandırılması ve tarımsal üretimin deregüle edilmesi [kuralsızlaştırılması], ülkeye akan milyarlarca dolarlık yabancı yatırımla semiren kapitalist bir elitin büyümesini kolaylaştırdı. 1997 yılında 262,000 olan devlet mülkiyetindeki şirket sayısı dramatik bir düşüş göstererek geçen yıl 159,000’e geriledi. Ne var ki, bir yıl önce göreve getirilen Başkan Hu Jintao yönetimi bu alanda daha da ileriye gitmek istiyor.

Merkezi ABD’de olan, yatırım bankası Goldman Sachs’ın genel müdürü Fred Hu, 12 Kasımda Washington Post’a şunları söyledi: "Bu çok önemli bir ideolojik atılımdır. Bu, esas olarak, kitlesel bir özelleştirmenin uygulamaya konulacağının ilan edilmesidir. Ekonomik politikaya yön veren üst düzeydeki bir çok yetkili ile yaptığım görüşmelerde, son kararlarını vermiş oldukları izlenimini edindim. Stratejik sözcüğü gittikçe daha az anlam ifade eder hale geliyor ve özel sektörün daha iyisini yapabildiği yerlerden devlet çekilmelidir anlayışı temel yaklaşım haline gelmiş durumda."

Örneğin, Çin’in güneyindeki özel ekonomik bölge Şenzhen, su şebekesini büyük bir Fransız şirketi olan Veolia’ya satarak, yeni politikanın öncülüğünü yaptı.

Rejimin siyasi yönelişinin bir başka belirtisi, 8 Ekim’de Rupert Murdoch’un ilk yabancı medya kodamanı olarak Merkezi Parti Okulunda, geleceğin üst düzey Çinli yetkililerine konferans vermek üzere gitmesiyle görüldü. 100 civarında parti bürokratı, konuşmasında devlet denetimindeki medyanın, yabancı medya şirketlerine açılmasının partinin egemenliğini tehdit etmeyeceğini, aksine bunun "kamu eğitimini" geliştireceğini ve "ulusal birliği güçlendireceğini" söyleyen Murdoch’u alkışladılar.

Murdoch şunları söyledi: "serbest piyasanın potansiyelini açığa çıkartmak, partinin iktidarında herhangi bir zaafın doğmasına yol açmaz. Tam tersine, parti ülkenin medya işletmelerinden uzaklaşıp bunların büyümesini denetleyen bir konuma geldiği ölçüde, hem Çinli önderler hem de Çin halkı bu durumun yararları nedeniyle olağanüstü güçleneceklerdir."

Piyasa reformları sadece hem Pekin rejimiyle, hem de ulusötesi dev şirketlerle yakın bağları bulunan kapitalist seçkinlerin zengişleşmesini sağlamakta. Örneğin geçen ay Başkan Hu Jintao’nun kızı, Çin’in en zengin 11. adamı olan, NASDAQ’da kote olan haber portallarından Sina’nın eski başkanı Mao Daolin’le evlendi. Daolin, en azından 35 milyon $’lık bir kişisel servete sahip.

Kapitalist ilişkilerin yeniden uygulamaya konulması halkın çoğunluğu için acımasız toplumsal koşulların ve adaletsizliğin ortaya çıkmasına yol açtı. Devlete ait sanayi kuruluşlarında çalışan on milyonlarca işçi işten çıkarıldı ve daha fazla sayıda küçük çiftçi topraklarından sürüldü.

Bu koşullar daha da kötüye gideceğe benziyor. Resmi Xinhua haber ajansı tarafından 24 Kasımda yayınlanan bir haberde kırsal kesimden şehirlere göçmüş olan 94 milyon işçinin toplam 12 milyar $ tutarında ödenmemiş ücret alacağının bulunduğu belirtiliyor ve bunun önemli bir toplumsal huzursuzluk kaynağı olabileceği uyarısı yapılıyordu. ABD’nin, Çin’in tekstil ürünleri ve giyim eşyası ihracatına koyduğu ticaret sınırlamasının çok kısa bir süre içinde, tahminen 15 milyon tekstil işçisinin ve 100 milyon çiftçinin istihdam ve çalışma koşulları üzerinde olumsuz etkileri olacak.

Resmi olmayan tahminlere göre, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi, 20 milyon çocuğun okulu bırakmasına yol açtı ve nüfusun yarısı, hastalandığı zaman ilaç parasını ve hastanelerce belirlenen "kullanıcı ödemesi"ni karşılayamayacak durumda. Şu anda dünya üzerindeki yeni tüberküloz vakalarının dörtte biri Çin’de görülüyor ve bu ülkede her yıl 20 milyon yeni hepatit B hastası ortaya çıkıyor. AIDS/HIV enfeksiyonu kapmış insan sayısının 2010 yılında 10 milyon kişiye ulaşacağı tahmin ediliyor.

Merkezi hükümetin beyin takımı Devlet Kalkınma ve Ekonomik Reform Komisyonu, kısa bir süre önce ABD-Çin ilişkilerindeki kırılganlığa ve Çin’deki akut toplumsal ve ekonomik sorunların günümüzle, 2010 yılı arasında "olası şoklara ve hatta bir çöküşe" yol açabileceği uyarısını yapan bir çalışma yayınladı.

Toplumsal huzursuzluk

Pekin’in son haftalarda örgütlü protestoları ezmeye yönelmiş olmasına karşın, işten çıkarmalar, devletin yozlaşması ve toplumsal eşitsizlik nedeniyle halkın duyduğu hoşnutsuzlukta ve yapılan gösterilerde artış yaşanıyor.

23 Kasım’da Zianfon şehrinde bulunan devlete ait otomobil parçaları üreten bir fabrikada çalışan 7,000 işçi, çalışanların işten çıkarılmasını ve devlete ait sektörlerde yapılan yeniden yapılandırma sırasında devlette yaşanan yozlaşmayı protesto etmek için iki büyük otoyolu ve bir demiryolu köprüsünü kapattılar. Olay yerine yüzlerce polis sevk edildi ve beş gösterici tutuklandı.

14 Kasım’da, Fujian Bölgesindeki Minhou ilçesinde hükümetin istimlak ettiği topraklar karşılığında verdiği tazminatı 20,000 yuandan 3,000 yuana düşürmesini protesto eden 1,700 çiftçi, 500 toplum polisi ile çatıştı. Çatışmada 100’den fazla köylü yaralandı.

28 Ekim’de, bir seyyar satıcının pişirme kaplarına el koymaya çalışan bir görevlinin, bu seyyar satıcıyı arabayla kasten ezerek öldürmesini protesto eden 1,000’den fazla gösterici, Şangdon bölgesindeki, Zou şehri yönetimini bastı. 800 polisle çatışmaya giren göstericilerden en az 100’ü tutuklandı.

Siyasi olarak sıkı bir denetim altında tutulduğundan, toplumsal protestolara nadiren sahne olan Şangay’da bile, 5 Kasımda, 400 işçi, devlete ait bir ilaç fabrikasının kapatılmasına ve 1,100 kişinin işten çıkartılmasına yönelik planı protesto etmek için belediye binasının önünde toplanarak gösteri yaptılar.

Merkezi Hong Kong’da bulunan China Labour Bulletin, Henan bölgesindeki, Zengzu şehrinde bulunan bir vinç fabrikasında, 600 işçinin Ekim ayının sonlarından bu yana protesto eylemi yaptığını bildiriyor. Protestocular, kamu mülkiyetindeki şirketin Ulusal Halk Kongresi üyesi bir iş adamına şaibeli bir şekilde "sıfır fiyatla" satılmasına ve, ufukta görünen, 5,000 işçinin yüzde 60’ının işten çıkarılmasına yönelik olarak yapılan hazırlıklara karşı çıkıyorlar.

Merkezi ABD’de bulunan Chicago Tribune, 12 Kasımda Çin’deki toplumsal huzursuzluğun patlama noktasına geldiği uyarısını yaptı: "Çin’de, ayaklanmalar ve diğer türden sivil itaatsizlik eylemleri sık sık yaşanıyor ve sıklıkla bastırılıyor. Çin’li liderlerin kabus senaryosu, bir gün ülkedeki bütün mağdur edilmiş yurttaşların –yoksul çiftçilerden, şehirlerdeki işsizlere ve siyasi olarak liberal sahip düşüncelere sahip olan insanlara varıncaya dek- hiçbir zaman seçim yapmamış olan ve hiçbir muhalifi hoş görmeyen bir hükümete karşı, muhalefetlerini birleştirecek bir yol bulmalarıdır."

Başkan Hun Jintao yönetimindeki Çin önderliği bu "kabus senaryosunu" önleyebilmek için, işçi sınıfının veya kırsal kesimdeki yoksulların hükümet karşıtı hareketlere girişmelerinde odak noktası haline gelebilecek herhangi bir örgüte ya da olaya karşı, polis devleti yöntemlerini güçlendiriyor.

13 Kasımda merkezi Britanya’da bulunan Economist dergisi şu gözleme yer veriyor: "Eğer Sayın Hu partinin iç işleyişine daha fazla demokrasi getirecekse, aynı zamanda hiç kimsenin bunu partinin egemenliğinin sorgulanmasına yeşil ışık yakmak olarak görmeyeceğinden emin olmak isteyecektir. Tıpkı örgütlü muhalifleri acımasızca bastırmış ve buna karşılık sınırlı siyasi reform denemelerini (kimi yerlerde şehir yönetimlerinin doğrudan seçimlerle belirlenmesi gibi) hoş görmüş ve hatta desteklemiş olan Sayın Jiang’ın [bir önceki başkan Zemin] yaptığı gibi, Sayın Hu da aynı şeyi yapacağa benziyor."

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır