World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Bildiriler

Irak'ın ABD önderliğindeki işgaline son!

Dünya Sosyalist Web Sitesi ve Sosyalist Eşitlik Partisi 5-6 Temmuz 2003 tarihinde Avustralya'nın Sydney şehrinde "Irak Savaşı'nın Dersleri: uluslararası işçi sınıfının ilerleyeceği yol" başlıklı uluslararası bir konferans düzenledi. Aşağıda bu konferansta kabul edilen karar önergelerinin Türkçe çevirisini bulacaksınız.

Bu konferans, ABD'nin başını çektiği Irak'ın işgalini ikirciksiz bir şekilde, canice bir işgal eylemi olarak kınamaktadır. Irak'ın, ABD, Britanya ve Avustralya tarafından yasadışı işgali, hızla sivil halkı bastırmaya yönelik, klasik bir sömürgeci tarzda savaşa dönüşmektedir. ABD varlığına karşı artan yaygın direniş, ev ev arama, kitlesel tutuklamalar ve ölüm saçan misillemeleri de içeren büyük bir askeri güç kullanımıyla karşılandı. Savaşın başlatılmasındaki gerçek güdü, Irak halkını kurtarmak değil, fakat şirketlerin Amerika'sının jeo-politik ve mali çıkarlarına uygun olacak şekilde dünyayı yeniden düzenlemeye yönelik, daha geniş bir stratejinin bir parçası olarak, ülkeyi sömürgeleştirmek, petrol ve diğer kaynaklarının denetimini ele geçirmekti.

Savaşın acımasızca yürütülüyor olması, hedefleri ile doğrudan bağlantılıdır. Saldırı Irak rejimini birkaç gün içinde psikolojik olarak çökertmeyi ve ABD'nin önderliğindeki güçlerin Bağdat'a hoş geldiniz çığlıkları atan kalabalığın arasından geçerek girmesini sağlamayı hedefleyen, yoğun bir "şok ve dehşet" bombardımanı ile başladı. Ancak, ABD askerleri direnişle karşılaştığında, Pentagon'un stratejisi aniden açık teröre dönüşüverdi. Yüksek teknolojiye sahip izleme sistemlerinin kılavuzluk ettiği cruise füzeleri, seyreltilmiş uranyum mermileri ve misket bombaları, köhne tankların içindeki Irak askerlerinin, kamyonlarla taşınan hafif silahlı düzensiz ordunun ve masum sivillerin üzerine yağdırıldı. ABD, telekomünikasyon, elektrik ve su dahil olmak üzere yaşamsal altyapıyı tahrip etti ve Bağdat pazarları türünden, hiçbir askeri değeri olmayan, sivillerin bulunduğu yerleri bombaladı. Bu tek taraflı katliam, II. Dünya Savaşı'nın başlangıcında Polonya süvarilerine karşı Nazi'lerin gerçekleştirdiği yıldırım saldırısıyla ya da on dokuzuncu yüzyılın sömürgeci katliamları ile kıyaslanabilir.

İki ay önce, Başkan Bush, Abraham Lincoln Uçak Gemisinin güvertesinde "esas savaş operasyonlarının" bittiğini söyledi. Ancak çatışmalar sürüyor. Halktan destek bulan ABD karşıtı protestolar ve silahlı saldırılar, Iraklıların ABD işgaline karşı duydukları yaygın nefreti vurguluyor ve ABD'nin, muhalefetin "Hüseyin'e bağlı olanlar"la sınırlı olduğu iddialarının saçmalığını ortaya koyuyor. Washington, Irak halkına karşı savaşmaktadır ve bütün toplumu terörize etmek için Vietnam yöntemlerini canlandırmaktadır.

Eşi görülmemiş küresel savaş karşıtı protestolar karşısında, Bush, Blair ve Howard tarafından Irak'ı işgal etmek amacıyla öne sürülen bütün bahanelerin uydurmasyon ve bariz yalanlar olduğu ortaya çıktı. Resmi savaş nedeninin (casus belli) -Irak'ın kitle imha silahlarının ortadan kaldırılması konusundaki BM kararlarına uymaması- muazzam bir sahtekarlık olduğu ortaya çıktı. Ülkeyi bir uçtan ötekine tarayan binlerce ABD'li uzman, herhangi bir nükleer, kimyasal, biyolojik silah ya da yasaklanmış balistik füze ya da devam etmekte olan herhangi bir araştırma ve geliştirme programı bulamadılar. Aynı şekilde, Hüseyin'in laik Baasçı rejimi ile kökten İslamcı El Kaide ağı arasında herhangi bir bağ olduğunu gösteren her hangi bir şey de bulunamadı.

Washington'un, işgalin nefret duyulan bir diktatörlüğü ortadan kaldırdığına dair son gerekçelendirmesi de bütünüyle siniktir. Endonezya'da Suharto'ya ve Şili'de Pinochet'ye yaptığı gibi, ABD, Baasçıların ve Hüseyin'in iktidara gelmesine doğrudan yardımcı olmuştu. Irak'ta ortaya çıkarılan çok sayıdaki mezarların bir kaçı, 1960'larda Baasçı canilerin CIA'nın sağladığı listeler doğrultusunda katlettikleri solcu siyasi muhaliflere aittir. 1980'lerde Washington, İran savaşına karşı Hüseyin'in rejimini destekledi ve İranlı askerlere ve Kürt sivillere karşı kimyasal silah kullanılmasında suç ortaklığı yaptı. ABD aynı zamanda, 1990-91 Körfez Savaşı sırasında, Bush'un babası tarafından ayaklanmaları için cesaretlendirilen, sonra da isyancıların faaliyetleri bölgeyi istikrarsızlaştırdığı için kendi kaderleriyle baş başa bırakılan Şiilerin ve Kürtlerin katledilmesinden de sorumludur.

Bush yönetimi Irak'a demokrasi getirmiyor. Washington'un Bağdat'taki pro-konsülü III. Paul Bremer ölçüsüz, otokratik güçlere sahip bir rejime başkanlık ediyor. Bremer, ABD işgaline karşı sözlü ya da yazı olarak karşı çıkmayı hapis ya da çok ağır para cezaları gerektiren bir suç haline getiren canavarca sansür önlemlerini uygulamaya koydu. ABD'nin askeri varlığına karşı çıkan adayların kazanacağının anlaşılması üzerine Bremer keyfi olarak bütün seçimleri, kamuoyu yoklamaları da dahil olmak üzere erteledi. Savaştan önce bir kukla yönetim oluşturmak üzere hazırlanıp, dikkatle seçilip getirilmiş olan Iraklı sürgünler bile oyun sınırlarının dışına itildiler.

Ülkenin büyük bir bölümü -ekonomisi, altyapısı ve kültürel mirası- yıkıntıya dönüşmüş durumda. Pentagon, kendi savaş amaçlarının bir uzantısı olarak, yaygın yağma olaylarına göz yumdu: bunu toptan özelleştirmeye ve ABD merkezli şirketlerin ülkeyi ekonomik olarak yağmalamalarına hazırlık yapmak üzere, savaş öncesi yönetimin yapılarını, hizmetlerini ve sanayi kuruluşları bütünüyle yıkıntıya çevirmek için yaptı. Bağdat'ın müzeleri, kütüphaneleri, hastaneleri, okulları, hükümet daireleri, bankalar ve iş yaşamı bütünüyle korumasız bir halde bırakılırken, tanklar ve askerler ABD planları açısından can alıcı olan iki binayı - petrol ve içişleri bakanlık binalarını - korumak üzere görevlendirildiler.

Irak'taki ABD işgali bir bataklığa dönüşüyor. Washington diğer ülkelere Iraklıların artan direnişini bastırmada yardımcı olmaları için asker göndermeleri konusunda baskı yapıyor. Kaçınılmaz bir biçimde, Bush Yönetiminin yalanları ortaya çıktıkça ve ölenlerin sayısı arttıkça, Irak'a öldür ya da öl emriyle gönderilmiş olan askerler şunu sormaya başlayacaklar: bizler neden buradayız? Irak'a fırlatılmış olan genç erkek ve kadınların büyük çoğunluğu da Bush yönetiminin savaş yönelişinin kurbanlarıdır. Onların yaşamları, ABD'nin, Britanya'nın ya da Avustralya'nın emekçilerinin değil, egemen seçkinlerinin çıkarları adına kurban ediliyor.

Washington'un uluslararası gangsterliği, basitçe Beyaz Saray'daki sağcı entrikacı grubun yol açtığı bir durum değildir. Bu, Amerikan kapitalizminin, kurumsal borç dağları, düşen kâr oranları ve zenginle yoksul arasındaki büyüyen uçurum şeklinde yansıyan çözümsüz ekonomik ve toplumsal çelişkilerinden kaynaklanmaktadır.

Irak'ta işgali sürdüren Bush, Blair, Howard ve yamaklarının tamamı yasadışı saldırgan bir savaşı planlamak ve uygulamaktan dolayı suçludurlar -bu Nazi önderlerinin Nuremberg'de yargılanmalarına ve idam edilmelerine yol açan suçtu. Ellerinde on binlerce Irak'lı kurbanın kanı var. Bunların hepsi savaş suçu işlemekle suçlanmalı ve uluslararası bir mahkemede yargılanmalıdır.

Bush yönetimi, yeni askeri maceralara hazırlanmaya başladı bile. Bu konferans, Suriye'ye, İran'a ve Kuzey Kore'ye karşı yapılmakta olan tehditleri, provokasyonları ve askeri planları kınamaktadır. ABD ekonomik olarak geri kalmış olan bu ülkelere kışkırtılmadan bir saldırı düzenlemek için, Irak'a saldırmaktan daha fazla gerekçeye sahip değildir.

Bu konferans Avustralya'daki, bütün bölgedeki ve uluslararası düzeyde emekçileri tüm yabancı askerlerin derhal ve koşulsuz olarak Irak'tan, Afganistan'dan ve bütün Orta Doğu'dan çekilmelerini talep etmeye, Irak halkının sömürgeci işgale karşı kendi ülkelerini savunma ve kendi geleceğini belirleme hakkını koşulsuz olarak savunmaya ve Irak halkının acil ekonomik ve toplumsal gereksinimlerini karşılamak için milyarlarca dolar tutarında acil yardım talep etmeye çağırır.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır